Gürbüz Doğan Ekşioğlu: “İnsanları geliştiren, dünyayı değiştiren, hastalıkların çaresini bulan hayaldir, resimlerimde kuşun bir zeytin ağacını barış azmiyle kökünden söküp uçurmasını hayal ederim ki dünya daha güzel olsun.”
Çok yıllar önce Oğuz Aral, Türkiye’de gazete karikatürcüsü olmanın çok kolay olduğunu, gündemin hem esin taşıdığını hem de sürekli değiştiğini söylemiş ve eklemişti: “Gazete karikatürleri, gazetenin ömrü kadardır, muhakkak ki kalıcı olanları da çıkar içinden ama büyük çoğunluğunu bir süre sonra yapan bile hangi temelde kurduğunu anımsayamaz.” Tabii, Gırgır’ın o güçlü, dünyanın da en çok satan dergilerinden biri olmasının da bu düşüncede etkisini göz ardı etmemek gerekirse de haksız sayılmazdı.
Gürbüz Doğan Ekşioğlu, sergi çalışmaları sırasında üretmeye -ister istemez- ara verdiği için İTÜ Rektörlük binasında açılan sergisine “Virgül” demiş. Bu, aynı zamanda düşündürücü yeni işler için hazırlık dönemi kuşkusuz.
26. kişisel sergi
Üreten, ürettikçe gençleşen insanlar kendilerini de yeniliyorlar, en az düşünceleri kadar. Gürbüz Doğan Ekşioğlu, daha geniş bir yelpazede, daha geniş bir kitleye sesleniyor her geçen gün. 50 yapıtın sergilendiği Virgül, İstanbul Teknik Üniversitesi, Rektörlük Sanat Galerisinde (bağışlayın duyurmakta geciktim) 3 Mart’a kadar açık.
Yorum izleyenin…
Sanatçı kendi görüşü, inancı doğrultusunda üretir doğal olarak… Biz izleyicilerse kendimizce çıkarsamalar yaparız, kendi düşlerimiz ve düşüncelerimiz çerçevesinde. Tek tek etkilendiğimiz şeyler vardır yaşamda, bir başkasının bizim kadar önemsemediğini görür üzülebiliriz de… Sanat yapanların belirleyici özelliği ise bizim gözümüzden kaçan ve/veya değer vermediğimiz ayrıntıları yakalayıp bu kez o değeri kendi yaşamımıza da katmamızı sağlamaktır.
Bunu incelikli ve ustaca yapan Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nu en çok, bir ödül de kazandığı güvercinin koca bir ağacı köküyle taşıdığı çalışmasıyla tanıyoruz (1984 Sedat Simavi, 1.lik Ödülü). O dönem için belki 12 Eylül belirleyiciydi, üç yıl önce Gezi Direnişi, bugün barış ve tabii Cerattepe… Aradan geçen 30 yıla rağmen eskimediği gibi bambaşka yorumlar da kazanmış. Sahi, sanatçının bereketli yağmur adını verdiği çalışması, günümüzdeki beton yığını kentleri anlatmıyor mu, şemsiyeden başka hiçbir şey görmesek de… O zaman ne yağmurun yararı kalıyor ne anlamı. Hele balonların uçurumu aşmaya yardımı/desteği… Roman bile yazılabilir üzerine.
Mizahın anlamı…
Mizahı, bir alıntıyla, “Yaşamak için geldiğimiz dünyada, yalanlara, haksızlıklara, zulümlere karşı koyan ve bizim nefes almamızı sağlayan en güzel şey” olarak niteleyen Ekşioğlu, sanatın ve bilimin el ele yürümesi gerektiğini ifade ediyor bence. Sanat, dünyayı olumlu yönde değiştiren en önemli üretimlerdendir. Çünkü gelişmeye de açıktır, geliştirmeye de…
Zıttını da barındırır içinde
Sanatın en önemli özelliği, izleyende yaşattığı değişimlerdir de aynı zamanda… Bir çalışmayı bugün, bu yanıyla görüp farklı sonuçlara ulaşabileceğiniz gibi yarın farklı bir yanıyla bambaşka yerlere de gidebilirsiniz. Bir olumlu, bir olumsuz iki yorum ancak ve sadece sanatla (ağırlıklı olarak resim ve fotoğrafta, çünkü algılama süresinin 12 saniye olduğunu belirtiyor uzmanlar… o anki duygularınız sizi taşıyacaktır muhakkak) mümkündür.
En büyük özelliğimiz hayal kurabilmekse, bizi hayale yani geleceğe, yani umuda, y:ani değişime, yani gelişime taşıyan yine sanat olacaktır. Ekşioğlu, ütopyanın (yani hayalin, yani umudun, yani gelişim ve değişimin) ekmek ve su kadar gerekli olduğunu söylüyor: “İnsanları geliştiren, dünyayı değiştiren, hastalıkların çaresini bulan hayaldir, resimlerimde kuşun bir zeytin ağacını barış azmiyle kökünden söküp uçurmasını hayal ederim ki dünya daha güzel olsun.”
Şimdi yakaladım, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, yapıtlarını “resim” olarak niteliyor, bense başından beri karikatür dedim… Sahi, siz o yanılgıya düşmeyin ve kapanmadan gezin Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun sergisini… Onun “virgül”den sonrasını beklerken, kendi yaşamınıza bir virgül koyun… sonrasında barış olsun.
“Virgül”, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, İTÜ Rektörlük Sanat Galerisi, 3 Mart’a dek…