SEÇTİKLERİMİZ – Ercüment Akdeniz Evrensel için yazdı: NUAWE (EMKA)’nın tarihine baktığımızda her daim baskı, yasak ve engellerle karşılaştığını görürüz. Bir yanda devlet ve emperyalist işgalcilerin baskısı, öte yanda Taliban! Nitekim ikinci iktidar dönemini başlatan Taliban yönetiminin ilk icraatı yine sendika kapısına kilit vurmak oldu!
Afganistan halkı sınıfsız ve zümresiz bir toplum değil. Medyanın pompaladığı gibi hak bilincinden yoksun cahiller topluluğu da değil. Sanılanın aksine, Afganistan’da işçi sınıfı mücadelesi hep var oldu. 40 yıllık işgale, iç savaşa, gerici akım ve rejimlere rağmen işçi ve emekçilerin mücadelesi, sendikal örgütlenmeler çeşitli biçimlerde devam etti.
O sendikalardan biri de NUAWE (National Union of Afghanistan Workers and Employees) isimli konfederasyondu. Yani Afganistan İşçi ve Memur Sendikaları Konfederasyonu. Farsça kısaltması EMKA diye okunuyor.
NUAWE’nin kadın heyeti 2014 yılı 8 Mart kutlamaları kapsamında DİSK tarafından İstanbul’a gelmişti. Verdikleri bilgiye göre NUAWE Afganistan’ın 35 şehrinde örgütlüydü, 15 şubeleri ve 29 bölgede temsilcilikleri vardı. Sendika bizden farklı olarak işçi ve memurları aynı çatı altında örgütlüyordu. Her üye sendikaya aidat ödüyordu ve bunun miktarı 10 afganiydi. NUAWE’nin toplam 131 bin üyesi vardı. Maden, kamu hizmetleri, inşaat, taşımacılık öne çıkan iş kollarıydı. Sendika üyelerinin yüzde 30’u kadındı. Kadına şiddet, işyerinde cinsiyetçi uygulamalara karşı mücadele, hamile işçilere dair talepler, süt izni, eşit işe eşit ücret Afganistanlı sendikaların başlıca gündemleri arasındaydı.
NUAWE (EMKA)’nın tarihine baktığımızda her daim baskı, yasak ve engellerle karşılaştığını görürüz. Bir yanda devlet ve emperyalist işgalcilerin baskısı, öte yanda Taliban! Nitekim ikinci iktidar dönemini başlatan Taliban yönetiminin ilk icraatı yine sendika kapısına kilit vurmak oldu!
Birinci Taliban dönemi de böyle olmuştu. Afganistan’da 1 Mayıs kutlamaları 1994’te kesintiye uğramıştı. Sonraki 1 Mayıs kutlaması ancak 10 yıl sonra 2014 yılında yapılabilecekti. Kabil’deki yürüyüşe 3 bin işçi katılacak ve eylemin yapıldığı caddeye “İşçi Caddesi” tabelası asılacaktı.
Ne var ki Taliban güçleri geriletildiğinde iş başına gelen devlet yönetiminde de işçi sınıfına rahat yoktu. Ağustos 2016’da Afganistan hükümeti tarafından açıklanan kanun hükmünde kararname, işçi sınıfı örgütlerine ağır darbe vurdu. Sendikanın kongreleri askıya alındı, 28 taşınmaz mülkiyete haciz kondu, işçilerin varlıkları devlet tarafından gasbedildi. Sendikanın banka hesapları donduruldu.
Afganistan’da son dört yıldır tırmanarak süregelen baskıcı uygulamalar Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC’u da açıklama yapmak zorunda bıraktı. ITUC Genel Sekreteri Sharam Burrow Afganistan hükümetine yazdığı mektupta, sendika kongrelerini iptal eden Afganistan Adalet Bakanlığını şiddetle kınadığını söyledi. ITUC, salgın koşullarında ağır zarar gören işçi sınıfının durumuna vurgu yaparak “Afganistan’da sendikalaşma özgürlüğüne ve işçilerin sendika yönetimini seçme hakkına saygı gösterilmedir” dedi. Ama açık olan bir gerçek var: Uluslararası işçi sınıfının dayanışması “temsili kınama” mesajlarına indirgendiğinde Afganistan işçi sınıfı için durum daha kötüye gitmekten kurtulamıyor.
Ercüment Akdeniz’in Evrensel’deki yazısının tamamını okumak için TIKLAYINIZ…