Beraberindeki bir grup HDP’li vekil ile Kobanê sınırına gelen HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, burada yaptığı açıklamalarda, AKP’nin IŞİD’in arkasında olduğunun iddia değil, gerçeğin ta kendisi olduğunu söyledi.
YPG-YPJ güçlerinin Rojava’da yürüttüğü insanlık mücadelesi olmasa, sadece Türkiye sınır boyları değil, Türkiye’nin merkezinde de hiçbir Türkiye yurttaşının güvende olmayacağının altını çizen Yüksekdağ, bu yüzden AKP iktidarın, PYD’ye teşekkür etmesi gerektiğini ifade etti.
IŞİD’in 25 Haziran’da, Kobanê’ye dönük saldırıları ve gerçekleştirdiği katliamın ardından HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, HDP’li bir grup milletvekili ile birlikte Urfa’nın Suruç ilçesinin Kobanê sınırına geldi. Sınıra gelen Yüksekdağ, Kobanê’deki son durum hakkında bilgi almak üzere yaptığı kimi görüşmelerin ardından Kobanê kent merkezini tam karşıdan gören Newroz tepesinde açıklamalarda bulundu.
Açıklama sırasında Yüksekdağ’ın yanında HDP Urfa milletvekillerinden Osman Baydemir, Dilek Öcalan, Leyla Güven, İbrahim Ayhan, Ziya Çalışkan, HDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, HDP İstanbul milletvekillerinden Hüda Kaya, Filiz Kerestecioğlu, HDP Adana Milletvekili Meral Danış Bestaş yer aldı.
Vekillerin dışında yüzlerce Kobanêli ve Suruçlu yurttaşın da katılım açıklamaya basın mensuplarının ilgisi yoğun oldu.
‘Bize bu zulmü yaşatanlara, bu siyasal yaşam ve gelecek haram olacak’
‘Gerçekleştirilen saldırıların Kürt halkının kazanımlarına yönelik ve elde edilen zaferleri hazmedemeyenlerin planlı saldırıları olduğunu vurgulayan Yüksekdağ, partilerinin 7 Haziran’da elde ettiği başarıyı hatırlattı. Yüksekdağ, “Bizlere kanı, gözyaşını yaşatan, sinsice siyasi saldırılarla yaklaşanlara karşı biz açık, dürüst, şeffaf ve meşru mücadelenin yolundan giderek zafer kazandık. Halkımız bu zaferi hak etti. Bu zaferler bize anamızın ak sütü kadar helaldir. Ama bize bu zulmü yaşatanlara, bu siyasal yaşam ve gelecek haram olacak” dedi.
Kobanê’deki aydınlık direniş, tüm karanlık kuşatmalara karşı mücadele yürütme cesareti ve güveni olmuştur
Kobanê’de ve Rojava kantonlarında halkın ve direnişçilerin meşru mücadele verdiğini vurgulayan Yüksekdağ, şunları söyledi: “Rojava’daki direniş güçleri, kardeşçe ve barış içinde yaşamak istedikleri toprakları, işgalcilere, insanlıktan nasibini almamış barbarlara karşı savundular. Bundan büyük bir tarihsel haklılık, meşruiyet olabilir mi? Karanlık güçlerin, Türkiye’deki siyasi iktidarın koruyup kolladığı, kol kanat gerdiği bu insanlık düşmanı çetelere karşı Kobane’de halkımız ve halkınızın direnişçileri sadece inançlarıyla ve bu meşru güçleriyle kazandılar. Kobane’de kazandığımız zafer bu meşruiyetin ürünüdür.”
7 Haziran’daki yenilginin acılı savaşla çıkarılmaya çalışıyor
Bu tablo içerisinde her şeye rağmen barış dediklerini ve bugün Türkiye’de savaş yoksa, bunun da barıştan vazgeçmeyen Kürtler sayesinde, HDP sayesinde olduğunu belirten Yüksekdağ, bunu bugüne kadar kimsenin başına kakmayıp, sadece görevlerini yaptıklarını ama artık siyasi iktidarın görevini yapmak zorunda olduğunun altını çizdi.
AKP’nin içte çatışma ve savaş siyasetini tutturamayacağını anlaması üzerine şimdi Suriye’ye oynadığını belirten Yüksekdağ, AKP’nin “7 Haziran’da aldığı yenilgisinin acısını savaşla çıkarmaya çalıştığını” kaydederek, hiç kimsenin halkların geleceğiyle oynamaya hakkı olmadığını söyledi.
‘Katliam planlı yapıldı’
Bu sözlerinin ardından sürdürdüğü konuşmasında “Bizler bu yaşam çizgisine, bu direniş çizgisine sahip çıkıyoruz. Bu saldırıların tek nedeni, bu sınırların ötesinde büyük insanlığın boy veriyor olmasıdır. İnsanlık değerlerinden, emekten, özgürlükten, adaletten kopanlar, büyük insanlığını boy vermesinden korkarlar” diyen Yüksekdağ, bu yüzden bu alçakça saldırının gerçekleştirildiğini kaydetti.
Saldırı sonrası hala ölü sayısının net olarak belirlenemediğini, 170 yaralının ise Urfa ve Suruç hastanelerinde bulunduğu bilgilerini paylaşan Yüksekdağ, katliamın çapının oldukça ağır olduğunu söyledi. Bu yüzden de bu kadar büyük ve çaplı bir katliamın anlık, tekil şekilde gerçekleştirildiğini düşünmediklerini dile getiren Yüksekdağ, görgü tanıklarının anlatımlarının saldırı ve katliamın planlanmış ve birçok cepheden düğmeye basılmış bir katliam olduğunu kanıtladığını ifade etti.