SEÇTİKLERİMİZ – Fehim TAŞTEKİN Gazete Duvar için yazdı: Taliban, IŞİD-H ile harbi savaşırsa bu sefer “Yakıştı da” derler mi? Kim bilir… Taliban’la birlikte Afganistan diğer ülkelerdeki cihadî yapılar için çekim merkezi olur mu?…
Duvar’daki son yazımda demiştim ki; “IŞİD ile El Kaide çizgisi çatışma halinde. Taliban da pek çok selefi cihadî grubun refleksine uygun olarak El Kaide’yi değil, El Kaide’nin mutandı IŞİD’i kendi hâkimiyetine tehdit olarak görüyor. İşte Taliban’a dışardan kredi açılacak hesap burasıdır: IŞİD’i bastıracak güç.”
“İslam Devleti-Horasan Vilayeti” kısaca IŞİD-H, 26 Ağustos’ta Kabil’de düzenlendiği intihar saldırılarıyla, düzeni kim kurarsa kursun Afganistan’da onun en şedit düşmanı olacağını hatırlattı. Aynı zamanda Taliban’ın hesabına uluslararası alanda meşrulaşmasını kolaylaştıracak bir gerekçe yazdırdı. Öncesinde Taliban havaalanında yakaladığı bir IŞİD-H militanından aldığı intihar saldırıları olacağına dair istihbaratı Amerikalılarla paylaşarak IŞİD-H’ye karşı koalisyona aday olduğunu gösterdi. Biden yönetimi de saldırıda ölen 13 Amerikalının intikamını almak için Taliban’la henüz biçimlenmemiş fiilî ortaklığı biraz daha şekillendirebilir.
IŞİD, Suriye’de de savaşan gruplar ve yabancı güçlerin politikaları üzerinde ayrıştırma etkeniydi. ‘Vahşetin İdaresi’ kurgusuyla kör şiddet, Şii-Alevi kesimlere karşı acımasız düşmanlık, ilan ettiği hilafetin yegâneliği ve halifeye biatı reddedenlerin selefi cihadî paydaşlığa rağmen tekfir edilmesi IŞİD’i karakterize eden noktalardı. El Kaide çizgisindeki öteki cihadî gruplar, IŞİD karşısında kendilerini farklı bir yere konuşlandırma ihtiyacı duydular. Sözgelimi Heyet Tahrir el Şam (HTŞ), IŞİD’in Suriye kolu Nusra’nın devamı olmasına rağmen değiştiğini, küresel cihadî ağdan çıktığını ve mücadeleyi Suriye ile sınırladığı imajını vermeye çalıştı. Bu süreçte IŞİD öteki cihadî örgütlerin anlayışla karşılanmalarına, hatta kabul edilmelerine hizmet etti. ABD ve ortakları ne zaman İdlib’deki bu örgütlere operasyon başlatılsa “sivil katliam” uyarısıyla dünyayı ayağa kaldırıyor. IŞİD kötü, IŞİD’in türevleri veya su katılmış versiyonları iyi!
***
ABD şimdi benzer seçiciliği Afganistan’da yapıyor. ABD’nin terörle mücadele adı altında radikal cihadî yapıların ayrımsız yeminli düşmanı olduğunu düşünenler yazıyı okumayı burada bırakabilir. Amerikalılar Arap dünyasından mücahit devşirme programını Abdullah Azzam, Usame bin Ladin, Gulbeddin Hikmetyar gibi isimlerle yürüttükten sonra kimi kime karşı destekleyeceğini ya da kullanacağını öğrendi. Sözgelimi 1989’da Sovyet destekli rejim tamamen yıkıldıktan sonra CIA, birçoğu Mısır’daki İhvan’la bağlantılı mücahit liderlerden en ılımlısı Ahmet Şah Mesud yerine, bu kuşağın en radikali sayılan Hikmetyar’ı iktidara taşımanın derdindeydi. Bugün de uzlaşı hükümeti için Taliban’la görüşen komitede Hikmetyar’ın da olması hiç tesadüf değil.
1990’larda ‘muzaffer’ mücahit gruplar arasındaki iktidar savaşına son vermek için Pakistan istihbaratının desteğiyle palazlanan Taliban da Amerikalılar için makul bir çözümdü. İlk tercihleri Hikmetyar onlar için bir ‘İngiliz anahtarı’ olamamıştı. ABD, Taliban’ın devirip güya savaşla geçirdiği 20 yıl boyunca bu hareketi terör örgütleri listesine bile almadı. Gerekçe mantıklı geliyordu; “Terör örgütü ilan edersek müzakere edemeyiz.” Madem müzakere edilebilir bir hareketti, bu ülkeyi neden taş devrine gönderdiniz? Afganistan’dan çekildikleri gün Taliban’ın iktidara döneceğini biliyorlardı ve oyunu ona göre oynadılar. Doha’daki siyasi müzakere ekibinde başı çeken iki önemli isim Şir Muhammed Abbas Stanikzey’i BM’nin kara listesinden çıkartan ve Molla Abdulgani Berader’i Karaçi’deki hapishaneden özgürlüğüne kavuşturan Amerikalılardı. Bütün bunlar Şubat 2020’de Doha’daki devir teslim anlaşmasının ön hazırlıklarıydı. Anlaşma gereği binlerce Taliban üyesi, Afganlar arası barış süreci olmaksızın bıraktırıldı. Taliban militan gücüne tekrar kavuştu. Şimdi Taliban, IŞİD ile savaşan bir iktidar pozu vererek Amerikanlılara yaptıkları tercihin haklı olduğu hissini yaşatacak ve böylece müstakbel ortaklığın harcı karılmış olacak…
…Fehim TAŞTEKİN’in Gazete Duvar’daki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN