SEÇTİKLERİMİZ – Ertuğrul KÜRKÇÜ Yeni Yaşam için yazdı: Kobane davası bir günde çöktü. HDP’nin direnişiyle çöplüğü boyladı. Süleyman Soylu’nun “Türk Emniyet Teşkilatı” davanın maksadını dünya kamuoyuna uygulamalı olarak özetledi.
Kobanê davası, bir günde çöktü. Rejim ava giderken avlandı; laf fabrikasında imal etmek için aylardır debelendiği “kan içici terörist” sureti, HDP’nin direnişiyle çöplüğü boyladı. Jandarması, polisi, özel kuvvetleriyle mahkemeyi tıka basa dolduran Süleyman Soylu’nun “Türk Emniyet Teşkilatı” davanın maksadını dünya kamuoyuna uygulamalı olarak özetledi; her şey bir çırpıda aslına rücu etti.
Duruşmayı izlemek üzere Ankara’ya gelen İlerici Enternasyonal Genel Koordinatörü David Adler’in Mezopotamya Ajansı’na demeci “dışarıdan” görüneni çarpıcı bir biçimde tasvir ediyor: “Bu sirkten bozma mahkeme [kendi hakkında] bilmemiz gereken her şeyi söylüyor aslında.
[…] Adler, davanın “Aslında Kobanê ile değil, HDP’ye ve müttefiklerine yönelik siyasi zulümle ilgili” olduğunu söylüyor ve gerisindeki rejim stratejisini çözümlüyor: “Türkiye’ye ve dünyanın dört bir yanına […] muhalif olmanın hiçbir türünün bu rejim tarafından tolere edilmeyeceği mesajını verdiler.” Adler, HDP’lierin yargılanmaya değil, yargılamaya geldiklerini görmenin “inanılmaz büyüleyici” olduğunu söylüyor ve ekliyor: “45 günün sonucunda, HDP avukatları, dostları aynı direnişle şunu diyecek: ‘Bu yalnızca hukuksuzluk değil, bu duruşmayı tersine çevirmek ve bu hukuk garabeti için seni yargılamamız için bir fırsattır.’”
***
Sincan’da olacaklar daha dava başlamadan ortaya çıkmış; HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, geçtiğimiz hafta dava dosyasında unutulan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün (TEM) “Bilgi Notu” adı altında savcılığa gönderdiği talimatı ifşa etmişti. TEM talimatında, HDP milletvekillerinin mutlaka TMK kapsamındaki suçlarla ilişkilendirilmesi gerektiğini hatırlatıyor; “bugüne kadar neden bu davaları açmadınız” diye savcıyı fırçalıyor ve hedefin altını çiziyordu: “HDP’nin kapatılması”.
İddianameye kuş bakışı göz atmak savcılığın zılgıtı yer yemez bir “torba iddianame” oluşturmaktan başka çıkar yol bulamadığını ve bu amaçla alelacele internet arama motorlarına abandığı gösteriyor. Ama her zaman olduğu gibi “acele işe şeytan karışıyor”. Savcılık TEM’in ulaştırdığı çıktıları, “kanıt” diye peş peşe kesip yapıştırırken baltayı taşa vuruyor. İddianamenin 2799’uncu sayfasına 2 Ekim 2014’te TBMM Genel Kurulunda HDP adına “Suriye Tezkeresi” üzerine yaptığım konuşmayı, ertugrulkurkcu.org sitesinden olduğu gibi aktarıyor ve “[…] şeklindeki konuşmayı Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında yaptığı […]” diyerek kalın harflerle bitiriyor
Anayasa’nın 83. Maddesi açık: “TBMM üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden […] bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.” Savcılığın Anayasa’nın da üstüne çıkıp TBMM’nin çatısında bir “ölüm perendesi”ne kalkışması, mahkemenin de iddianameyi kabul ederek bu intihar teşebbüsüne katılması kendi bilecekleri şey. Ellerini tutamayız. Ancak Savcılığın kötülük yapayım derken hayırlara vesile olduğunu da teslim etmemiz gerek: Böylece, dünya aleme HDP’nin bir hafta öncesinden 6-8 Ekim 2014’teki büyük halk öfkesinin dolu dizgin yaklaşmakta olduğunu haber vererek, toplumu ve idareyi uyarma görevini yerine getirdiğini bir kez daha anımsatıyor…
…Ertuğrul KÜRKÇÜ’nün Yeni Yaşamdaki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN