“Oysa adım gibi eminim
Hâlâ usta işi bir duvar düşse akıllarına
Ellerinde boyalarla fırçalarla çıkacaklar mezardan
Düşlerinde eskimeyen sloganlarla”
(Emin Şir)
Dünyada ve Türkiye’de oluşacak her hangi bir toplumsal hareketliliğin rüzgarını beklemez; her daim kendi rüzgarı, kendi fırtınası olmuş sol mohikandır o! Dilinde, bilincinde ‘şartların uygunluğu’ ve ‘koşullar olgunlaşınca’ gibi cümleler yoktur. Eğer bir siyasal çalışma yapılacaksa, şartlar her zaman uygundur! “Şartlar uygun değil” cümlesi, Necmi Hoca’nın adabını da asabına bozan bir cümledir! Ona göre şartlar kendiliğinden oluşmaz; sen bir yerden başlarsan şartlar da arkandan gelir! Başlanacak bir yer her zaman vardır ona göre.
1980 darbesinden bu yana değişik tarihlerde, dernek açmak, seçimlere katılmak, parti kurmak vb. siyasi çalışmalar gündeme geldiğinde bilirkişi erbabından en çok duyduğu söz, ‘somut şartların somut tahlili…’ olmuştur. Her defasında da yanıtı hazırdır: SOMUT ŞARTLAR ŞART MİDUR?
O, ihtiyacı olduğu somut şartları kendisi yaratmayı tercih eden arkadaşlarımızdan. 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri sırasında Rize merkezde HDP standı açmak istediğinde bu kez ‘iyi’ polisler çok ısrar ettiler ona: Hocam şartlar uygun değil, demokrasi gelişmeden burada olmaz! Polislere de, standını tekmelemeye gelenlere de, basına da aynı şeyi söyledi: “Demokrasi olacaksa gökten zembille inmez. Bir takım bedellerin ödenmesi gerekir. Tehditle yaşamak olur mu?”
HDP birinci sıra milletvekili adayı olunca da tehditler ve nasihatler almaya devam etti. Kendisini yorsa da, zaman zaman sıkıntıya soksa da, bunların hiç birine üzülmedi; yolda karşılaştığı bazı arkadaşlarının yüzlerini ekşitmeleri, hatta birlikte görülmemek için yollarını değiştirmelerine üzüldüğü kadar.
O, 1980 darbesinden sonra Rize’de sokakları, duvar yazılarını, ölen yoldaşlarının mezarlarını ve anılarını bekleyen, onları eskitmeden yaşayan arkadaşlarımızdan. Geçmişini hatıraya dönüştürmeyen, en umutsuz zamanlarda ‘söz’ünü yitirmeyen devrimci ‘kaçıklardan’ birisi yani…
Değil mi ki, dünya az sayıdaki kaçıkların yüzü suyu hürmetine dönüyor!
Necmettin Durmuş Hoca’yla seçimden sonra buluşup, mücadelesi ve adaylığı için el aldığı, sırtını yasladığı tarihin tanığı sokakları gezdik. ‘Duvar ustalığı’ yaptığı yılların izlerini taşıyan ve kentin hafızası gibi duran bir duvarın önüne götürdü beni; duvarlar tanıktır ki, yazılar silinse de tarihin izleri kalır. Duvarlara emanet bırakılmış koskoca bir tarihin şifresi gibiydi arkasındaki silik yazı. Parmaklarıyla yazıyı gösterip: “İşte, yıllardır beni yaşatan ve koruyan ruh budur!” dedi.
Uzun konuşmaz ve nazlanmaz. Dinler ve seni anlar. Sosyalizmin Karadeniz versiyonudur. Sırtında yeleği, omzunda heybesi, uzun yola hüküm giymiş derviş gibidir. Sırtında taşıdığı heybede tek bir söz kalmıştır; SOSYALİZM… Taşımaya devam eder inatla heybesini…