Türkiye İnsan Hakları Vakfı, insan hakları savunucularının karşılaştığı baskı ve zorluklarla ilgili raporunu açıkladı. TİHV, 2021 yılının son dört ayında en az bin 220 insan hakları savunucusunun baskı ve engellerle karşılaştığını bildirdi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), insan hakları savunucularının karşılaştığı baskı ve zorluklarla ilgili raporunu açıkladı. TİHV, 2021 yılının son dört ayında en az bin 220 insan hakları savunucusunun baskı ve engellerle karşılaştığını bildirdi.
1 Eylül ile 31 Aralık 2021 tarihleri arasını kapsayan ‘İnsan Hakları Savunucularının Karşılaştığı Baskı, Engel ve Zorluklara İlişkin Bilgi Notu’nda, ‘’İnsan hakları savunucuları temelsiz suçlamalarla yargılandılar, cezalandırıldılar. İdari kararlarla işlerinden, faaliyetlerinden uzaklaştırıldılar. Hedef gösterildiler, tehdit ve misillemelere maruz kaldılar’’ denildi.
Bilgi notuna göre, bu tarihler arasında 833 insan hakları savunucusuna yargısal taciz uygulandı; 519 insan hakları savunucusuna karşı ceza kovuşturması yapıldı; 21 kişi hakkında mahkumiyet hükmü verilerek hapis cezasına veya adli para cezasına çarptırıldı.
“343 Barış Akademisyeni’nin OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’na yaptığı başvuru, AYM kararına rağmen reddedildi”
TİHV, bilgi notunda ele alınan dönemde, 353 insan hakları savunucusu idari denetim, soruşturma ve yaptırımlar aracılığıyla baskı gördüğünü bildirdi; ‘’1 Eylül 2021 ila 31 Aralık 2021 tarihleri arasında, KHK’larla ihraç edilen 343 Barış Akademisyeni’nin OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’na yaptığı başvuru, AYM kararı ve mahkemelerin beraat kararlarına rağmen reddedildi. 8 insan hakları savunucusu kamu görevinden çıkarıldı. İnsan hakları temelli habercilik yapan bir haber ajansının web sitesine erişim engellendi. Kapatılan bir dernek, hakkındaki idari yargılama sonuçlanmadığı için insan hakları alındaki çalışmalarını sürdüremedi’’ ifadelerine yer verdi.
Bilgi notuna göre bu dönemde 34 insan hakları savunucusu tehdit, hedef gösterme ve misillemeye maruz bırakıldı. 11 insan hakları savunucusu sivil toplum kurumu, aldıkları fonlar gerekçe gösterilerek idare tarafından tek tek sayılarak hedef gösterildi.
Mülki idare amirlerinin yasak kararları ya da kolluk kuvvetlerinin müdahale ve engellemeleri sonucu, insan hakları savunucularının korunmasına ilişkin 46 barışçıl toplantı ve gösteri yapılamadı.
“Terörle mücadele mevzuatında düzenlenen çeşitli suçlar insan hakları savunucularına karşı yaygın şekilde kullanılıyor”
Türkiye’de insan hakları savunucuları ve sivil toplum aktörlerinin, insan hakları ihlallerini görünür kıldıkları ve yetkililerin insan haklarına aykırı politika ve uygulamalarına karşı yürüttükleri faaliyetleri nedeniyle baskı, engel ve zorluklarla karşı karşıya kaldığı belirtilen bilgi notunda, ‘’2021’in son dört ayında 1220 insan hakları savunucusuna yönelik olarak yargısal taciz, idari taciz, tehdit ve misilleme müdahalelerinden en az biri veya birkaçı birden uygulandı’’ ifadeleri yer aldı.
İnsan hakları savunucularının haklarında açılan temelsiz ceza soruşturma ve kovuşturmalar, hukuka aykırı ve keyfi gözaltı ve tutukluluk işlemleri ve sivil toplum kurumlarına yapılan baskın ve aramalarla yargısal tacize uğradığı belirtilen bilgi notunda, “İnsan hakları savunucularına yönelik uygulanan bu ceza hukuku tedbirlerinin caydırıcı etkisi, savunuculuk iklimini bütünüyle baskı altına almakta ve sivil alanı daraltmaktadır” tespiti yapıldı.
TİHV’e göre insan hakları savunucularına yönelik suçlamaların başında şunlar geldi:
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırı davranmak,
Görevi yaptırmamak için direnmek,
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek,
Suçu ve suçluyu övmek,
Suç işlemeye tahrik etmek,
Cumhurbaşkanına hakaret.
TİHV, ‘’Yine terörle mücadele mevzuatında düzenlenen çeşitli suçlar da insan hakları savunucularına karşı yaygın ve geniş şekilde kullanılıyor. Bu durum, insan hakları savunuculuğu faaliyetlerinin terör tanımı içinde değerlendirilerek meşruiyetinin ortadan kaldırılmasına neden oluyor’’ dedi.
Bilgi notunda şu değerlendirme yapıldı:
“Yukarıda tanımlanan tüm baskı ve engellemeler insan hakları savunucularına karşı şiddetin, nefretin, ayrımcılığın ve düşmanlığın beslendiği bir iklimin yaratılmasına sebep olmakta, insan haklarının toplum nezdinde meşruiyetinin zayıflamasına ve kriminalize edilmesine sebep olmaktadır. İnsan hakları değerlerini ve prensiplerini korumak için insan hakları savunucularına yönelik baskı ve engellemelere derhal son verilmelidir.”