KORKUT AKIN yazdı: “Steven Spielberg’in The Post filmi, tarihin önemli bir noktasına parmak basıyor. Tamam, belki 50 yıl öncesinin öyküsü, ama bu gün, tam da bugün bizim ülkemizde yaşananla ne farkı var?”
KORKUT AKIN
Gazetecilik meşakkatli bir uğraştır… Hep göz önünde olursunuz ve sürekli hedef gösterilirsiniz. Tarih boyunca böyle olmuş, bizde de, başka ülkelerde de… daha da olacağından başka. Bir taraftan haber vermeye çalışırsınız, bir taraftan da hataları sıralarsınız. Kendi içinizde süren savaşımdan kimsenin haberi olmaz. Her gün toplanan haber masasında her şeyi konuşur, saptar, akışı ona göre belirlersiniz. Kimi zaman, son anda gelen bir haber tüm akışı değiştirmenizi gerektirir… Kimi zaman zülfü yâre dokunacağından çekinirsiniz, kimi zaman özellikle iğnelersiniz. Bir denge sanatıdır gazetecilik, bu anlamda. Haber atlatmak için çaba harcarsınız, hep önde olmak, göz önünde olmak gerekir. İşinizin sorumluluğu gereğidir, doğru haberci olmak, hızlı olmak, etkili olmak, kararlı olmak. Kolay da değildir.
Bizde ve dünyada…
Siyasi iktidarlar ellerinin altında tutmak ister gazeteleri (buna televizyonu, hatta interneti de eklemek gerek artık). İcraatlarını duyurmak gibi masum gerekçeleri olsa da, asıl amaçları kendi güçlerinin dışındaki görüşleri engellemektir. Örnekleri o kadar çok ki… Sizlerin de hatırladıklarınız yeter aslında.
Steven Spielberg, son filmi The Post’ta tam da bu konuyu ele almış. Vietnam Savaşı çerçevesinde gazetelerin, gazetecilerin karşılaştıkları durum… “Dokunan yanar” demişti ya Ahmet Şık, gözaltına alınırken, tam da o aşamayı anlatmış bu gerilim-dram filminde. Önemli bir şey: Dayanışma da var filmde, gazeteciler arasında, haber atlatmayla beraber. Birlikte mücadele etmek de var, egemen erkin baskısına. Tabii, aynı oranda, “ne olacak bu memleketin hali” de söz konusu. Bir de, atlanmaması gereken, izleyicinin düşünmesi. Film, Vietnam Savaşı sürecindeki Washington gazetelerini ele alırken başından sonuna günümüz Türkiye’sini çağrıştırıyor. Bizde de farklı değil akış. Ama bir fark var, bizde yandaş basın, “sahibinin sesi”…
“Çok Gizli” belgeler, bir şekilde sızdırılınca gazetecilik savaşımı da başlıyor. “17-24 Aralık” olayları, hatta “MİT Tırları” haberleri gibi tıpkı. Siyasi iktidar girince işin içine her olay “haber”dir her zaman. Filmde anlatılan ise Vietnam Savaşı ile birlikte ekonomik ve siyasi kazanımlar. Nasıl olmuş, neler yaşanmış, çok belirgin bir şekilde anlatılıyor.
Kadın öyküsü…
Söylenegelen bir durumdur, eve iş getirme/me/k. Her işte her zaman mümkün değildir, muhakkak bir şeyler sizinle birlikte taşınır eve de, gezmeye de, işe de. Torununuza masal anlatırken bile aklınızdan çıkmaz (filmde Merly Streep’in yaşadıklarında çarpıcı bir biçimde yansıyor bu).
Streep’in canlandırdığı, The Washington Post yayımcısı Katharine Graham’in, "Bazı insanlar rekabeti ve tartışmayı sever, keşke ben de sevsem ama sevmiyorum. Ama bir yola girdiğiniz zaman ilerlemeniz gerek. Pes edemezsiniz" sözleri filmin can damarı. Graham, belki de zorunlu olarak üstlendiği bu görevin, bu yükümlülüğün, (Tom Hanks’in başarıyla canlandırdığı) genel yayın yönetmeni Ben Bradlee ile birlikte üstesinden gelmeye çalışıyor.
Film, farklı bir okuyuşla, kadın öyküsü… Yaşamın her anında, her alanında var olan ve kararlılık gösteren kadının başarısı vurgulanıyor asıl öyküyle birlikte.
Zamana karşı yarış
Hem ilginç, okurun benimseyeceği haber yapacaksınız hem siyasi iktidarla (tabii ki, yargısı, polisi ve gizli örgütleriyle de) karşı karşıya geleceksiniz hem de bunları belli bir zaman içerisine sıkıştıracaksınız. Gazetenin basılıp dağıtılması gerek. Okur bayide sabahın ilk ışıklarıyla arar gazetesini. Son ana kadar sürer pazarlıklar… Katharine Graham pes etmemeyi seçer.
Steven Spielberg’in The Post filmi, tarihin önemli bir noktasına parmak basıyor. Tamam, belki 50 yıl öncesinin öyküsü, ama bu gün, tam da bugün bizim ülkemizde yaşananla ne farkı var?
İsterseniz bir gazetecilik öyküsü olarak (ders niyetine) izleyin, isterseniz günümüzle bağlantısını kurup bir çıkış yolu bulmaya çalışın, isterseniz kararlılığınızı gösterin, isterseniz kararlılığıyla öne çıkan bir kadını tanımak için izleyin, ama The Post’u muhakkak izleyin.
The Post, Yönetmen Steven Spielberg, oyuncular Meryl Streep, Tom Hanks, Sarah Paulson, Bob Odenkirk, Tracy Letts… 12 Ocak’tan itibaren gösterimde…