Seçimler bıçak sırtındaydı. Kim kazanırsa kazansın; sonuçlar sorgulanacak, ABD karışacaktı. Trump büyük bir farkla kazandı. Sonuçlar sorgulanmadı.
Ekonomi-kültür…
İşçi sınıfı, hırsız, dolandırıcı, bir milyardere oy verdi. Kadınlar, tecavüz suçlamasıyla yargılanarak mahkûm olan, yüksek mahkemeye atadığı yargıçlarla, kürtajı yasaklamanın önünü açan adama oy verdiler. Latin Amerikalı göçmen işçi sınıfı, en az bir milyon göçmeni sınır dışı edeceğini, göçmenlerin ABD halkının kanını kirlettiğini söyleyen bir adama oy verdi. Siyah işçi sınıfı, Sharlottesville olaylarında ırkçı faşistlerden “Onlar da iyi insanlar” diye söz eden bir beyaz adama oy verdiler. Bu “acayip durumun” arkasında ne vardı? Liberal entelijansiya, “ekonomi” diyor. Ünlü bir ekonomiste göre “Seçimleri enflasyon kaybettirdi”.
Enflasyon (Trump: yüzde 1.7/ Biden: yüzde 4.3) dışında, ekonomik koşullar, Trump’ın birinci döneminden çok farklı değildi. Ekonomik büyüme güçlü, işsizlik düşük, nominal ücretler artmaya devam ediyordu. Trump’ın Covid döneminde o kadar can yakan kaotik yönetimine karşın Biden pandemiyi akılcı bir biçimde yönetmişti. Seçmenin tercihini, “ekonomi” ile açıklayarak enflasyona indirgeyenler, aslında “başlarını kuma gömerek” süreç olarak faşizmi tartışmaktan kurtulmuş oluyorlar.
Bu yaklaşım seçmeni, ahlaki değerlere, önyargılara, cinsel tercihlere sahip insanlar olarak düşünmek yerine, salt ekonomik dürtüleriyle davranan biyolojik varlıklara indirgiyor. Dahası bu, ekonomik çıkarını maksimize eden rasyonel bir varlıktır (“Piyasa işte o nedenle en iyi düzenleyicidir”) iddiası liberal bir fantezidir. Gerçekteyse insanın bilincini (değerlerini, arzularını, tercihlerini) ekonomik varlığı değil, onu da içeren sosyal varlığı belirler. “Sosyal” ise fantezileri ve önyargıları, yerli-yersiz inançları, savaşan sınıfları, cinsel farklılıkların çelişkilerini içeren bir “simgesel evrene”, “sosyal, politik ve entelektüel bir yaşam sürecine” tekabül eder.
Trump bu “ekonomi-kültür diyalektiğini” iyi anlamıştı. Ancak önce seçimlerin, “sonbaharına” girmiş bir “imparatorlukta” yapıldığını anımsamak gerekiyor. Bu durum, “imparatorluğun” halkında, öncelikle de egemen kültürün orta sınıf ve işçi sınıfı erkeklerinde, bir ekonomik refah, sosyal statü, iktidar kaybını, geleceğe ilişkin belirsizlik, geçmişe ilişkin bir nostalji (yeniden büyük olma arzusu-MAGA) ve bunların yanı sıra, suçlayacak iç ve dış düşmanlar arayışını, süreç olarak faşizmin bileşenlerini besliyor.
Bu süreç içinde, Trump, 2016’da ve 2024’te daha büyük bir başarıyla, ırkçı (iç), yabancı (küreselleşmeciler) düşmanı, hatta dinci duyguları, ekonomik sorunlarla, “erkeklik hegemonyası” (Erkeklik: Güçlü, kontrolcü, sert, dayanıklı, mücadeleci, koruyucu) söylemi üzerinden ilişkilendirmeyi başardı: Göçmenler, yabancılar (örneğin Çin) işlerinizi alıyor, göçmenler suç işleyerek ulusal refahı çalıyor, egemen sınıfın seçkinleri sizi değersizleştiriyor, etnik azınlıklar, pozitif ayrımcılık, feminist ve LGBTQ söylemler aileyi, toplum yapısını çürütüyor, ilerlemenizi engelliyor; geride kalıyor, iktidarsızlaşıyorsunuz. Trump’ın yardımcısı, faşist sağın yükselen ismi JD Vance “Biz Wall Street bankerlerinin değil işçi sınıfının yanında olacağız” diyor.
Demokratlar da kültür alanında mücadele ettiler ama mücadeleyi ekonomiye bağlayamadılar. “Erkeklik hegemonyasının”, onun temsil eden, Trump, Elon Musk vb., “gerçek erkeklerin” karşısında alternatif, “özdeşleşme nesnesi” olabilecek isimler koyamadılar. Demokratlar kadınların, azınlıkların haklarını başarıyla savundular ama işçi sınıfına, “sıkıntı içindeki erkeklere”, özellikle de genç erkeklere yönelik bir platform geliştiremediler. Buna karşılık Musk parasını, imajını hem de “X” platformunu “erkeklik hegemonyası” söyleminin, Trump’ın hizmetine verdi, Podcaster Josh Rogan (18.1 milyon takipçi, toplam 5.59 milyar izleyici) Trump ile iki saatlik bir program yaptı.
Demokratlar ekonomik sorunlara, bu konuları sıkıcı bulduğunu açıkça ifade eden Trump’a kıyasla daha çok vurgu yaptılar ama kültürel sorunları ekonomik sorunlarla ilişkilendiremediler. Bunun için bir sol popülizm gerekiyordu. Onlar soldan uzak durdular.