20 Temmuz 1974’ün 50’nci yılında TBMM tezkeresi:
Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının %37’sini istila etmesinin 50’nci yılı çerçevesinde TBMM’de bir tezkere kabul edildi.
Tezkere diyor ki, “iki devletli çözüm siyaseti” artık Türkiye’nin resmi Kıbrıs politikasıdır.
Bu yeni bir şey değil: Türkiye “federasyon” derken de hep “iki devleti” yani taksimi savundu.
Kıbrıs tarihini en tarafsız yazan yabancılardan Prof. Heinz Richter şöyle der: “Denktaş ve Ankara’nın federasyon terimini kullanmaları aldatıcıydı. Türk tarafının federasyondan söz etmesi, konfederasyon anlamına geliyordu. Anayasa hukukuna göre Denktaş’ın adımı ayrılık demekti”…
TC’nin Kıbrıs’taki işgal valisi Metin Feyzioğlu’nun dedesi Turhan Feyzioğlu da şöyle der 4 Aralık 1967’de, TBMM’de:
– “Türkiye’nin taktiği federasyon olsa da nihai hedef taksim olmalı”…
TC Başbakanı İsmet İnönü ise 8 Eylül 1964’te TBMM’de der ki:
– “Muahede (anlaşma) hükmü dahilinde bulunmak için resmi ağızdan taksim sözü ile değil, federasyon şekli ile münakaşaya başladık”…
Yani, Garanti Anlaşması’nı ihlal etmemek için taksim yerine federasyon diyoruz!
***
2018 yılında TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Silihtar’da masanın etrafına topladı bütün partilerin başkanlarını ve Mustafa Akıncı’yı. Elini masaya vura vura “Federasyon öldü” dedi.
“İki bölgeli iki toplumlu federasyon” Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyini kolonileştirmek için kullandığı bir “müzakere oyunu”ydu.
TBMM’de kabul edilen “20 Temmuz 1974’ün 50’nci yılı tezkeresi” Türkiye’nin “iki devlet siyaseti”yle Garanti Anlaşması’nın dışına çıktığının resmi ilanıdır.
Biz Türkiye’nin bu memlekette “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü” olmadığını, işgalci ve istilacı olduğunu biliyoruz zaten.
TBMM kendisi ilan etti, Garanti Anlaşması’nı tek taraflı feshettiğini.
İsmet İnönü’nün sözcükleriyle söyleyeyim:
– Türkiye iki devlet politikası ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin taksimini savunarak “muahede (anlaşma) hükmünün dışına çıkmıştır”…
TBMM’de resmi olarak alınan bir karar basit bir hamasi nutuk değildir. Seçim dönemlerinde Erdoğan’ın milleti konsolide etmek ya da muhalefeti hizaya çekmek için “milli dava”yı kullanması değildir TBMM’de alınan karar.
TBMM tezkeresinde deniyor ki:
– “Bu harekât, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1960 Garanti Anlaşması’ndan kaynaklanan hak ve yükümlülükleri temelinde icra edilmiştir”…
– “Geride bıraktığımız 50 yılda Barış Harekâtı’nın açtığı yolda başarı ve güvenle yürüyen Kıbrıs Türkleri, 1983 yılında,Denktaş’ın önderliğinde KKTC’yi ilan ederek egemenlik mücadelelerini taçlandırmıştır”…
– “İki devletli çözüm siyaseti istikrar ve kalıcı barışı sağlamanın yegane yoludur. Ada’da iki ayrı devletin varlığı daha fazla göz ardı edilmemelidir. Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik teşebbüslerin bu gerçek üzerine inşa edilmesi şarttır. Kıbrıs Türk Devleti’nin uluslararası toplumun bağımsız ve eşit egemen bir üyesi olarak hak ettiği yeri alması daha fazla tehir edilemez”…
***
TBMM bu tezkere ile Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının “iki devlet” temelinde taksim edilmesini savunduğunu resmi olarak ilan etti.
Türkiye’nin imzaladığı 11 Şubat 1959 tarihli Garanti Anlaşması’nda denir ki:
– “Yunanistan, Türkiye ve Britanya, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini tanır, idamesini sağlamayı taahhüt eder, aynı zamanda Anayasası’nın Temel Maddeleri ile kurulan nizamı tanır ve garanti eder.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin herhangi bir diğer devlet ile birleşmesini veya Ada’nın taksimini doğrudan ve dolaylı teşvik etmeyi yasaklar”…
23 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası düştü, Türkiye barışı reddederek Kıbrıs Cumhuriyeti ile savaşmaya devam edeceğini açıkladı. 8- 13 Ağustos 1974’te Cenevre’de Turan Güneş Kıbrıs Cumhuriyeti’ne “Ya iki bölgeli federasyon ya savaş” dedi…
Turhan Feyzioğlu’nun dediği gibi: Taktik federasyon, nihai hedef taksim!
TBMM’de çıkarılan tezkerenin tek bir anlamı vardır: Türkiye, Garanti Anlaşması’ndan çekilmiştir.
Türkiye iki devlet/taksim kararını TBMM’de resmi politika ilan ederek 1959 Garanti Anlaşmasının hükümlerinin dışına çıkmıştır.
Kıbrıs Cumhuriyeti liderliğinin yapması gereken TBMM’de çıkarılan “20 Temmuz 1974’ün 50’nci yılı tezkeresi”ni Birleşmiş Milletler’in önüne koymaktır:
Artık Türkiye “garantör” sıfatıyla masaya oturamaz, işgalci olarak oturmak ister mi?
Daha fazla yalvarmayın işgalciye Bay Hristodulidis ve Bayan Dimitriu!