SEÇTİKLERİMİZ- Kavel ALPASLAN, Gazete Duvar için yazdı: Bir gün, bir yıl, bir kişi ya da bir olayı andığımızda, diğer belirli gün ve haftalara seyahat edebilmeliyiz. Sadece geçmişe değil, aynı zamana bugüne de getirmelidir bizi bu yolculuklar.
Çoğumuz Nazi Almanyasına karşı, ABD ve İngiltere gibi ‘müttefik güçler’in düzenlediği Normandiya Çıkartması’nı ya da namı diğer ‘D-Day’i, sanki yan mahallede yaşanmış gibi iyi biliriz. O kumsal, o kapalı hava, kuma adımlarını atar atmaz devrilen o askerler, Norman evlerinin mimarisi… Hepsi sanki yaşadığımız bir anının parçası gibi gelir bize. Nedeni çok basit tabii, zamanımızın kahramanlık destanlarını yazan Hollywood tarafından bugüne kadar defalarca beyaz perdeye aktarıldı bu olay. Aynı günlerde Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanyası’na en büyük yenilgisini yaşattığı Bagration Harekatı ise bugüne kadar sinemanın fazla dikkatini çeken bir konu olmadı. Üstelik dönemin en sinematik sahnelerinden biriyle sonuçlanmasına rağmen: Moskova’da askeri törenle yürütülen onbinlerce Nazi savaş tutsağı…
Bırakalım şimdi operasyonun büyüklüğünü, Naziler’in çöküşündeki etkisini… Hatta Sovyetler Nazi Almanyası ile mücadele edip, varını yoğunu ortaya koyarken müttefiklerin seyirci kalışını da bir an için unutalım. Nasıl ki bu ülkelere, “Neden Sovyetler’in güçsüzleşmesini istediğiniz için Nazilerin güçlenişini yeğlediniz” diye soramazsak, oturup “ABD sineması neden savaşın Sovyet yakasını işlemiyor” diye de dövünemeyiz. Dünya denen bu sahnede herkes üzerine düşen rolü oynuyor sonuçta! Ama biz kendimize bu soruları ve çok daha fazlasını sorabiliriz.
Bagration Harekatı, Nazi Almanyası’nın aldığı en büyük yenilgilerden biridir. Normalde Nazi subayları cephede -gerideyken dahi- dikkat çekici askeri başarılar gösterse de, 1944 yılının Haziran ayında başlayan Sovyet taarruzunda işler diledikleri gibi gitmez. Nihayetinde Naziler bu operasyonda ellerinde bulundurdukları büyük bir alanla birlikte, 500 bini aşkın askerlerini kaybederler. Sovyetlerin kaybı da 140 bin askerdir. Nazilerin savaş boyu propaganda için kullandıkları “Moskova sokaklarında postallarla yürüyüş” arzularına en çok yaklaştıkları an ise işte tam da gerisingeri memleketlerine dönmeye başladıkları bu andır. Kızıl Ordu, kanla yoğrulmuş bu zaferin ardından Moskova’da 60 bine yakın Nazi savaş esirini askeri düzende ve postallarıyla yürüterek bu isteklerini yerine getirir!
İkinci Dünya Savaşı boyunca hangi yıla ve döneme bakarsak bakalım, liderlerin stratejilerinden en düşük rütbeli askerlerin duvarlara yaptıkları karalamalara kadar hep ‘semboller’ dikkat çeker. Reichstag binası örneğin. Bugün Berlin’e kızıl bayrağın dikilişi ve Sovyetlerin dünyayı Nazi belasından kurtarışının yıldönümü. ‘Zafer Günü’ olarak dünyanın çeşitli ülkelerinde anmalar düzenleniyor. Fakat bugünü okurken, “Stalin yoktu düşman çoktu, Stalin geldi düşmanı yendi” gibi reaksiyoner bir ‘sol tarih’ yazımından da kaçınmak gerekiyor -ki bu, son dönemde özellikle çeşitli anmalarda kendini belli eden bir tavır…
..Kavel ALPASLAN'ın Gazete Duvar'da yayınlanan yazısının tamamı için TIKLAYIN