Korkut Akın ”Vezinler” üzerine yazdı.
Bir insana bakmak, onu tüm duyguları, kaygıları ve tercihleriyle ele almak topluma yönelik de birçok önemli bilgi verebilir. Peki, biz insana nasıl bakacağız veya neyle bakacağız? Bunun en kolay yolu sanat. Sanatın da dalları var… “İptida söz vardı” ise şiir belirleyici demek ki.
İnsan, milyonlarca yaşındaki yerküremizin üstünde on binlerce yıldan beri bir şeyleri anlıyor, anlatıyor; yaşamı iyileştirmeye, güzelleştirmeye çalışıyor.
Daha ileriye…
“İşte, ay da ışıldamaya başladı
Kısınca odada
Şavkını çocuk, lâmbanın
Belleksiz henüz, bir ay
Çocuğun ağzında açan”
Yukarıdaki Mehmet Taner’in, “Vezinler”inden (Toplu Şiirler II 2002-2006) dizeler, yaşamı iyileştirir ve güzelleştirirken doğal olanın belirleyiciliğini vurguluyor. Ayın şavkı bir başka güzellik tahayyül ettiriyor insana… Kimi için şu, kimi için bu olsa da; lambanın kısılmasıyla ışıldaması bambaşka yerlere alıp götürüyor okuru.
1970 yılında “tek şiir” dalında başarı ödülü kazanan ve ardından 1974’te “Yılın Başarılı Genç Şairi” ödülünü paylaşan Mehmet Taner’in 8 şiir kitabı var ve yukarıdakilerin dışında üç ödül daha (Bir Denizin Çekildiği Bütün Kıyılar ile 1981’de Türk Dil Kurumu Ödülünü, 2000’de Küflü Şimşek ile Antalya Altın Portakal Şiir Ödülünü ve Çevre Çitin Üzerinde Yağmur ile 2006 yılında Behçet Necatigil Ödülünü) kazanmış.
“Vezinler”, Veda Vezinleri ile Çevre Çitin Üzerinde Yağmur”dan oluşuyor. Arka kapak yazısında, “Susarsa dağ gibi susan, konuşursa dağ gibi ‘uçarı’ bir şiir Mehmet Taner’in şiiri” cümlesi, -kuşkusuz şairi ve şiirini tanımayanlar için- abartılmış gibi gelebilir, ama okuduktan sonra sahiden uçarı bir dağ ile karşılıklı konuştuğunuzu hissediyorsunuz.
Aşk ile barışık
“Senin gözkapaklarının altında
Duruyor benim rüyam
Son yurtsuzluğum, açıl!”
dizeleriyle gözünüzün önünde canlanıyor eski anılar, eski arkadaşlar, eski sevgililer… Kim bilir, sizin için yeniler de canlanacaktır, ama işin içine rüya girince, sanki bir tarafı eksik gibi… hele “son yurtsuzluğum” da deyince şair… Sizce de bence mi?
Şiir var(dır), sözcükleriyle anlatır, şiir var(dır) imgesiyle anlatır. Her ikisinde de siz (yani okur) kendince duyumsar şairin anlattığını. Kim bilir, belki de yeni yollar açar, yeni yollarla yeni yaşamlar bulur, şairin bile ummadığı…
İmgenin ipuçları…
Şiirler ki arındırılmış sözcükleridir belleğimizin; duru ve yalındırlar her haliyle. Buna da bağlı olarak sınırlamaz insanı, illa şunu düşünmelisin, bunu tahayyül etmelisin diye. En büyük özelliği bu olsa gerek şiirin. Melih Cevdet, boşuna “iki sözcüğü alt alta yazıp hece bölerek şiir yazılmaz” (mealen) demiyor. Bu da gösteriyor ki, Mehmet Taner, iyi çalışıyor dizeleri üzerinde… Şair, önünü sonunu hesaplıyor dizesinin; nereden gelip nereye gittiğini, okurun da belirlemesini sağlayacak ipuçları da veriyor. Bu, dizenin çağrıştırdıklarının ötesinde okurun kendi imgeleminde daha da derine dalmak için güç biriktirmesine izin veriyor.
Vezinler, Toplu Şiirler II (2002-2006), YKY, Nisan 2016, 122 s.