SEÇTİKLERİMİZ – Celal BAŞLANGIÇ Artı Gerçek için yazdı: Erdoğan son konuşmalarında Kurtuluş Savaşı’nda ‘halkın zorla devlete borç vermesi’ uygulamasını gündeme getiriyor. Hatta dün Tekâlif-i Milliye’nin ‘10 emir’ini madde madde okudu. Hayırdır!
Saray iktidarı, salgın günlerinde halka bir şey vermek için değil de sadece para almak için ulaşan bir yapı görünümünde.
Gerçek tümüyle böyle olmasa bile, “CHP’li belediyeler kadar olamadılar” algısı giderek toplumun daha geniş kesimlerine yayılıyor.
Özellikle CHP’li Büyükşehir Belediyeleri koranavirüs salgınının başlamasından bu yana AKP iktidarının hep birkaç adım önünde oldu.
Yasal hakları olmasına rağmen bağış toplamaları yasaklanan CHP’li belediyeler iktidarın tüm engellemelerini aşarak hastalara, yoksullara, ihtiyaç sahibi olanlara ulaşmada AKP devletini solladı.
CHP’li belediyeler salgın nedeniyle işini kaybedenlere, sofrasında yiyecek ekmeği olmayan yoksullara, hasta ve yaşlılara canla başla ulaştılar, dertlerine samimi bir yaklaşımla deva olmaya çalıştılar.
Kazandığı belediyelerin çok büyük bölümüne kayyım atanan HDP ise yerel yönetimleri eliyle gösteremediği dayanışmayı; yoksullara, ihtiyaç sahiplerine “Kardeş Aile Kampanyası”yla ulaşarak hayata geçirmeye çalışıyor.
Bu süreçte koronavirüs salgınıyla mücadeleye AKP iktidarının kaynaklarının da, konsantrasyonunun da, organizasyonunun da yetersiz kaldığı bir kanı olarak yerleşmeye başladı toplumda.
AKP iktidarının açıkladığı tedbir paketleri yoksullara, salgında işini kaybedenlere, çalışmak zorunda olanlara pek bir şey vaat etmiyor. AKP iktidarı halka bir şey vermek için değil de sadece para almak için ulaşıyor sanki. Halka ulaştığı tek alan, devletin kampanyasına para yatırmaları için IBAN numarası vermek.
“Tek dişi kalmış canavarlar” bile yurttaşlarından para göndermek için IBAN numarası isterken, “iman dolu göğsü” olan Saray iktidarı da vatandaşına IBAN numarası veriyor.
AKP iktidarı “sosyal devlet” konusunda Trump’un ABD’si kadar bile olamadı.
Elbette tek adam yönetimi, muhalefetin karşısında moral üstünlüğünü de kaybetmiş durumda olduğunun farkında.
Bu yüzden olsa gerek her fırsatta kameraların karşısına geçip alınan en küçük tedbiri bile, daha önce vaat edilenlerle toplayıp zengin bir menüymüş gibi sunuyor Erdoğan.
Ancak son iki konuşmasında, Kurtuluş Savaşı’nın en zor günlerinde Ankara Hükümeti’nin ‘halktan zorla borç alma’ yöntemi olan Tekâlif-i Milliye’yi gündeme getirmesi dikkat çekti.
Hatta dün akşam yaptığı konuşmasında Tekâlif-i Milliye’nin “10 emir”ini tek tek, üzerine basa basa saydı.
Her biri birbirinden ağır bir gülleydi sanki “10 emir”i Tekâlif-i Milliye’nin; halk elindeki silah ve cephaneyi üç gün içinde orduya teslim edecek, yiyecek ve giyecek maddelerinin yüzde 40’ına el konacak, halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının yüzde 20’sine el konacak, halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 kilometrelik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım sağlayacak gibi…
Celal BAŞLANGIÇ’ın Artı Gerçek’teki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN