Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, 16 Kürt gazetecinin tutuklanmasına tepki amaçlı İstanbul Şişhane Meydan’da basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamada, “Özgür Basın Susturulamaz” pankartının açılarak sık sık, “Özgür basın özgür ülke”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganları atıldı. Basın açıklamasına Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), DİSK-Basın İş, HDP Milletvekili Musa Piroğlu, HDP İstanbul İl eş başkanı Ferhat Encü, HDK ve çok sayıda gazeteci katıldı.
Piroğlu: Kürt basını rehin alınıyor
Açıklamada konuşan HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, “Vura vura, Bedel ödete ödete geliyorlar. Zulüm önce Kürt’ten geliyor. Kürt halkına zulme sessiz kalındığı sürece batıyı vuruyor. Belediyelerimize kayyum atadılar. Halkımızın iradesine müdahale ettiler. İktidar, zulme sessizliği görünce zulmü Batıya yaydı. Diyarbakır’a, Mardin’e, Van’a, belediyelere kayyum atayanlar gelip Boğaziçi’ne kayyum atadılar. Bizim Eş başkanlarımızı gözaltına alanlar, rehin alanlar siyaset yasağı getirenler, vekillerimizin dokunulmazlıklarını kaldıranlar bugün CHP il başkanına da siyaset yasağını getirdiler. Ve şimdi bir benzeriyle karşı karşıyayız. Kürt basını rehin alınıyor.. Kürt basını susturulmaya çalışılıyor. On altı gazeteci sadece haber yaptıkları için sadece gerçeğin bilgisini halka ulaştırdıkları için devletin saldırısına uğradı” dedi.
Kürtçe ve Türkçe okunan basın açıklamasının Türkçesini Diren Yurtsever okudu.
Yurtsever, AKP ve MHP’nin savaş ve baskıyla toplumu sindirmeye çalıştığını söyleyerek, “Yürüttüğü bu politikalara rıza göstermeyen ve kendisi gibi düşünmeyen tüm kesimleri ise özellikle araçsallaştırdığı yargı üzerinden kontrol altına almaya çalışıyor. Derinleştirdiği ekonomik krize, toplumsal değerleri çürütme politikasına, işlediği suçlara, savaş, talan ve yağma siyasetine karşı çıkan tüm sesleri kendisine ‘düşman’ olarak gören iktidar, artık kaybediyor” dedi.
Diren, iktidarın, toplumsal muhalefet başta olmak üzere tüm kesimlere dönük saldırılarını hızlandırdığı bir süreç başlattığını söyledi. İktidarın, savaş üzerinden iktidarını yeniden kurmayı amaçladığını ifade eden Diren, “Böylesi bir süreçte kendisine biat etmeyen, bedel ödemek pahasına gerçeklerin peşinde koşan, mesleğin onuruna ve toplumun haber alma hakkına sahip çıkan başta özgür basın olmak üzere kontrol altına alamadığı medyayı da sindirmeyi amaçlıyor.
‘Mizansen kurgularla iktidar medyası gazetecileri hedef gösterdi’
Tam da bu nedenlerle tarihe bir utanç ve kara leke olarak düşen 8 Haziran günü 20 Kürt özgür basın emekçisi arkadaşımız gözaltına alındı. Çalıştığı kurumlar ablukaya alındı, ekipmanlarına el konuldu. 8 günlük gözaltından sonra haksız ve hukuksuz bir şekilde 16 arkadaşımız tutuklandı. Yetmedi; mizansen kurguyla iktidar medyası arkadaşlarımızı hedef gösterdi! Arkadaşlarımızın gazeteci olduğunu anlatmayacağız, çünkü zaten gazeteci oldukları için tutuklandılar. Asılsız, dayanaksız iddialarla, mizansen kurguyla yapılan bu operasyon apaçık ortadadır. Hedef alınan sadece arkadaşlarımız değildir, onların özgürlükleri ve gazetecilikleri, gazeteciliğin kendisi değildir! Çok daha fazlasıdır aslında. Bugün varlığı inkar edilen ve her türlü baskı ve zora maruz kalan ve buna karşı mücadele yürüten Kürt halkının, ezilen, ötekileştirilen tüm inanç ve halkların; kadınların, çocukların, ekolojistlerin, gençlerin sesinin kısılmasıdır.
‘Geri adım atmıyoruz’
Bizler, özgür basın geleneğinin sürdürücüleri, APE Musa’nın, biat etmeyen gazeteciliğin simgesi olan Gurbetelli Ersöz’ün, özgür basının onurlu çalışanları Cengiz Altun’un, Ersin Yıldız’ın ardılları olarak elbette bunun farkındayız. O yüzden geri adım atmıyoruz, o yüzden tüm baskılara rağmen daha da büyüyerek, çoğalarak ve daha dirençle mesleğimize sahip çıkıyoruz. Tıpkı tutuklanan arkadaşlarımız gibi… Biz buradayız, burada olmaya devam edeceğiz, arkadaşlarımız içeride de olsa dışarıda da olsa yazmaya devam edecek. Biz onların ve toplumun sesi olmaya devam edeceğiz.
Ülke o günden sonra yanmaya devam etti
Yıllar önce Özgür Ülke gazetesi binası bombalandıktan sonra ilk attığı manşet ‘Bu ateş sizi de yakar’ idi. O günden sonra yanmaya devam etti bu ülke. Ve bugünde bu baskıların sadece özgür basınla sınırlı kalmayacağını söyledik, söylüyoruz. Bugün getirilmek istenen sansür yasası bu operasyonun devamıdır. Ve devamı da gelecektir. Bunu engellemenin tek yolu ise dayanışmanın da ötesinde ortak mücadeleyi, ortak bir karşı koyuşu örgütlemektir. Arkadaşlarımızı geri alana kadar, basının özgürlüğü sağlanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Susmayacağız!” diye konuştu.
(Yağmur Kaya-Artı Gerçek)