SEÇTİKLERİMİZ – Fehim TAŞTEKİN Al-Monitor için yazdı: İdlib’de Türk güçlerini hedef alan saldırılarda daha önce adı duyulmamış üç grup öne çıkıyor. Bunlar bilinen cihatçı grupların paravanı mı yoksa bağımsız yapılar mı? İdlib’de Türkiye’yi yoracak bir belirsizlik daha beliriyor.
İdlib’de Türkiye’ye karşı cihatçı cepheler beklenmedik yerlerden açılıyor. Türkiye, İdlib’in hâkim gücü Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ile koordinasyon sayesinde M-4 otoyolu etrafında askeri tahkimatını sürdürürken El Kaide çizgisindeki Hurras el Din gibi örgütlerle sorun yaşaması bekleniyordu. Cihatçı çizgileriyle El Kaide ve HTŞ’den farklı olmasalar da Cisr el Şuğur ve Lazkiye kırsalında varlık gösteren Kafkasyalı savaşçıların da Türkiye’ye karşı düşmanlık için acele etmeyecekleri öngörülüyordu.
Halep ile Lazkiye’yi birbirine bağlayan M-4 yolu üzerinde geçen yıl 14 Temmuz, 17 Temmuz ve 25 Ağustos’ta düzenlenen üç saldırının hedefinde Türk-Rus ortak devriyesi vardı. Saldırıların sorumluluğunu Çeçenlerin Suriye’de kurduğu örgütlerin alamet-i farikası olan “Şişani” etiketini içeren “Hattab el Şişani Tugayı” adlı grup üstlendi. Rusya 14 Temmuz’da bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda üç askerinin yaralandığını duyururken Türk tarafı sadece iki aracın hasar gördüğünü kaydetmişti. Grup adına yapılan açıklamada iddialı cihadi gruplar Türk-Rus ortak devriyeleri karşısında bir şey yapmamakla eleştirilirken Türkiye ve Rusya liderleri çocukları öldürmekle suçlandı. Açıklamada Rus askerleri “haçlılar”, Türk askerleri ve onlarla işbirliği yapan HTŞ “mürted” (dinden çıkmış) olarak tanımlandı. El Kaide’nin öldürülen lideri Usame bin Ladin ve örgütün ideologlarından Ebu Yahya el Libi’nin sözlerine de yer verildi. Bu grubun bağlantıları anlaşılmadığı için üzerinde fazla durulmadı.
Saldırılarla adını duyuran bir diğer grup “Ensar Ebu Bekir el Sıddık Takımı” oldu. 27 Ağustos 2020’de Cisr el Şuğur yakınlarında Merc el Zuhur’daki Türk gözlem noktasının yakınında bomba yüklü araç patlatıldı. Grubun açıklamasına göre aracı kullanan Ebu Süleyman el Ensari adlı intihar eylemcisiydi. Aynı grup ikinci saldırıyı 6 Eylül’de Maataram’da gerçekleştirdi. Türk askerlerden biri ölürken bir diğeri yaralandı. Bu grup Türk askeri noktasına son saldırısını 16 Ocak 2021’de gerçekleştirdi. Örgütün açıklamasında “Ebu Bekir el Sıddık Takımı’nın keskin nişancı müfrezesi, İdlib’in kuzeyindeki Batbo kasabası yakınlarında bulunan ‘Türk NATO’ ordusunun ana üslerinden birini hedef aldı” denildi. Yerel kaynaklar üç askerin yaralandığını duyurdu.
Üçüncü gizemli örgüt Abdullah bin Uneys Cemaati. Bu grup da 4 ve 5 Ocak tarihlerinde RPG’lerle Türk güçlerine saldırdı. Cemaat 8 Ocak’ta da HTŞ’nin bir kontrol noktasını vurdu. Grup 8 Ocak’ta yayımladığı ilk bildirisinde HTŞ’yi “mürted” olarak niteleyip dini satmak, şeriatı terk etmek, işgalcilere karşı cihat ilan ederlerle savaşmakla suçladı.
Üç örgütün kullandığı dil neredeyse aynı. Bu da üçü de aynı merkezden mi yönlendiriliyor sorusunu yol açıyor. O olasılıkla birlikte hepsinin El Kaide’nin ideolojik tezgâhından geçtiği düşünülürse ortak dil yadırgatıcı sayılmaz.
Düzenlenen saldırılara kadar bu üç örgütün adı sanı duyulmamıştı. Türkiye’nin askeri varlığına veya Türk-Rus devriyelerine açıkça karşı çıkan örgütler sessiz kalırken saldırıların tanınmamış gruplarca düzenlenmesi birkaç ihtimali akla getiriyor:…
Fehim TAŞTEKİN’in Al-Monitor’daki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN