Suruç Katliamı Davası avukatlarından Serdil İzol, “Faillerin peşini bırakmayacağız” diyerek, hukuk mücadelesinin bitmediğini söyledi.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek üzere Urfa’nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi’nde bir araya gelen gençlere yönelik 20 Temmuz 2015 tarihinde DAİŞ’in yaptığı bombalı saldırıda, 33 kişi yaşamını yitirdi, 104 kişi yaralandı. Saldırıya ilişkin açılan dava, 22 Ekim’de görülen 21’inci duruşmada gerçek failler bulunmadan Ankara Gar Katliamı’ndan tutuklu tek sanık Yakup Şahin’e 34 kez ağırlaştırılmış hapis cezası verilerek sonuçlandırıldı.
Boş sandalyeler üzerinden yargılama
Davaya ilişkin görülen 21 duruşmada tüm taleplerinin reddedildiğine dikkati çeken Suruç için Adalet Platformu avukatlarından Serdil İzol, mahkemenin kararını, son duruşmada yaşanılanları Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. Mahkeme heyeti tarafından avukatların kendi imkanlarıyla bulduğu ve mahkeme sunduğu delillerin araştırılmadığına değinen İzol, aradan geçen 6 yılda Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Dava yapılıyormuş gibi” davrandığına dikkati çekti. Urfa T Tipi Cezaevi Kampüsü’nde 22 Ekim’de görülen karar duruşmasında, mahkeme heyetinin avukatların konuşmasını engellediğini belirten İzol, “İlk başladığında ailelerin konuşmasına izin verilmedi. 6 yıl süren bir adalet mücadelesi var. Eksiklere rağmen bira kara aşamasına gelinmiş ve ailelerin son sözlerini söylemeleri gerekirdi. Bu sözlerin söylenmesi engellendi. Deliller toplanmadı, evraklar eksik gönderildi. 2 firari sanığa dair bir araştırma yapılmadı, tek tutuklu sanık üzerinden, boş sanık sandalyeleri üzerinden bir yargılama yapıldı” diye konuştu.
Karar duruşması: utanç fotoğrafı
Mahkeme devam ederken salona çok sayıda jandarma alındığını hatırlatan İzol, “Avukatlar ile mahkeme heyeti arasında jandarma girdi. Müvekkiller ile görüşmemiz engellendi. Jandarmalar her an müdahale etme üzerine duruşma boyunca bekletildi. Zaten uzun süren bir yargılama ve deliller toplanmıyordu. 22 Ekim’de Suruç karar duruşmasında ortaya çıkan fotoğraf savunma adına utanç verici bir fotoğraftı. Katliam yaşandığı anda kendini gösteren bakış açısı 22 Ekim’de bir kez daha kendini gösterdi. Ortaya çıkan tablo 6 yıldır ailelere uygulanan engellemelerin bir toplamıydı” ifadelerini kullandı.
Avukat ve ailelere suç duyurusu
Mahkeme heyetinin Suruç için Adalet Platformu avukatlarından Sezin Uçar, katliamdan yaralı kurtulan Koray Türkay, Şahin Tümüklü, Çağla Seven ve Fethi Aydın hakkında yaptıkları savunmalar nedeniyle “tehdit” suçlamasıyla Urfa Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu belirten İzol, “Hem avukat arkadaşımız hem de aileler hakkında suç duyurusunda bulunulması bir bakış açısının göstergesi. Aileler, yaralılar ve avukat arkadaşımızın beyanları ifade özgürlüğü kapsamındadır. Söylenen sözler 6 yıldır atılmayan adımlara dair kurulan sözlerdir. Sözlerinde hakaret ya da tehdit yoktur. Mahkemenin suç duyurusunda bulunması hukuka aykırıdır. Eğer söylenen sözlerden rahatsız olduysa mahkeme, keşke bu sözleri kurmaya gerek bıraktırmadan gerekli adımları atsalardı. Söylenen sözler arasında tek kelime tehdit bulunmamakta” diye belirtti.
Yol gösterenler tespit edilmedi
Duruşmada sadece Yakup Şahin’e ceza verildiğinin altını çizen İzol, asıl ceza alması gereken kişilerin katliama göz yuman, gerekli önlemleri almayanlar olduğunu sözlerine ekledi. “Avukatların yargılama boyunca dile getirdiği talepler karşılansaydı, sanık sandalyeleri dolu olacaktı” diyen İzol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mobese görüntülerinde canlı bomba İŞİD üyesi Şeyh Abdurrahman Alagöz adlı terörist tek başına gelmiş gibi gösterilmiş. Hiçbir şekilde irtibatları hakkında bir inceleme yapılmadı. Onunla telefonda konuşanlar hakkında bir işlem yapılmadı. Alagöz’ün Amara Kültür Merkezine kadar gelmesinde ona yol gösterenler tespit edilmedi. Eğer bizim ortaya koyduğumuz deliller incelenseydi, asıl failler ortaya çıkardı.”
Failler korundu
Tek bir kişinin bu katliamı yapmasının imkansız olduğunu değinen İzol, söz konusu durumun “Cezasızlık” olduğunun altını çizdi. Tek kişiye ceza verilmesiyle asıl failleri korunacağını belirten İzol, “ Bizim ilk günden bu yana asıl amacımız bütün faillerin cezalandırılması, maddi gerçeğin ortaya çıkması için de bütün delilleri sundur. Araştırmalar yapılsaydı bütün faillerin bağlantıları ortaya çıkarılırdı. Tek bir kişiye ceza verilince kamuoyunda ‘Suruç katliamını yapanlar cezalandırıldı’ anlamını gelmiyor. Sadece Suruç katliamında bağlantısı olan Yakup Şahin’in ceza alması bütün sorumluların ceza aldığı anlamına gelmiyor. Şahin’in bunu tek başına yapmış olma imkanı yok” şeklinde konuştu.
Hukuk mücadelesi bitmedi
Suruç için Adalet Platformu avukatları olarak hukuk mücadelesinin kendileri için bitmediğine vurgu yapan İzol, gerekçeli karar çıktığında gerekli mercilere itirazlar yapacakları belirti. İstinaf ve Yargıtay ve Anayasa mahkemelerinden söz konusu kararın onaylanması durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar gideceklerini söyleyen İzol, “Biz faillerin peşini bırakmayacağız. Bizim için hiçbir şey bitmedi. Zaten tek kişi üzerinden giden bir yargılama vardı ve onunda ceza alması muhtemeldi. İddianame hazırlandığı andan itibaren bu cezayı alacağını bekliyorduk. Toplam 21 duruşma yapıldı bunlardan karar duruşmasını çıkardığımız zaman 20 duruşmada sadece usule ilişkin işlemler yapıldı. Çok fazla eksik var. Bir üst mahkemeden döneceğini umuyoruz” dedi.
Dosya başladığı gibi bitti
Dosyaya “Adaletle sonuçlanması” umuduyla başladıklarını dile getiren İzol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mahkeme sürerken Valilik ‘cezaevi önünde, çevresinde toplanma, açıklama yapma yasak’ kararı çıkardı. Biz bunu gergin geçen duruşma esnasında öğrendik. Acılı ailelerin karar sonrası bir beyanat vermesi dahi engellendi. Yargılama bütününe, hukuksuzluklara, hak ihlallerine baktığımız zaman, kararın iddianame hazırlandığında verildiğini görürüz. Dava açıldı, 21 duruşma yapıldı ancak kamuoyunun vicdanı rahatlatmamıştır. Dosya nasıl başladıysa, hiçbir inceleme yapılmadan karar verilmişti. Takdir vicdanlı kamuoyunundur.”
(Emrullah ACAR/MA)