Gülfer AKKAYA yazdı: 27 yıldır başta Aleviler olmak üzere ülkenin tüm devrimci demokratlarının buluşması yobazlaştırılan Sivas’ın içinde bu hesabı bozan ışık oldu.
Alevilerin hak ve eşitlik isteyen Babai isyanından, Pir Sultan Abdal’ın direnişine, Zarife Xanım ve Alişer’in isyanına dek uzun bir Yol’dan devralınarak bugün de Sivas’ı aydınlatacak olanların elinde.
Madımak katliamında suçlu bulunup hapse atılan katil, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özel “affı” ile çekmesi gerekli cezadan kurtulup katliamı yaptığı Sivas’a gönderildi.
Sivas’ın yandaş yerel basını hemen rolünü üstlenerek sevinç çığlıklı başlığını atıp, ilkokul birinci sınıf ders kitaplarında kullanılan aile görsellerinin benzeri olan dizinde battaniyeyle oturan dede fotoğrafı kullanarak, insanları yakarak katleden katili mağdur göstererek “kıyak affı” onurlandırdı.
İlk olarak belirtmek gerekir ki ne Sivas sadece bu görüntüyü sahiplenenlerden ibaret, ne de o gazetenin manşeti Sivas’ta yaşayanların ortak duygusu. Bu, haber bile değil, yandaş medyanın algı yönetimi. Yandaş medya habercilik yapmak yerine algı yönetimine soyunmuş, katili mağdur ihtiyar, tüm Sivaslıları bu utanç verici görüntüden gurur duyanlar olarak göstermeyi amaçlamıştır.
Çünkü bu katliamcı severlerin içinde her yıl kitlesel şekilde yapılan Madımak katliamı anmalarının yarası var. 27 yıldır 2 Temmuz günü Sivas adalet isteyen binlerce kişinin buluştuğu yer olarak Türkiye gündeminde yer alıyor.
Çoğulcu, isyankâr tarihinden dolayı Sivas şehrini Türk İslamcı yobaz bir kent haline dönüştürmek isteyenler açısından 2 Temmuz anmaları ezber bozan, hesapta olmayan direniş olarak her geçen yıl köklenerek yapılmakta. Üstelik toplumun her kesiminden insanlarca karşılık buldu, katliamı organize edenlerin istediği toplumu korkutarak sindirmek amacına ulaşamadı. Aksine toplumsal açıdan hafıza oldu.
İşte 27 yıldır başta Aleviler olmak üzere ülkenin tüm devrimci demokratlarının buluşması yobazlaştırılan Sivas’ın içinde bu hesabı bozan ışık oldu.
Bu ışık, Alevilerin hak ve eşitlik isteyen Babai isyanından, Pir Sultan Abdal’ın direnişine, Zarife Xanım ve Alişer’in isyanına dek uzun bir Yol’dan devralınarak bugün de Sivas’ı aydınlatacak olanların elinde.
İnsanlığa karşı suç işlemiş katilden mağdur dede yaratanlar da biliyor ki buradan bir şey çıkmaz. Çıksa çıksa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırması için kışkırtılan “dede”nin aynısı çıkar. Onun elini öptüler, bunun dizine battaniye attılar.
Size de bu katil “dede” Kılıçdaroğluna saldıran “dede”yi anımsatmadı mı? İkisi de aynı “nur yüzü” ve aynı “masumluğu” paylaşmıyor mu?
***
Dedelik meselesine gelince…
Bir erkek torunları olup kocayınca, yüzünü çember sakalla çevreleyince masum mu oluyor?
Arkasını aileye, sıcak yuvaya dayamış bu cinsiyetçi ideolojiyi savunanlar torunlarına, aile ve yuva ortamına hasret kalmış, aile denilen erkeklerin kadınların hizmeti sayesinde konfor içinde yaşadığı ortamın görüntülerini servis ederken önemli bir noktayı akıl edemiyor.
Acaba kadınlar evlerde yaşlı bakmaktan mutlular mı?
Acaba kadınlar evlerde bu “dede”lerle yaşamak istiyorlar mı?
Evlerde erkek akrabalarla yaşamak gösterildiği gibi arzulanan bir şey mi, yoksa kadınlar ve çocuklar açısından cinsel saldırılara uğrama ihtimalini yükselten bir durum mu?
Bu dedeler eviçinde fotoğraflarda gösterildiği gibi sevecen ve masumlar mı?
Yapılan araştırmalar hiç böyle demiyor. Aksine Türkiye’de ensest tahmin edilen oranların çok üzerinde. Bunu bizzat AKP’nin topluma açıklanmasını istemediği, bakanlığın yaptırdığı raporlar söylemekte.
Raporlar gizlense de gerçekler gizlenemiyor.
Basına yansıyan haberler dedelerin torunlara, kayınbabaların gelinlere yönelik cinsel saldırıları ile dolu.
Güya hasta diyerek kılıfına uydurmaya çalıştığınız ama asla o kılıfa uyduramadığınız yaşlı bir katliamcıyı “af” ile hapishaneden çıkartıp evin koltuğuna dede diye oturttuğunuzda toplumu kandırmış olmuyorsunuz. Topluma güvensiz bir ortam yaratarak toplumun güvenini daha da kaybediyorsunuz.
Kadınlar açısından tehlike çok daha büyük boyutlarda çünkü sizin “affettiğiniz” katiller evlerin içine geliyor, orada kadınlarla yaşıyorlar. Bu, kadınlar ve çocuklar için tehlike demek.
***
Yandaş yerel medyanın köpürtmelerine rağmen Sivas dedesine kavuşmadı. Sivas’a katliamcı gönderildi. Sivaslıların bir kısmı bu yobaz katili kucakladı. Alınlarında bu leke ile dolaşacaklar.
Onlar Sivas’ı ne kadar kendi şehirleri olarak göstermeye çalışsalar da bu ülkede Sivas yezitlere karşı direnişlerle dolu tarihi ve Kızılbaşların yazdığı deyişlerle bilinmekte.
Sivas’ın hiç unutulmayan, dillerde dizeleri, yüreklerde direnişi ile dimdik duran, Sivas deyince akla gelen biricik dedesi Pir Sultan Abdal’dır.
O hem Pir’dir hem gönüller Sultanı’dır.
Sivas’ın tek Dede’sidir. Pir olmaktan gelir dedeliği.
İnsanlığa katkılarından gelir dedeliği.
Elinde benzin bidonu insan yakanla, elinde bağlaması zulme karşı duran bir olabilir mi?
Bir Pir Sultan Abdal var.
Onlar hiç.