Alibeyköy’deki cenaze törenini takip ederken gözaltına alındı Metin. Gözaltına alınma gerekçesi “Sarı Basın Kartı” olmamasıydı. Gözaltında polislerin “gazeteciye özel muamele” söylemleri eşliğinde dövülerek işkenceyle öldürüldü. Sonra yalanlar birbirini izledi…
SiyasiHaber
Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe’nin polislerce katledilişinin üzerinden 25 yıl geçti. 8 Ocak 1996’da Ümraniye E Tipi hapishanesinde öldürülen tutuklular Orhan Özen ve Rıza Boybaş’ın Alibeyköy’deki cenaze törenini takip ederken gözaltına alındı Metin. Gözaltına alınma gerekçesi “Sarı Basın Kartı” olmamasıydı. Gözaltına alınan yüzlerce insanla birlikte Eyüp Kapalı Spor Salonu’na götürüldü. Burada polislerin “gazeteciye özel muamele” söylemleri eşliğinde dövülerek işkenceyle öldürüldü. Sonra yalanlar birbirini izledi. Dönemin İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan 11 Ocak 1996’da, “Konuyla ilgili tam bilgim yok. Ancak son gelen bilgiler Metin Göktepe’nin duvardan düşerek öldüğü şeklindedir” açıklamasını yaptı.
Eyüp Cumhuriyet Savcısı Erol Canözkan ise Metin Göktepe’nin gözaltına alındığını ancak serbest bırakıldıktan sonra çay bahçesinde otururken fenalaşarak sandalyeden düştüğünü iddia etti. Resmi yalanlara göre Metin duvardan düşmüştü ki, adı geçen bu duvarın yüksekliği 1 metre bile değildi. Gülündü bu açıklamalara o kadar acının içinde.
Metin Göktepe’nin katledilmesinin yargıya intikali yaklaşık 10 ay geciktirildi. Kamuoyunun yoğun baskısı 284 gün sonra cinayetin yargıya taşınmasını sağladı. İlk dava “güvenli il” seçilen Aydın’daki Ağır Ceza Mahkemesi’ndeydi. 18 Ekim 1996’daki duruşmaya, cinayete adı karışan 48 polisten hiçbiri gelmedi. Oysa davaya katılanların sayısı o kadar çoktu ki, duruşmanın bir spor salonunda yapılması kararlaştırılmıştı. “Güvenli il” Aydın’da bir spor salonu bulunamamış olacak ki, Yargıtay 10. Dairesi’nce dosya başka bir ile Afyon’a gönderildi. Cinayetin üzerinden tam 1 yıl geçmişti , Afyon’daki dava görüldüğünde. Tutuklamalar, tahliyeler, oyalamalarla 9 duruşma geçti. 6 Kasım 1997’deki 10. Duruşmada Afyon Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı taraflı olduğunu belirtilip davadan çekildi. Davaya yedek hakim olarak bakan Fatma Nilgün Uçar, tutuksuz polisler hakkında tutuklama kararı verdi. Fakat bu karar kendisi için pek hayırlı olmadı ve sürgün edildi. Uçar, sürgün kararından sonra yaptığı açıklamada, “Göktepe davasında tarafsız düşünenleri cezalandırmak istiyorlar” dedi.
Daha sonraki davalar da sürgün kararını verenlerin istekleri doğrultusunda gerçekleşti. Birçok itiraf dikkate alınmadı, deliller görmezden gelindi. Sonraki davalarda haklarında 7’şer yıl hapis cezaları verilen polisler 11 Aralık 1998 günü gerçekleşen duruşmada tahliye edildiler. Tahliye kararının ardından yaşanan sahneler, devletin içinde bulunduğu durumunda bir özeti niteliğindeydi. Sanık yakınlarının bozkurt işaretleri yaparak Göktepe ailesine saldırmaları, tahliye edilen polislerin Afyon’daki meslektaşlarınca kutlanmaları ve kahraman ilan edilmeleri…
Metin Göktepe ne ilk gazeteci ne de son gazeteci… Ali İhsan Özgür, Musa Anter, Turan Dursun, Seyfettin Tepe, Hüseyin Deniz, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Hrant Dink ve daha birçokları gibi…
Yazıyı Metin Göktepe’nin yakın dostu ve çalışma arkadaşı Ahmet Şık’ın sözleriyle bitirelim… Ahmet Şık milletvekili seçilip 2018’de yemin etmek için kürsüye çıktığında yakasında milletvekili rozeti yerine Metin Göktepe ve annesi Fadime Göktepe’nin figürünün yer aldığı bir rozet takılıydı. Ahmet Şık yakasına taktığı rozetin resmini Twitter hesabından paylaşarak şöyle yazmıştı:
“Rozetim budur: Mesleklerine ve hakikate sahip çıkıp yolumuzu açmak için mücadele edenlere Edip Cansever’in dizeleriyle… ‘Bütün iyi kitapların sonunda bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda meltemi senden esen soluğu sende olan, yeni bir başlangıç vardır.’”