Emek Kılınç yazdı: Virginia Woolf’un odasındayız!
Ne kadar değerimiz varsa kirletmeye yemin etmişler!
Her yerde kadın düşmanlığı doğuruyorlar!
Kendime ait bir odam var.
Kadınların entellektüel ve yaratıcı, devrimci olabilmesi için öncelikle 'kendilerine ait bir odaya' özel zamana, okuyup yazmaya, dünyayı ve eşitsizliği anlamaya ihtiyaç duyarlar demiş ya Virginia,
O odada neyin benimle denk olmadığını anladım, eşitsiz gelişen toplumsal ilişkilerin nasıl türediğini, ağızlarında çiçek açamamış herkesin bir gün bana düşmanlaşabilme ihtimalini..
O odada emin oldum ancak bir devrime öncülük edenler kadınlar olduğunda dünyanın arınıp özgürleşeceğine.
Şu ağızlarında çiçek açmamış, kalemlerinden düşmanlık akan, ürettikleri her şeyin eğreti durduğu düzen 'adamları' Virginia'ya dair fikirler türetmiş, bastırıp yayınlamış.
Yazın dünyasındaki erkek hegemonyasını öncelikle kadınların erkeklerle denksiz yaşamasına bağlıyordu Virginia. Eğitimsiz, kültürel birikimden uzak, evinin ailesinin içine hapsolmuş bu 2. Sınıf yaşam standardı kadınların hiçbir alanda söyleyip eyleyememesini sağlıyor diyordu.
"Tüm yemekler pişirilmiş, tabak çanak yıkanmış, çocuklar okula gönderilip dünyaya açılmışlardır. Geriye kalan hiçbir şey yoktur. Her şey yok olmuştur"
Erkek dünyanın kadına egemenliği, edebiyatta erkeğin edebiyatta kadına egemenliğini sağlıyor;
Başta aile ve sonra erk devlet gücü kadınları toplumsal alandan soyutluyor,
Bunu kırmaksa kadınların öncelikle dünya üzerinde özgürce varolma kavgası yürütmeleri, ekonomik özgürlüğünü kazanmalı, her alanda kadın varlığının değiştirici, dönüştürücü gücünü kullanmalı diye ekliyordu.
'Neden cinsiyetlerden biri öylesine varlıklı, diğeri öylesine yoksuldu' derken kadının aşağı konumunu ve silik varlığını öyle iyi anlatmıştı ki.
Muhtemelen kadına 'temizlikçi bayan' diyen TDK'nın sözlüğünü de bastıran şu İthaki Yayınevi aldığı tepkilerden sonra eril dilinden dolayı özür diledi.
Tepkilerin lince dönüştüğünü de eklemeden edemedi.
Bu eril dil; eril şiddetin, erk devlet mekanizmasının, ataerkinin, patriarkal kapitalizmin taşeronudur.
Bu eril dil; yalnızca Virginia'nın kadın özgürleşmesine, kadın emeğinin entelektüel birikimine ve edebiyat dünyasının erkek dünyası olduğu algısını kıran katkısına yapılmış bir saldırı değildir.
Aynı zamanda kadın özgürleşme ve eşitleşme mücadelemize yapılmış bir saldırıdır.
Bu eril dil; kadın bedenini sömüren televizyonda, kadınları en dibe iterek yükselen her devlet kademesinde, eleştiren, söz söyleyen ve eyleyen kadınları düşman ilan eden gazetelerde ve erkek dünyanın her alanında vahşice var oluyor.
Deklare ederim: ürettiğiniz paçavralar, fikirler, politikalar, fetvalar ve diliniz Virginia'nın odasından çıkan hiçbir yazın kadar değerli değildir.
Ve değerlerimizi kirletmenize izin vermeyeceğiz!
"Zihnimizin özgürlüğüne vurabileceğiniz ne bir kilit var ne bir sürgü"