22 Ağustos 2024 tarihinde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı, 2 yıl üst üste ekilmeyen tarım arazilerinin tarımsal amaçlı kiraya verilmesini düzenleyen “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Konuya dair açıklama yapan Tarım Orkam-Sen MYK Üyesi Fikret Gizir, “Bu yönetmeliğe göre; Hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tarım arazileri hariç olmak üzere mülkiyeti gerçek veya tüzel kişilere ait olup üst üste 2 yıl süreyle işlenmeyen tarım arazileri, arazinin vasfının değiştirilmemesi ve kiralayan tarafından tarımsal üretimde kullanılması şartıyla bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde Bakanlıkça sezonluk olarak kiraya verilecektir” ifadelerini kullandı.
DGD ödemeleri kısıtlı kaldı
Arazi mülkiyetine bağlı yürüyen sistem bir süre sonra üretimi gerçekleştiren çiftçinin de topraktan/üretimden uzaklaşmasına yol açtığını söyleyen Gizir, süreç içerisinde girdi maliyetlerinin artarken Doğrudan Gelir Desteği (DGD) ödemelerinin kısıtlı kaldığını söyledi. Gizir: “80’li yıllarda IMF, Dünya Bankası gibi kapitalizmin ileri karakollarınca kurgulanan DGD politikaları 2000’li yılların başından itibaren ülkemizde uygulanmaya başlamış ve tarım sektöründe onarılması güç yaralar açmıştır. Çiftçi köyünü, tarlasını terk etmiştir. DGD uygulaması tarım sektöründe geriletme yaratmış, yeni sorunların oluşmasına neden olmuştur. 2008 yılına kadar uygulanan DGD’den doğan en önemli kazanım, sistemin uygulanmasının ön koşulu olan Çiftçi Kayıt Sisteminin oluşturulmasıdır. Bu dönem içerisinde yaşanan özelleştirme politikaları da (Et-Balık, SEK, Türkiye Şeker Fabrikası AŞ., TEKEL gibi) üreticiyi hazırlıksız bir biçimde piyasaya terk etmiş, kimi çiftçilerin alternatif ürünlere yönlenmesine neden olurken kiminin de tarımı terk etmesine neden olmuştur. Bir yandan 2000’li yılların başından bu yana uygulanan yanlış destekleme politikaları, üretimde yaşanan plansızlık, köyden kente göç ve yaşlanan kırsal nüfus, ithalat politikası, küresel ısınma, işçilik maliyetleri, hasat sonrası işleme ve pazarlama, üretimde kullanılan girdilerin (mazot, gübre, zirai ilaç, tohum vb.) büyük oranda ithalata bağımlı olması ve bu nedenle artan maliyetler, ürünün para etmemesi gibi nedenlerle çiftçiyi üretimden uzaklaştırmış, genç nüfusun ucuz işgücü olarak şehirlere göç etmesine neden olmuştur” dedi.
“Yeni yönetmelikle neyin amaçlandığı ortada”
“İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik” uygulamasıyla küçük üreticinin tarımsal üretim yapmaya devam etmesinin koşulları ortadan kaldırılırken, boş kalan tarlaların da büyük gıda devleri tarafından kiralanacağını söyleyen Tarım Orkam-Sen MYK Üyesi Fikret Gizir: “İzmir’de başlayıp Bursa, Kahramanmaraş, Balıkesir gibi illerde sokağa çıkarak ‘ürünüm para etmiyor’ diyen, yeri gelip ürününü sokağa döken, bu maliyetlerle ‘artık ekemem/ekmem’ diyen çiftçilere çözüm üretmek yerine bu yasanın çıkarılması manidardır. Tüketici açısından da tarımsal ürünlerin ucuz olarak sofraya gelmesi hayal olacaktır. Bu politikalarla tarımsal üretimin sürdürülebilirliği yetersiz kalırken, tarımsal üretimde yaşanan kriz de maalesef derinleşmektedir. Çözüm ise yıllardır alanda faaliyetini sürdüren meslek örgütleri ve diğer kurumların söyleyegeldiği güçlü üretici-tüketici kooperatifleriyle gıda tedarik zincirinin kısaltılması, destekleme miktarlarının arttırılması, girdi maliyetlerinde düzenleme, üreticiyi ve tüketiciyi koruyan politikaların geliştirilerek arttırılmasıyla mümkündür” diye belirtti.