SEÇTİKLERİMİZ – Kemal CAN Duvar için yazdı: Erdoğan’ın ister uluslararası zeminlerde, ister muhalefet tarafından isterse kazayla da olsa medyadan gelen sorulara en yüksek perdeden cevaplar (karşıklıklar) verebildiğini çok gördük.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yurtdışı gezisi (Azerbaycan) öncesinde havaalanında basın toplantısı düzenliyor. Bir gazeteci Türkiye’nin Suriye’den Libya’ya savaşçı transferi, “birkaç tane şehit” sözleri üzerine sorular soruyor. Erdoğan’ın bu soruları dinlerken ve bunlara cevap verirken – cevap değil karşılık demek lazım – yüz ifadesinin rahatça izlenebileceği video görüntüleri medyada ve sosyal medyada dolaşımda. Erdoğan’ın verdiği cevaplar kendi başına son derece acayip, yüzüne yansıyan ifade ise Suriye ve Libya’da gerçekte olup bitenleri anlamak açısından bütün analizlerden daha aydınlatıcı. Önce cevaplara bakalım: Erdoğan’ın medyadan ne beklediği konusunda bilinmedik bir nokta kalmadı herhalde. Muhalefetin kendisini yargılayamayacağı hakkındaki sözleri de “rejim tartışmalarına” açıklık getiriyor. Uluslararası alanda ilerde Türkiye’nin önüne konacak cihatçı transferlerinde ise pervasızlık sınırları iyice zorlanıyor, “manevi ortak payda” gibi yeni bir perspektif açılıyor. Verilen karşılıklar, “ben istediğimi (söylediğimi) yaparım (yaptım), kimseye hesap vermem, kimse de bana bunu soramaz” havasında.
Bazıları pozitif anlam yükleyip övünerek söylüyor, bazıları belirsizlikle beslenen bir endişenin parçası olarak. Son yıllarda çok sık duyduğumuz bir cümle; “Erdoğan bütün dediklerini eninde sonunda yapıyor”. Olacaklar hakkındaki iddialarının gerçekle ilişkisi zayıf olsa da yaptığı ile sağlayacağını söylediği sonuca ulaşılamasa da durum böyle. Mesela “faizi düşüreceğim enflasyon düşecek, işsizlik azalacak” diyor. Dedikleri olmuyor ama faizi zorla düşürtmekten de geri durmuyor. “Suriye’de göbeğimizi kendimiz keseceğiz ve hem alanda hem masada kazanacağız” diyor. Göbeği kesik biçimde ortada kalınmasına, alanda ve masada ne olduğu anlaşılmasa da binlerce asker “taşlı yollara” sürülmüş oluyor. Seçim sonuçları veya yargı kararları sonrasında “biz de gereğini yaparız” diyor, “gereğini” yaptığında daha büyük bir hezimete (skandala) yol açsa da onu uygulamaktan geri durmuyor. Ortaya çıkan her krizde yanındaki ve karşısındakiler, “böyle devam edilemez” derken aynı şeyleri yapmaya devam edeceğini söylüyor, öyle de yapıyor…
Kemal CAN'ın Duvar'daki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN