Çağrı İş sendikasının yetki almasına itiraz eden Kanadalı telekomünikasyon şirketi Telus, işyerinde sendikal mücadeleye öncülük eden iki işçiyi işten çıkardı. Artı Gerçek’e konuşan işçiler asgari ücretin biraz üzerinde maaş aldıklarını, bazen tuvalate gitmelerini bile izin verilmediğini, molasız çalıştırıldıklarını, baskı ve mobbing gördüklerini anlattı.
Çağrı İş sendikası, Buca Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren Kanadalı çağrı merkezi, internet, iletişim ve telekomünikasyon şirketi Telus’ta örgütlenerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından yetki aldı. Ancak Telus, sendikanın yetki almasına itiraz etti. İtiraz süreci devam ederken Telus, sendikal mücadeleye öncülük eden iki işçiyi işten çıkardı. İşten çıkarmaların devam etmesi beklenirken, işçiler Telus’ta yaşananları Artı Gerçek’e anlattı.
‘Telus emekçisi sömüren bir şirket’
İşten çıkarılan işçilerden Berfin Büyükertaş, “İzmir Demokrasi Üniversitesi mezunu, atama bekleyen bir öğretmenim. İşyerindeki altıncı ayımın dolmasına bir kaç gün kala işten çıkarıldım. İçerik yöneticisi olarak çalışıyordum. 24 saat vardiya dönen, 8.5- 9 saat mesaisi olan sözde uluslararası ama emekçiyi sömüren bir şirket. Bu sektörde tanınan bir şirket ve gitgide de kârlarını artırıyor ama bunu yaparken çalışanların emekleri üzerinden pastadaki dilimini büyütüyor. Birçoğu benim gibi 20-25 yaş arasında üniversiteli. Kimisi okurken çalışıyor, kimisi de yeni mezun işsiz. Türkiye’de ekonomik şartlardan kaynaklı orada çalışıyorlar ama birçoğu genç nitelikli insan. Bu iş de zaten genç ve dinamikken yapılabilecek biri. Mesai saatleri sürekli dönüyor, mola saatleri çok kısıtlı, sürekli içeriğe maruz kalıyorsun, zihninin açık olması gereken bir iş yapıyorsun. Bu sebeplerden dolayı daha üst yaşlarda yapılabilecek bir iş değil” dedi.
‘Tuvalete gitmek için bile izin istiyoruz, molasız çalıştırılıyoruz’
Sendikalaşma nedenlerini anlatan Büyükertaş, “Telus başladığı projelerle, çalışanların referansları ile kartopu gibi büyüyerek kendine işçi buluyor. PR çalışmalarında çok farklı bir dünya deneyimi sunacağını söyleyerek işe alıyor. Ama içeri girdiğinizde farklı bir dünya ile karşılıyorsunuz. Tuvalete gitmek için bile izin istediğiniz bazen reddedildiğiniz, yeri geldiğinde molasız çalıştırıldığınız, ekonomik hakları kötü olan bir ortam var. Ekonomik ve sosyal koşullarının yetersizliğinden örgütlendik. Asgari ücretin biraz üstüne vardiyalı işçi çalıştırıyorlar. İş güvencemiz yok. Sürekli işçilerin mobinge maruz kaldığı psikolojik bir baskı ortamı var. Bu çalışanlardaki anksiyete ve depresyonun en büyük sebebi. Bütün çalışanlar tükenmişlik sendromu yaşıyor. İşyerinde kendine ait bir psikoloğu var ve hafta 15 dakika görüşebilirsin deniyor. O psikolog da seni orada daha hatasız ve daha verimli çalışmaya yönlendirmeye çalışıyor. Ekonomik açıdan çok yetersiz bir ücret ödüyorlar. Şirket Kanadalı ve ama Kanada’daki işçilerine bunu yaptıramıyorken Türkiye’deki, Guatemala’daki işçilerine bunu yaptırabiliyor. Ülkenin koşullarını da kullanarak korkunç bir sömürü çarkı oluşturuyorlar. Biz de bu gidişe ‘dur’ demek istiyoruz. Burada köle pazarına dönen bir ticaret var. Biz de sendikal örgütlenmeyi sağlamak için çalışmaları başlattık” diye konuştu.
‘Sendika öncüsü işçilere mobing ve baskı uygulanıyor’
Şirketin sendikalaşmaya karşı ikiyüzlü bir tutum sergilediğini söyleyen Büyükertaş, “Bir yandan sendikaya karşı olmadıklarına dair mail atarken diğer yandan da işçilerin yüzde 60’nın sendikalaştığı bir işyerinde itiraz ediyor, iş kolunu değiştiriyor. Diğer taraftan sendikaya öncülük eden bir arkadaşı işten çıkarıp onu kriminalize etmeye çalışıyorlar. Özel hayatını didikliyorlar. İşçileri ispiyonculuğa sevk ediyorlar. Operasyon müdürleri ve takım liderleri sendika öncüsü arkadaşlara yönelik mobingi ve baskıyı artırıyorlar. Çok ikiyüzlü oynuyorlar. İşçilerin sendikal faaliyetini kırmaya çalışıyorlar” dedi.
‘İşçi kıyımı başladı’
Telus’taki sendikal mücadelelerini sürdürmeye devam edeceklerinin altını çizen Büyükertaş, “Sendikaya yapılan itirazın geri çekilmesi için kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar yapıyorduk ama şu anda orada bir işçi kıyımı başladı. Diğer öncü işçilere de ekstra bir denetim süreci başlatılmış durumda. İşçilere attıkları her adımın hesabını soracakları bir süreç işletiyorlar. Tazminatı yüksek olan işçileri de yıldırmaya çalışıyorlar. İşten çıkarmaların şu anda durmayacağının farkında olduğumuz, sendikaya yapılan itiraz ve işçilerin sendikal haklarının tanınmamasına karşı yakın zamanda Meclis’e gitme gibi bir planımız var, Telus işçileri ve Çağrı-İş Sendikası olarak. Telus’un önünde de eylemliliklerimizi sürdürmeyi planlıyoruz ama biçimi ve içeriği değişecek” diye konuştu.
‘Gözdağı vermek için işten çıkarıldık’
İşten çıkarılan işçilerde D.Y. aynı zamanda üniversite öğrencisi. Okurken geçimini sağşlabilmek amacıyla Telus’ta çalışmaya başladığını belirten D.Y. “Sonradan fark ettim ki Telus’ta çalışanların önemli bir kısmı da öğrenciymiş. Moderasyon ekibinde görevli idim. Sosyal medya denetimi üzerine çalışıyordum. Yaşadığımız en büyük sorun vardiya değişimleriydi. Düzenlemeler müşteri odaklıydı, çalışanların yıpranmasına neden oluyordu. Gördüğümüz içerikler bakımında ruhsal bunalımlar yaşıyoruz. Bir şekilde üstesinde gelmeye çalışıyoruz ama çalışanların psikolojisini bozuyor. Çalışma koşullarına karşı bilinçli bir tercih hakkı ortaya çıktı biz de sendikalaşmaya karar verdik. Sonraki süreçte şirketin engelleme politikaları olumsuz bir hava oluşturmuş olsa da işçiler yaşamış olduğu mobbinge, psikolojik zorbalığa ve ekonomik koşullara karşı temel bir arayış içine girdi. Sendika yeterli bir sayıya ulaştıktan sonra şirket tarafından karşı reaksiyonlar başladı. İşçiler üzerinde hakimiyet kurma çabasına girdiler, yıldırma politikası uyguladılar. Mobbing arttı ama bu mobbing de işe yaramadığı için gözdağı verme çabası içine girdiler. Bundan dolayı işten çıkarıldık. Yoksa hâlâ referans alan bir şirketin tecrübeli çalışanlarından vazgeçmesi mümkün değil. Sendika ile mücadelemiz sürecek. Yeni bir eylem planımız olacak. Sendikanın aldığı destekten dolayı ciddi bir korku içerisindeler. Yine de işçi çıkarırlar mı bilemiyorum ama bu hak arayışı devam edecektir” dedi.