ABD’li er firar ettikten sonra Taliban’ın elinde 5 yıl esir kaldı. 2014’te Obama yönetimi er Bergdahl karşılığında Guantanamo’daki ‘Taliban beşlisi’ni serbest bıraktı.
Independent Türkçe’de Eren Umurbilir’in kaleme aldığı takas öyküsü bugün Taliban’da kurulan hükümette yer alan 5 bakanla Taliban’a esir düşen ABD’li erin kesişen hikayesini anlatıyor.
Birinci sınıf er rütbesindeki Bowe Bergdahl, 30 Ağustos 2009’un ilk saatlerinde Afganistan’ın doğusundaki üssü terk etti. Taliban güçleri çok gecikmeden ele geçirdikleri Amerikan askerini esir aldı.
Memleketi ABD’nin yanı sıra tüm dünyada yankılanan haberlerle ve onların izdüşümündeki spekülasyonlarla geçen yılların ardından, 31 Mayıs 2014’te dönemin ABD Başkanı Barack Obama, “Amerikalı son savaş esiri” olarak tanımlanan Bergdahl’ın tartışmalı Guantanamo Kampı’nda tutulan 5 önemli tutukluyla takas edildiğini duyurdu.
“Vatan haini” mi “kahraman” mı olduğu tartışan Bergdahl’ın hukuki süreçleri devam etse de yavaş yavaş popülaritesi azalıyordu ki; ABD, Afganistan’dan apar topar çekildi. Taliban ülkenin kontrolünü tahminlerden çok daha hızlı bir şekilde ele geçirdi ve ülkedeki yeni hükümet açıklandı.
Bir Amerikan askerine karşılık salınan bu 5 kişinin tamamı yeni hükümet listesinde yer alıyordu.
İşte “Taliban Beşlisi” olarak adlandırılan bu isimler, yeni görevleri ve ABD’nin Küba’da konuşlandırdığı Guantanamo Ortak Görev Gücü’nün belgelerine göre nasıl tanımlandıkları…
-Enformasyon ve Kültür Bakanı Hayrullah Hayırhah
Guantanamo’da kaldığı dönemde, buradaki en üst düzey Taliban üyesi olarak adlandırılan Hayırhah, 1967 doğumlu. 2002’de Pakistan’da alıkonduktan sonra takasla serbest bırakılana kadar, adı işkencelerle anılan kamptaydı. Guantanamo Ortak Görev Gücü belgeleriyse onu şöyle anlatıyordu:
Tutuklu İçişleri Bakanlığı, Herat Valiliği ve askeri komutanlık yapan üst düzey bir Taliban yetkilisiydi. Usame bin Ladin ve Taliban Üst Komutanı Molla Muhammed Ömer’le doğrudan ilişkiliydi ve Birleşmiş Milletler’in malvarlığı dondurma listesinde eklenmişti.
11 Eylül 2001’deki terör saldırılarının ardından ABD ve Koalisyon güçlerine karşı destek için İranlı yetkililerle yapılan görüşmelerde Taliban’ı temsil ediyordu. Uyuşturucu kaçakçısı olarak tanımlanan tutuklu, muhtemelen pozisyonunu ve etkisini Batı Afganistan’ın en büyük afyon baronlarından biri olmak için kullandı. Büyük olasılıkla uyuşturucudan elde ettiği paralarla bölgede Taliban’ın çıkarlarını savundu.
-Hudut ve Kabile İşleri Bakanı Nurullah Nuri
Hayırhah’la aynı yıl doğan Nuri, 11 Ocak 2002’de Guantánamo’daki cezaevinin açılışı yapıldığında oradaydı.
2001 sonlarında ABD ve Koalisyon güçlerine karşı eylemler sırasında Mezar-ı Şerif’te üst düzey Taliban komutanıydı. Belh ve Lagman vilayetlerinde valilik yaptı. Aralarında binlerce Şii Müslümanın da öldürülmesinin de bulunduğu savaş suçlarından dolayı Birleşmiş Milletler onu arıyordu.
-İstihbarat Müdürü Abdul Hak Vasik
Taliban İstihbarat Bakan Yardımcılığı’nı üstlenmişti. Hizb-i İslami Partisi’nin Gülbeddin kolu ve Taliban liderlerine doğrudan erişimi vardı. 11 Eylül 2001’deki saldırıların ardından diğer İslami köktendinci örgütlerle ittifak kurma işinde merkezdeydi.
-Savunma Bakan Yardımcısı Muhammed Fazıl
Kalıcı Özgürlük Operasyonu sırasında Taliban’ın Savunma Bakan Yardımcısı’ydı ve Taliban ordusunda Genelkurmay Başkanlığı görevini yürütüyordu. Aralarında binlerce Şii Müslümanın da öldürülmesinin de bulunduğu savaş suçlarından dolayı Birleşmiş Milletler onu arıyordu.
-Doğu Host Valisi Muhammed Nabi Omari
Pek çok liderlik pozisyonunda yer almış ve Taliban için önemli bir figürdü. Tutuklunun el Kaide, Taliban, Hakkani örgütü ve Hizb-i İslami Partisi’nin Gülbeddin kolu gibi pek çok Koalisyon karşıtı milis grubuyla güçlü operasyonel bağları vardı.
Aslında Taliban Beşlisi’nin özgür kalınca topluca Katar’ın başkenti Doha’ya geçerek Taliban’ın siyasi ofisine katılması da ne kadar önemli figürler olduğunu gösteriyordu. Ancak hepsinin hükümette böylesine önemli roller alması, gözleri tekrar Bowe Bergdahl’a çevirdi.
5 Taliban liderine karşılık takas edilen asker de kimdi? Bir zamanlar Time dergisinin kapağında da belirtildiği gibi “O buna değer miydi?”
Bowe Bergdahl’ın Afganistan’la ilişkisi, doğumundan önceki yıllara dayanıyor. Onun hakkında “American Cipher: Bowe Bergdahl and the U.S. Tragedy in Afghanistan” isimli kitabı yazan yazarlardan Matt Farwell, verdiği bir röportajda şöyle anlatıyor:
1979’da Bergdahl’ın babası Bob, Olimpiyatlar’da madalya alma hayalleri kuran bir bisikletçiydi. Sonrasında Sovyetler, Afganistan’ı işgal ettiği için ABD, Olimpiyatlar’a katılmaktan vazgeçti. Bob ve (anne) Jani Bergdahl’ın bu küresel olaya tepkileri, Idaho’ya taşınıp aile kurmak oldu.
30 yıl sonra 2009’da Bob ve Jani’nin çocukları Afganistan’dayken, ABD’nin Sovyetlerin kanını akıtması için eğitip silahlandırdığı Celaleddin Hakkani’nin oğulları tarafından esir tutuluyordu.
Bob ve Jani’nin ikinci çocukları, onların da bahsetmekten hoşlandığı gibi Lady Gaga ile aynı günde, 28 Mart 1986’da doğdu. Ablası Sky’dan üç yıl sonra dünyaya gelen Bowe Bergdahl, inşaatlarda çalışan bir baba ve düzensiz işler yapan bir anneyle birlikte Idaho kırsalında kıt kanaat yaşıyordu.
Çift, okula göndermedikleri çocuklarına günde 6 saat evde eğitim verirken, inandıkları Protestan öğretilerinden yola çıkarak özellikle etik ve ahlak konularını işliyordu.
Ailesi ve asker arkadaşlarıyla konuşarak onun hakkındaki en kapsamlı biyografilerden birini yayımlayan Michael Hastings’in anlattığına göre, Bowe henüz 5 yaşındayken ata binmeyi ve tüfekle ateş etmeyi öğrenmişti. Türkiye’de Hasbi Tembeler diye bilinen Beetle Bailey en sevdiği çizgi karakterdi. 11 Eylül saldırıları sırasında Bowe henüz 15 yaşındaydı. Ertesi sene evde vakit geçirmekten sıkılıp dışarıdaki hayata bakmaya başladı.
Eskrim kursuna gitti ama yakınlardaki bir kız bale gösterisinde kendisine eşlik edip etmeyeceğini sorduğunda ilgisini oraya çevirdi. Yanına yerleştiği kızın annesinden Budizm ve Tarot hakkında bilgiler edindi. Ufak tefek işler karşılığında artık yakınlardaki Ketchum bölgesinde yer alan bu evde kalıyordu.
Burada geçirdiği yıllar sırasında kendini korumak için taşıdığını söylediği samuray kılıcı ve kolundaki kesikler dikkat çekmişti.
20 yaşında hayatında bir kere daha radikal bir değişiklik yapmak istedi. 2006’da ABD Sahil Güvenlik Teşkilatı’nda 180 günlük eğitime kaydolsa da 26 günün sonunda ayrılmak durumunda kaldı çünkü kendisine “uyum bozukluğu ve depresyon” tanısı konmuştu.
Aynı yıl “yeni bir hayat” vadeden Fransız Yabancı Lejyonu’na katılmaya karar verdi. Fransa’ya gidip Fransızca öğrenmeye başlasa da başvurusu reddedildi.
2008’de Uganda’da milislere karşı köylülere kendini savunma teknikleri öğreten bir misyoner olma planlarını oluşturmaya başladı. Ancak bu imkanı sağlayamadan ABD Ordusu’na geri döndü.
İki yıl önce kendisini reddeden ordu, artık asker kıtlığı yaşadığı için standartlarını düşürmüş ve Bowe Bergdahl’a da kucak açmıştı. Asker arkadaşları eğlence peşindeyken, o bir yandan Afganistan haritasını öğreniyor, diğer yandan da felsefe kitapları okuyordu.
16 haftalık eğitimin ardından önce Alaska’ya, sonra da komando eğitimi için Kaliforniya’ya gönderildi.
Jason Fry, eski asker arkadaşı için şu ifadeleri kullanıyor:
Idaho ormanlarında haftalarca çılgınca işler yaptığına dair hikayeler anlatırdı. Diğer askerlerin savaşacak yeterliliğe sahip olduğunu düşünmüyordu. Bir keresinde ‘Eğer bu görevlendirme dandik çıkarsa Pakistan dağlarına doğru yürüyeceğim’ demişti.
2009 martında Bowe Bergdahl’ın birliği Afganistan’ın doğusundaki Paktika’ya konuşlandırıldı. Bu sırada ABD’nin Afganistan politikası baştan aşağı kaos içindeydi. Görevi Cumhuriyetçi George W. Bush’tan yeni devralan ABD Başkanı Barack Obama, bölgedeki durumu da değiştirmek istiyordu. General değişikliği, sahaya inen birliklerin çoğunun disiplinsiz ve hazırlıksız olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
Komutan değişikliği, askerlerin lakayıt tavırları ve Taliban’ın kurduğu tuzaklar, Bowe’u askerliktan soğutuyordu.
Taliban, Celaleddin Hakkani’nin oğlu Bedreddin Hakkani’nin Bergdahl’la çektirdiği fotoğrafı, onu serbest bıraktıktan sonra sızdırmıştı
O da halkın gönlünü kazanmak için bir köyünde yakınında kurulan karakolda görevlendirilince, arkadaşlarından çok yerel halkla vakit geçirmeye başladı.
Ancak mayıs sonunda bir Afgan yetkilinin 4 çocuğuyla birlikte Taliban saldırısında öldürülmesi ve yol kenarına yerleştirilen bir bombanın 25 Haziran’da Brian Bradshaw adındaki askerin canını alması Bowe’u sarsmış gibi gözüküyor.
27 Haziran’da ailesine yazdığı son e-postada kötü komutanların yükseldiğini, iyilerinse kaçmaya çalıştığını söyledi. Kullandığı şu ifadeler sonrasında da çok konuşuldu:
Gelecek, yalanlarla harcanamayacak kadar iyi.
Onların fikirlerini gördüm ve artık Amerikalı olmaya bile utanıyorum.
ABD ordusu, dünyanın gülebileceği en büyük şaka. Yalancıların, arkadan bıçaklayanların, aptalların ve zorbaların ordusu.
Burada yaşanan her şey için çok üzgünüm. Bu insanların yardıma ihtiyacı var ama karşılarında dünyanın en kibirli ülkesi var ve onlara ‘Hiçbir şey değilsiniz, aptalsınız ve yaşamaya dair hiçbir fikriniz yok’ diyor.
Birbirimizi, toz toprak içindeki sokaklarda onların çocuklarını ezdiğimizi anlatırken buluyoruz ve bunu umursamıyoruz bile. Onlarla yüzlerine baka baka alay ediyoruz, biz hakaret ederken söylediklerimizi anlamadıkları için onlara gülüyoruz. Her şey için üzgünüm.
Babası Bob, oğlunun yazdıklarına “Vicdanına uy!” başlığını taşıyan bir e-postayla yanıt verdi.
30 Ağustos’un ilk saatlerinde harekete geçen Bowe, komutanına “Ekipmanımla üsten ayrılsam sorun olur mu?” diye sordu. “Evet” cevabını alınca yanına yalnızca su, bıçak, dijital kamera ve günlüğünü alarak üsten ayrıldı. Tam da söylediği gibi Pakistan dağlarına doğru giderek gözden kayboldu.
Sabah 9’da kayıp olduğu anlaşıldı. 16.42’de bölgedeki bütün diğer operasyonlar durdurularak aramaya girişildi. Bütün uçaklar ve birliklerin çabasıysa sonuçsuz kaldı.
Temmuz’da yayımlanan ilk propaganda videosunu ABD aleyhinde konuştuğu üç görüntü daha izledi. Bu sırada askerler, aile ve basın konuşmalarının Bowe’a zarar vereceği belirterek susturuldu. Taliban’la geçirdiği 5 yıl boyunca yayımlanan her yeni görüntüde Bowe Bergdahl daha da sağlıksız ve moralsiz gözüküyordu.
2013 haziranında Taliban, Bergdahl’ın Guantanamo Üssü’ndeki 5 üst düzey yetkiliyle birlikte özgürlüğüne kavuşabileceğini öne sürerek anlaşma teklifinde bulundu.
Bu süre zarfında muhalifler, Bergdahl’ı “vatan haini” olarak niteleyip böyle bir anlaşmanın düşmanlara yanlış mesajlar vereceğini savunuyordu. Hükümet çevreleriyse “ABD’nin son savaş esirinin” kurtarılması gerektiğini vurgulayarak benzer bir takas yapan İsrail’i örnek gösteriyordu.
2014 mayısında Obama yönetimi takasın gerçekleştiğini açıkladı. Obama, 31 Mayıs’ta Bob ve Jani Bergdahl’la birlikte Beyaz Saray’da kameraların karşısına çıktı. Bütün eleştirileri gözardı ederek zafer edasıyla bir ABD askerinin düşmanların elinden kurtarıldığını duyurdu.
Uzattığı sakallarıyla besmele çeken ve Peştunca konuşan baba Bergdahl ise, oğlunu “hain” olarak görenlerin büyük tepkisini topladı.
Oğul Bergdahl’ın ardından babasının da Peştunca öğrenmesi pek çok kişiyi rahatsız etti. Bob Bergdahl’ın üç gün önce Twitter’da bir Taliban sözcüsünü etiketleyerek “Guantánamo’da tutuklu herkesin serbest kalması için uğraşıyorum. Tanrı ölen her Afgan çocuğunun karşılığını verecek” demesi de sinirleri bozan bir başka etkendi.
ABD’de meşhur Homeland dizisinden yola çıkılarak, kaçırılan Bergdahl’ın aslında Taliban ajanı olduğu dahi öne sürüldü.
Haziranda başlayan soruşturmanın ardından 2015 martında Bergdahl, askerden kaçma ve düşmana karşı hatalı davranışla suçlandı.
Bu süre zarfında sürdürülen 2016 ABD Başkanlık Seçimleri kampanyasında Donald Trump, Obama yönetimini ve Demokratları yerden yere vururken Bergdahl için de idam çağrısında bulundu. O bölgede Bergdahl’ın kaçırılmasından sonra sürdürülen operasyonlarda ölen 6 askerin bir “vatan haini” yüzünden yaşamını yitirdiğini söyledi.
Taliban’ın elinde 5 yıl esir kaldıktan sonra 2014’te Guantanamo’daki örgüt üyeleriyle takas edilen Bergdahl, 2017 ekiminde suçunu kabul ederek “onursuz terhise” ve “10 ay süresince her ay bin dolar ödemeye” mahkum edildi. Tutsak olduğu süre zarfında otomatikman çavuşluğa kadar yükselen Bergdahl’ın rütbesi yeniden erliğe indirildi.
Askeri mahkemenin kararını kınayan ABD Başkanı Donald Trump “ülkeye ve orduya hakaret” ifadesini kullandı.
2019’da, 2020’de ve bu senenin ağustosunda Bergdahl mahkumiyet kararına yaptığı itirazlarla tekrar haber oldu. Trump’ın kendisini açıkça hedef almasının adil yargılanmasına engel olduğunu ifade etti. Ancak bütün bu girişimler şimdilik sonuçsuz kaldı.
Bowe’nin yaşam öyküsünden ABD’nin Afganistan’da rezil olmasına dair bir simge çıkaran da var, geride hiçbir askerini bırakmak istemeyen bir süpergücü gören de…
Diğer yandan kaosun hakim olduğu bir evrende gündelik kararların öngörülemeyen sonuçlarının hem siyasette hem de bir kişinin hayatında ne kadar etkili olduğunu anlamak da mümkün.