Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF), 2021 Yılı Dünya Çocuklarının Durumu Raporunu, “çocukların ruh sağlığı” üzerine hazırladı. Çocuk hakları uzmanı Adem Arkadaş Thibert, Türkiye’nin çocuk ruh sağlığı konusundaki yetersizliğine dikkat çekti.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF), 2021 Yılı Dünya Çocuklarının Durumu Raporunu, “çocukların ruh sağlığı” üzerine hazırladı. Rapor, 21. yüzyılda çocukların, ergenlerin ve bakım veren kişilerin ruh sağlığına yönelik kapsamlı bir bakış açısı sağlıyor.
Çocuk hakları uzman/savunucu Adem Arkadaş Thibert, UNICEF’in bu yılki raporunda ruh sağlığını merkeze almasıyla ilgili olarak, “Belki geç bile kalmış ancak yerinde bir hatırlatma bu rapor” diyor.
Ruh sağlığının COVID-19 küresel salgını öncesinde de tüm dünyada ihmal edilen ancak çocuklar için olduğu kadar ülkelerin insan hakları ve kalkınma durumlarını da etkileyen bir konu olduğunun altını çiziyor:
Ergenlik çağındakilerle de konuşuldu
“Bu konuda çerçeve bilgi sağlaması, sağlık hakkını bir bütün olarak görülmesini sağlaması, devletleri bu konuda harekete geçmeye çağırması, bir eylem planı sunması açısından önemli bu rapor.
“Diğer bir önemi de rapor için özellikle ergenlik çağındaki çocuklarla da konuşulmuş, onların görüşlerinin dinlenilmiş olması, çocuklar ve yetişkinler için ruh sağlığı ile ilgili bilgilerin hazırlanmış olması.”
Rapora göre çocuklar ve gençler, COVID-19’dan önce bile ruh sağlıklarıyla ilgili sorunlar yaşıyordu ve bu sorunları ele alan önemli bir yatırım yapılmıyordu. Çocukların ruh sağlığı ile ilgili özellikle Türkiye’de yeterli yatırım yapılıyor mu?
Thibert bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
“Çocuk ruh sağlığını koruyacak politika yok”
“Dünyadaki pek çok ülke gibi Türkiye de çocuk ruh sağlığı konusunda yeterli yatırımı yapmıyor, çocukların ruh sağlığını koruyacak bir politika mevcut değil, sadece çocuklar düşünülerek düzenlenmiş programlar ve uygulamalar yok. Kamu idaresiyle verilen destekler de fiziksel ihtiyaçlar düşünülerek veriliyor sadece.
Sorunlar çıktıktan sonra…
“Çocugun ruhsal gelişimi ile ilgili bilgi, ruhsal sağlığı ile ilgili ihtiyaçlar görülmüyor, düşünülmüyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2011 – 2023 yıllarını kapsayan Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı da buna bir örnek olarak verilebilir. Plan sadece Sağlık Bakanlığını bağlar nitelikte ve eylemlerin uygulanıp uygulanmadığını izleme konusunda yeterli özenin gösterilmediği 12 yıllık bir dönemi kapsıyor ve ruh sağlığını, sorunlar çıktıktan sonraki aşamasına odaklanıyor. Ruh sağlığını bir insan hakları konusu olarak ele almıyor. Ruh sağlığı tıpkı fiziksel sağlık gibi sadece sağlık sektörünü değil, kamu idaresinin her sektörünü ilgilendiren tıbbi olmanın ötesine bakılması gereken bir konu.
“Ülkedeki her konu çocukların ruh sağlığını etkiliyor”
“Eğitim, adalet, güvenlik, sosyal hizmet gibi çocuğun sağlık hakkını ilgilendirecek şekilde kapsamlı bakılması gerekiyor. Çünkü ülkede olan her konu çocukların ruh sağlığını doğrudan ya da dolaylı etkiliyor. Eylem planında bahsi geçen tıbbi ve toplumsal dengeli yaklaşımla ilgili ve görevli görülen bakanlıklar ve kurumların bu eylem planını görmüyor ve uygulamıyor.
“Sadece tıbbi bir yaklaşım üzerinden bile bakılsa, eylem planı çocuk ruh sağlığı alanının ne kadar desteklenmediğini gösteriyor: Türkiye’de 100 bin kişiye düşen aktif çalışan çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı sayısı 0.28.
“45 ilde çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı olmadığı görülüyor. Tabii bu rakamlar 2010 yılına ait, ancak bugünkü rakamların da çok yüksek olmadığı açık.
“Hayatlarındaki bilinmezler arttı”
“COVID-19 küresel salgını oldukça zor iki yıl yaşamış olan ve yaşamaya devam eden çocuklar okullarından, arkadaşlarından, açık alanlardan, oyundan, işlerinden vb uzak, halihazırda kısıtlı olan özgürlük alanlarından uzak bir yaşam sürüyorlar.
İnsan haklarında ve ekonomik ilerlemede küresel gerileme ve iklim krizini her gün daha çok hissettikleri, hayatlarındaki bilinmezin daha da arttığı bir dönemden geçiyor çocuklar. Daha fazla fiziksel ve ruhsal şiddete maruz kalıyor çocuklar. Farklı çocuk grupları daha da fazla etkileniyor. Eşitsizliklerin artması, toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı şiddetli artan kurumsal saldırılar her yaşta çocugun ruh sağlığını olumsuz etkiliyor.
Bu olumsuz etkiye karşı devletler çocukların ruh sağlığını düşünen ve içeren destekler üretmekte çok yavaşlar.”
“Yatırım artmalı”
UNICEF yayımladığı raporda, , COVID-19’un çocukların ve gençlerin ruh sağlığı ve iyi olma hallerine olan etkisinin, onlar tarafından uzun yıllar boyunca hissedebileceği konusunda uyarıda bulundu.
Bu konuda alınabilecek önlemleri, önerilerini şöyle anlatıyor Adem Thibert:
“Öncelikle ruh sağlığı alanına ve özellikle çocuk ruh sağlığı alanına yatırım artmalı, çocuğun ruh sağlığı hakkı yani bir çocuk hakkı olarak görülmeli ve yatırımlar, hizmetler çocugun yüksek yararını gözetecek, çocugun sesini, yaşadığı gerçekliği çocuğun ağzından duyacak, uygulamada katılımını içerecek, her çocuğu gözetecek ama geride kalmış ya da ayrımcılığa uğrama riski olan çocukları önceleyecek bir yaklaşım benimsenmeli.
“Bilgilendirme kampanyaları yapılmalı”
“Çocuklara onların anlayacağı şekilde hazırlanmış farklı yöntemlerde bilgi verilmesi gerekiyor. Ruh sağlığı konusunun bir tabu, stigma, kötü bir özellikmiş gibi algılanmasının önüne geçmek, çocukların dertlerini rahatça anlatabilmesini sağlayacak tüm nüfus grupları için bilgilendirme ve bilinçlendirme kampanyaları yapılmalı.
“Yoksulluğu ve şiddeti çocukların hayatından çıkarıcı önlemlere yatırım yapılmalı. Sözlerinin ve hayatlarının önemli olduğunu hissettirecek şekilde tüm eylemler uygulanmalı.”