SEÇTİKLERİMİZ – Fehim TAŞTEKİN Gazete Duvar için yazdı: Hariçten işgüzarların gömlek değiştirme çabasına rağmen Taliban kendi içinde tutarlı davranıyor. Taliban’dan “Takım elbiseli şirin Taliban” çıkarma çabası önemli ölçüde Afganistan’ın geleceğinde olmak için can atan ve bunun için zemini yumuşatmaya çalışan aktörlerin gayretkeşliği.
Az zamanda uz giden Taliban bahislerinde batanlar çok oldu. Kabil’i ele geçirdiğinden beri Taliban’ın Diyubendî, Hanefi hatta sufî köklerine sarıldılar. Büyük bir gayretle! Afganistan’la meşgul ve sınırlı yani ulusal, yani en safından Afganî olduğu tespitlerine bel bağladılar. Bu sayede Taliban için ılımlı, makul, istikrarın garantörü bir çerçeve çaktılar.
Taliban geçici hükümetini açıklayınca bu iyimserlik balonu elde patladı. Şimdi ‘ulusal uzlaşı’ sözünden bin fersah uzakta bir kabine için ‘geçici olması’ temennisiyle yutkunanları görüyoruz. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bunların başında. Bu yutkunmanın altında bir de Kabil’den dönen hesaplar var. ABD’nin talebi doğrultusunda Türk askerini Kabil’de tutup havaalanını koruma misyonu çöpe gittikten sonra bu sefer işler hale getirmek için Katar’la birlikte el attıkları havaalanını işletme, Suriye’den milis devşiren özel bir güvenlik şirketini araya sokma ve tabii ki kallavi bir gelir kapısı açma beklentisine yatıldı. Bir şey daha var da dilimiz demeye varmıyor. Bunlar da karşılık bulmadı. Erdoğan da baş diplomatı da iki gündür ‘buruk’ konuşuyor. Taliban iktidarını tanımak için şartlara bakacaklarmış!
Erdoğan’ın “dinsel açıdan aralarında bir fark olmadığını” söyleyecek kadar kendisini özdeşleştirdiği Talibanî kardeşleri nezdindeki kredisinin nakıs olduğu bir kez daha görüldü. Gerçi başından beri öyleydi. Yani işgal güçlerinin bir parçası olarak Afganistan’da asker bulundurmanın getirdiği hoşnutsuzluğun izalesi için küçük bir politika değişikliği belki iş görürdü. O da ABD’nin gündeminden çıkmaktı, Kabil’de kalmak için ısrar etmemekti. Düşünün El Kaide ve bilumum radikal örgütle ilişkisi veya vaat ettiği karanlık dünya nedeniyle sorgulanmayı hak eden bir hareket iktidar olma sürecinde. Uluslararası meşruiyet, tanınma ve destek arıyor. Ama çok ihtiyaç duyduğu Türkiye ile ilişkilere sıra gelince şapadanak diyor ki; “Aramızdaki güven tam olmalı.” Herkese “Sen kimsin yaa” diyen Erdoğan susuyor. Taliban için yollara gül suyu dökerken dünya alemin de dikkatini çektiler. Taliban, kendisine kefil olanları da Hindukuş’un ayazında bırakan bir kadroyla huzura çıkıyor.
***
Taliban ulusal uzlaşı hükümeti için Abdullah Abdullah, Hamid Karzai ve Gulbettin Hikmetyar gibi isimlerin olduğu heyetle müzakereler yaparken kendi özünden “Haza Taliban” diyebileceğimiz bir kabine çıkardı. Bir kabine açıklandığında bakanların eğitimine, tecrübesine, bağlantılarına odaklanırız. Merakla. Taliban’ın kabinesini kazınca muzaffer bir hareketin kimseye tenezzülünün olmadığını anlatan özellikler çıkıyor:
– Taliban lideri Molla Heybetullah Akhundzade en tepede ‘emir’ olarak duruyor. Afganistan İslam Emirliği’nin yüksek dini lideri.
– Geçici hükümetin başbakanı Molla Muhammed Hasan Akhund. 2001’den beri BM’nin yaptırım listesinde. Kandahar ekibinden. Örgütün kurucularından. Kararların çıktığı Ketta (Pakistan) merkezli Rehber Şurası’nın başkanı. Amerikalıların tarifiyle “Taliban’ın en etkili komutanlarından biri”. 1996-2001 yıllarında, dışişleri bakanı ve başbakan yardımcısıydı. Bamyan’daki Buda heykellerinin dinamitlenmesinde onun onayı vardı. Hükümetin en büyük iddiası; Afganistan’ı yeniden inşasında Çin’le büyük bir ortaklık kurulacak. Heykelin diyeti ya da coğrafyanın kaderi!
– İçişleri Bakanı Siraceddin Hakkani. FBI’ın başına 5 milyon dolar ödül koyduğu isim. Hala arananlar listesinde. El Kaide ile sıkı bağları olan Hakkani Ağı’nın lideri. Taliban lideri Akhundzade’nin de yardımcısı. Mücahitler kuşağının önde gelen ismi Celaleddin Hakkani’nin oğlu. Hakkani Ağı, Taliban’ın bileşenlerinden biri ve ABD’nin ‘terör örgütleri’ listesinde. Kabinede Hakkanilerden üç kişi daha var: Abdul Hakkani, Necibullah Hakkani ve Halil Hakkani.
– Savunma Bakanı Molla Muhammed Yakup. Taliban’ın kurucu lideri Molla Ömer’in oğlu. Akhundzade’nin de yardımcısı. Taliban’ın askeri operasyonlarından sorumluydu.
– Dışişleri Bakanı Amir Han Muttaki. Önceki Taliban yönetiminde kültür ve eğitim bakanıydı. Doha’daki görüşmelere liderlik eden Şer Muhammed Abbas Stanekzey de dışişleri bakan yardımcısı oldu.
– Bu sürecin takipçilerinin başbakan gözüyle baktıkları Molla Abdulgani Berader başbakan yardımcısı oldu. Kurucu kadrodaki diğer isimler gibi ABD-Pakistan-Suudi Arabistan üçlemesinin ürünü mücahitler kuşağından. ABD’nin devreye girmesiyle Pakistan’da tutulduğu hapisten çıkarılmış, Taliban’ın ‘ılımlı yüzü’ diye vitrine konulmuş, Doha’daki müzakere katılmış ve bir Amerikan başkanıyla telefonda konuşan ilk Taliban lideri olmuştu. (Bu şanslı Başkan Donald Trump oluyor.) Molla Ömer zamanında örgütün iki numaralı ismiydi.
– ABD’nin Guantanamo üssünde esir tuttuğu dört isim de kabinede: Kültür ve Enformasyon Bakanı Molla Hayrullah Hayırhah, Sınırlar ve Aşiret İşleri Bakanı Molla Nurullah Nuri, Savunma Bakan Yardımcısı Muhammed Fadıl ve İstihbarat Şefi Abdulhak Vasık.
– Adalet Bakanı Abdulhakim Şari de uzun süre Suudi Arabistan’da hapis yatmış bir isim.
Hepsi erkek. Taliban bir kadın bakana yer vermeyeceğini zaten duyurmuştu. Etnik dağılım da bir Peştunistan haritası sunuyor. Eğer gazetecilerin tuttuğu çetele doğruysa bir Özbek ve iki Tacik üye dışında Peştunlardan oluşan 33 kişilik bir kabine. Peştunlar nüfusun yüzde 42’sini oluşturuyor…
…Fehim TAŞTEKİN’in Gazete Duvar’daki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN