Son zamanlarda haberlerde “zehirli ayakkabı”, “kanserojen giysi” tanımları sıkça yer aldı. Tekstil ve deri ürünü olarak ilk aklımıza gelen dikili ürünler yani konfeksiyon ürünleridir. Oysa giyim, yatak, havlu, peruk, şapka, çocuk bezi, uyku tulumu, yara bandı, ayakkabı, eldiven, kol saati askıları, çanta, cüzdan, döşemelik kumaşlar, oyuncak, temizlik bezleri gibi pek çok ürün tekstil ve deri ürünü tanımı içerisindedir. Hayatımızda bu kadar çok yer kaplayan ürünlerin sağlığımız üzerindeki etkileri ise oldukça önemlidir. Tekstil ve deri sektöründe pek çok farklı kimyasal kullanılmaktadır. Bunların bir kısmı ise Avrupa Birliği direktifi ile yasaklıdır veya kullanımı sınırlandırılmıştır. Son zamanlarda tekstil ve ayakkabı sektöründe tekrar “meşhur” olan azo boyar maddelerinin belli türleri de bu yasak ve sınırlandırma kapsamındadır.
Azo Boyası Nedir?
Azo boyaları, -N=N-,azo grubu içeren boyarmadde ve pigmentlerdir. Azo boyaları, tekstil ve gıda üretiminde kullanılan bütün boyaların yaklaşık % 60-70’ini oluşturur. Teorik olarak, azo boyaları gökkuşağı renklerinin tamamını içerir, fakat sarı/kırmızı renkleri mavi/kahverengi renklerine göre daha yaygındır.
Azo boyaları birçok doğal gıda boyalarından daha da kararlıdır. Azo boyaları bütün gıdaların pH aralığında kararlıdır. Azo boyaları ısıya karşı dayanıklıdır ve ışığa ya da oksijene maruz kaldığı zaman rengini kaybetmez. Bu da azo boyalarının her gıda için kullanılabileceğinin göstergesidir. Azo boyalarının tek dezavantajı yağlarda çözünmemesidir. Ancak bu boyaları, yağda çözünen bir madde içerisinde çözerek yada çok küçük parçacıklar halinde yağ içerisine yayarak, boyanın yağa rengini vermesi gerçekleştirilebilir.
Azo boyalarının özellikleri
Azo boyaları ile ikinci en yaygın sınıf olan antrakinon boyalarından daha parlak, yüksek yoğunluklu renkler elde edilmektedir. Renk dayanımları oldukça iyidir. En büyük avantajları ise üretim sürecindeki maliyetin düşük olmasıdır.
Özellikle başlangıç moleküllerinin kolay elde edilebilir ve ucuz olması, boya çeşitliliğini arttırmaktadır. Ayrıca reaksiyonun basit olması (ki bu durum kimyasalların maliyeti açısından oldukça önemlidir) prosesin kolayca büyütülmesi veya küçültülmesini sağlar. Pek çok reaksiyon oda sıcaklığında veya daha düşük sıcaklıkta olduğu için enerji gereksinimi düşüktür. Bütün reaksiyonların su içerinde gerçekleşmesi çevresel etkiyi azaltır. Çünkü suyu elde etmek kolay ve ucuzdur, ayrıca temizdir. Bütün bu faktörler, azo boyası üretiminin oldukça ucuz olmasını sağlar.
Kanserojen Etki
Bu kadar yaygın kulanım alanı bulunan azo boyaların elbette tamamı yasaklı değildir. Gerçekte ciddi bir tanım hatası bulunmaktadır. Kanserojenik etki gösteren ve yasaklı olan bileşikler tabloda gösterilen aril amin bileşikleridir. Bu bileşikler azo grup içeren boyarmaddelerin indirgenmesi sonucu oluşmaktadır.
Tabloda gösterilen aril aminlerin, 1 gram boyalı tekstil veya deri ürününde 30 ppm değerini aşması Avrupa Birliği ülkelerinde 1994 yılında yasaklanmıştır. Ülkemizde ise 1 Mart 1995 tarihinde Sağlık Bakanlığı tarafından, söz konusu aril aminler ile bunları içeren azo-boyar maddelerinin deri, tekstil ve hazır giyim ürünlerinde ve bunların boyahanelerinde kullanılmaları yasaklanmıştır.
Ancak 30 ppm’in altındaki azo boyar maddeli ürünlerin ithalatı serbesttir.
Azo-boyar maddeler özellikle ter yoluyla vücuda temas ediyor ve böylece de tehlike başlamış oluyor.
Azo bağları, azo molekülünün en kararsız bölümünü oluşturur. Bu bağlar memelilerde (insan dahil) kolayca enzimatik bozulmalara yol açar. Azo bağları, indirgenebilir ve bölünebilir, sonucunda boya molekülü iki parçaya ayrılır. Bu reaksiyon azo-reduktaz enzimi tarafından gerçekleşir. Bu enzim, özel bir enzim olmayıp, çeşitli mikroorganizmalarda (bağırsak bakterileri gibi) ve bütün test edilmiş memelilerde mevcuttur.
Memelilerdeki azo-reduktaz enziminin farklı aktiviteleri vardır. Bu enzim memelilerin karaciğer, akciğer, böbrek, kalp, beyin, dalak ve kas hücrelerinde mevcuttur. Karaciğer ve böbrekteki azo-reduktaz enzimi, yüksek enzimatik aktiviteye sahiptir.
Azo boyalarının bölünmesinden sonra, aromatik amin bileşiklerinin bağırsakta emilimi gerçekleşir ve idrarla vücut dışına boşaltılır. Fakat, azo boyalarının polar özelliğinden dolayı, metabolizma ve boşaltım sistemleri etkilenebilir. Azo boyaları, sülfonasyon sonucu, boyaların idrar yoluyla boşaltılmasını arttırarak, toksikliği azaltır ve boyaların metabolizmasına katkıda bulunur. Sülfone edilmiş boyalar, genellikle mono-, di-, ve trisülfonat bileşikler, dünya çapındaki gıdalarda, kozmetikte ve ağız için kullanılan ilaçlarda kullanılması önerilen boyalardır.
Boyaların birçok bozulmuş ürünleri olduğundan, bunlar sonradan mutajenik yada kanserojenik etki yaparlar. Bu nedenle, bazı boyaların gıda boyası olarak kullanılmasına da artık izin verilmemektedir.
Kaynaklar:
1. http://eng.mst.dk/topics/chemicals/legislation-on-chemicals/fact-sheets/fact-sheet-azo-pigments/
2. http://www.chm.bris.ac.uk/webprojects2002/price/azo.htm
3. http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:32004L0021&from=en
4. http://www.food-info.net/tr/colour/azo.htm