Dizi Bamyaları Jüri Üyesi Yasemin Öz, cinsiyetçi, militarist ve ötekileştirici dil kullanan dizilere toplumun itiraz etmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye’de televizyonlarında yayımlanan dizilerde cinsiyetçi, militarist ve ötekileştirici dile dikkat çeken Dizi Bamyaları ödülleri açıklandı. Aralarında Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Filmmor, Kadın Dayanışma Vakfı, Kaos GL’nin de olduğu, kurumlar tarafından verilen ödüller, özellikle cinsiyetçi ve militarist senaryoları nedeniyle “Evlerden ırak olsun” denilen dizilere dikkat çekmek amacıyla veriliyor. Diriliş Ertuğrul, Fazilet Hanım ve Kızları, Söz, Savaşçı, Aşk ve Mavi, İstanbullu Gelin gibi dizilerin cinsiyetçi, militarist, milliyetçi, kapitalist perspektiften hazırlandığını söyleyen Dizi Bamyaları Jüri Üyesi Yasemin Öz, bu dizilere toplumun itiraz etmesi gerektiğini söyledi.
‘Kadına şiddet meşrulaştırılıyor’
Mezopotamya Ajansı’ndan Sadiye Eser’e konuşan Öz, dizi sektörünün aslında bir toplumsal algı yaratmak için oluşturulduğunu dikkat çekerek şunları söyledi: “OHAL dönemi gibi politik şeylerin ele alınamadığı, sansür ve korkunun tavan yaptığı bir zamanda diziler, hem yapımcıların para kazanması hem de toplumu uyuşturmanın bir yolu olarak kullanılır.”
Dizilerde sorgulamanın olmadığını dile getiren Öz, kimi dizilerde kadının suçlu, erkeğin mağdur gösterildiğini söyleyerek, şöyle devam etti: “Bunları artık kadınların kabul etmemesi gerekir. Toplumun gerçekten bütün bu sistemde neyin hatalı olduğunu sorgulaması gerekir. Gerçek faillin kim olduğuna bakmak gerekir. Sahte failler, sahte mağdurlar yaratarak bu sorun çözülmeyecektir. Türkiye’de kadına yönelik şiddet çok fazla. İşte tam da bu gösterdikleri dizilerdeki gerekçelerle erkekler kadınları öldürüyor. Çünkü meşrulaştırıyorlar. Erkek ‘Bak gördün mü benim karım dırdırcı, benim karım da beni aldattı, demek ki ben burada mağdurum. Demek ki elime bıçağı alma hakkım var’ diyor.”
‘Kadın, şiddet failine aşık ediliyor’
Başka bir diziden örnek veren Öz, kadının şiddet failine aşık edildiğini ifade ederek, “Topluma bunları empoze ediyorlar. Burada kanalların ve yapımcıların da ciddi bir sorumluluğu var. Apolitik bir şey çekiyorlarsa bile bu kadar vahimini çekmek zorunda değiller. Denebilir ki bunlar hayatın gerçeğidir. Hangi hayatın gerçeği de biz idrak edemiyoruz. Sürekli mafya mahalleleri, kaç tane hayatın gerçekliğine tekabül ediyor? Neden hayatın gerçekliği içerisinden başka öyküler değil de bu öyküleri çekmeyi tercih ediyorlar? Bu tür dizileri çok sıkıntılı bulduğumuz için itirazımız var” dedi.
Öz, ayrıca farklı etnik kimliklerin ve LGBTİ bireylerin dizilerde karikatürize edildiğini ve komedi unsuru olarak kullanıldığını sözlerine ekledi.
‘Sisteme itiraz olsun istemiyorlar’
Hak ihlallerinin arttığı dönemlerde militarist ögeleri olan dizilerin artmasının nedenlerine de dikkat çeken Öz, “Bu tip yapımlardan medet umulmasının sebebi, hem kanalların ve yapımcıların kapitalizmle olan ilişkilerinden hem de sistemin sürmesini istemeleriyle ilgilidir. Sisteme itiraz edici yapımlar çekmeyi tercih etmemelerinin bence şöyle bir boyutu var. Resmi ideolojinin, resmi tarih dediğimiz şey aslında yalnızca geçmiş değil. Şu anda da her gün resmi tarih yazılmaya devam ediliyor. Bir resmi tarihi yazıldığı şekliyle gerçek kabul edilmesi için kitlelerin dikkatini farklı şeylere yönlendirmek ve o resmi ideolojiyi onaylayan insanları oraya kanalize eden düşünce biçimlerinin aktarılmak istenmesindendir” dedi.
‘İtirazı yükseltmeliyiz’
Cinsiyetçi, militarist dizilere toplumun itiraz etmesi gerektiğini söyleyen Öz, “Türkiye’deki insanların ekonomik seviyeleri ve bulundukları şehirler, nüfus dağılımı, eğlenceye ne kadar para ayırabildikleri, eğlence olarak neyi tercih ettiklerine bakarsanız televizyonun topluma ulaşmak açısından en önemli kaynak olduğunu düşünüyorum. Ana kaynak ve güçlü bir araçtır. O güçlü aracın karşısında onun yaydığı mesajların dönüşüme uğraması için mutlaka bir mücadele verilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Kaynak: Evrensel