Sezgi’nin davası, Türkiye’de kadın cinayetlerinin nasıl üstünün kapatıldığını, kadınlara yönelik ayrımcılığın hukuk boyutunu gözler önüne seriyor.
Antalya’da 2009 yılında çıplak cesedi ölümünden 10 gün sonra bulunan ve cinayet şüphelileri serbest bırakılan 16 yaşındaki Sezgi Kırıt’ın davası 7 yıl sonra bugün görülüyor. Sezgi’nin davası, Türkiye’de kadın cinayetlerinin nasıl üstünün kapatıldığını, kadınlara yönelik ayrımcılığın hukuk boyutunu gözler önüne seriyor.
Hikaye şöyle başlıyor: Antalya'da 31 Ağustos 2009 günü ekmek almak için evden ayrılan Sezgi Kırıt, facebook'tan tanıştığı Osman Küçük ile buluştu. Osman Küçük, Sezgi Kırıt'ı iş arkadaşı Ali Karpi'nin evine götürdü. İddiaya göre burada vücuduna uyuşturucu enjekte edilen Kırıt, 3 kişinin şiddet ve tecavüzüne uğradı. Aynı gece evde yaşamını yitiren Sezgi Kırıt'ın cesedi, üzerindeki giysiler çıkartılarak, Isparta yolunda bir araziye bırakıldı. Sezgi Kırıt'ın cesedi 10 gün sonra bulundu. Kimliği saptanamayan ceset, iddiaya göre Adli Tıp'ta yapılan otopside de şüpheli bir durum çıkmayınca 'Kimsesizler Mezarlığı'na gömüldü. Aile ise sahipsiz bir ceset bulunup gömüldüğünü 40 gün sonra öğrenince, mezar açılıp ceset çıkarıldı.
Yapılan incelemede cesedin Sezgi Kırıt'a ait olduğu anlaşılınca soruşturma başlatıldı. Ancak ilk otopside ilginç biçimde herhangi bir şiddet ve tecavüz izine ulaşılmadığı rapor edildi. Oysa Sezgi’nin bedeninde birden fazla erkeğin spermi bulunmuştu. Bu gerçeğin göz ardı edilmesinin nedeni ise, aynı günlerde bir seks işçisi kadının da kaybolduğu bilgisinin gelmiş olmasıydı. Eğer ceset ona aitse, soruşturma açmaya gerek yoktu! Seks işçisi kadınların tecavüze uğratılması, öldürülmesi serbestti!
Olayla ilgili şüpheliler Osman Küçük, Mehmet Mutlu Kurtlar, Ali Karpi ve Emine Karpi gözaltına alındı. İfadelerinde birlikte alkol alıp uyuşturucu kullandıklarını anlatan şüpheliler, kızın ölmesi üzerine cesetten kurtulmak istediklerini ve araziye attıklarını söyledi. Adli Tıp otopsi raporunda da 'tecavüz ve darp bulgusu belirtilmediği için şüpheliler serbest bırakıldı.
Ancak Sezgi'nin ailesinin avukatı Sibel Önder olayın peşini bırakmadı. Şüphelilerden biriyle sosyal paylaşım sitesinde arkadaşlık kuran Sibel Önder, yeni delillere ulaştı ve olayın Ulusal Kriminaloji'ye taşınmasını sağladı. Buradan aylar sonra gelen raporda, olayın 'Zorlamalı ölüm ve tecavüz' olduğu belirtildi.
DHA muhabiri Mustafa Kozak’a konuşan Önder şunları söyledi:
"Şahısların ikrarına rağmen, biz uyuşturucu verdik, alkol verdik birlikte olduk demelerine rağmen adli tıptan çıkan sonuçta Sezgi’nin cesedinde alkol ve uyuşturucu bulunmadığına dair rapor verilmesi nedeniyle 7 sene boyunca savaşmak durumunda kaldık. Bu süreçte 7 savcı değişti. Her birine dört klasörden oluşan olayı tam savcılar anladığında tayinleri çıkıyordu. Bu konuda son savcımız Murad Kaya çok ciddi bir çalışma yaptı. Sezgi’nin ölüm nedeninin tespiti için dosyanın örneğinin Ulusal Kriminal Büro’ya gönderilmesine karar verildi. Ulusal Kriminal Büro tarafından 21 Mart 2016 tarihinde düzenlenen bilirkişi raporunda ise maktulün ölümünün yaşı ve fizyolojik durumu nedeniyle doğal ölüm olarak kabul edilemeyeceği belirtildi. Raporda ölümün zorlamalı ölüm sonucu meydana geldiği belirtildi. Ve yargılamanın önü açıldı. Belki de Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. Birden fazla erkeğin tecavüzü işkence olarak değerlendirildi.”
Kadınlar davaya müdahil olmak istiyor
Sezgi Kırıt'ın öldürülmesiyle ilgili açılan davaya, Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu da müdahil olmak için talepte bulunacak. Kurul üyelerinden avukat Aylin Onursev, yarın görülecek davanın ilk duruşmasına katılıp müdahil olacaklarını söyledi. Onursev, müdahillik taleplerinin kabul edilmesini umduklarını belirtti. Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği de Sezgi Kırıt davasını takip etmek için Antalya Adliyesi'nde hazır olacaklarını duyurdu.
Kaynak: DHA / Mustafa Kozak