Yönetmen Sertaç Yıldız, pandemi boyunca evde kalamayan ve çalışmak zorunda olan emekçilerinin hangi koşularda çalıştıklarını ve pandeminin sınıfsal yanını ortaya koyan “Eve Sığmayan Hayatlar” adlı bir belgesel çalışması yayınladı. Yıldız ile Eve Sığmayan Hayatlar’ı konuştuk: Pandemi sınıfsaldır!
SiyasiHaber – Orhan KOÇ
Pandemide çalışmak zorunda kalan emekçilerin hikayesini anlatan “Eve Sığmayan Hayatlar” belgeseli yayınlandı. Yönetmenliğini Sertaç Yıldız’ın üstlendiği belgeselde; kargo, market, sağlık ve banka çalışanı dört emekçi, pandemi boyunca yaşadıklarını anlatıyor. Halen çalıştıkları için kimlikleri açıklanmayan emekçilerin kaleme aldığı mektuplar ise Nur Sürer, Laçin Ceylan, Mahir Günşıray ve Kerem Fırtına tarafından seslendirildi.
Belgeselin ilk bölümünde dört işçinin salgının başlangıcında yaşadıkları, ikinci bölümünde evde kal çağrıları yükselirken çalışmak zorunda kalmaları, üçüncü bölümünde ağır çalışma koşulları, dördüncü bölümünde ise hak talepleri anlatılıyor. Çalışanların korunması bir yana daha fazla çalıştırılmaya başladıkları, daha fazla moobinge maruz kaldıklarını dile getiren Yıldız, pandeminin sınıfsal çelişkiyi derinleştirdiğini vurguladı.
Yönetmen Sertaç Yıldız: Bu filmin içinde hepimiz varız
"Salgının başlamasıyla birlikte alınan tedbirler aslında sistemin devamlılığını sağlamak içindi" diyen Yıldız, belgeseli çekme nedenini şu sözlerle açıklıyor: "Önlemler çerçevesinde, bir yandan sürekli “Evde kal” çağrıları yapılırken diğer yandan her gün işe gitmek zorunda olan yaklaşık 20 milyon insan vardı. Bu çağrılar, tedbirler işçiler için değildi tabi. Bizde buradaki bariz çelişkiyi, sınıfsal uçurumu ortaya koymak adına bir belgesel yapmaya karar verdik."
"Her şeyin sınıfsal olduğu gerçeği ve pandeminin de bu sınıfsal çelişkiyi derinleştirdiği ortada" diyen Yıldız, şöyle devam ediyor: "Çalışanların korunması bir yana daha fazla çalıştırılmaya başladılar, daha fazla mobbinge maruz kaldılar. Salgının bütün faturası emekçilere kesildi. Belgeselin hazırlık sürecinde farklı mesleklerden insanlarla yazıştık. Temelde insanlarla teması en çok olan, gerek çalışma koşulları gerekse sağlık açısından pandemiden en çok etkilen meslek gruplarından insanlardı.”
Eve Sığmayan Hayatlar’da herkesin bu filmin içinde olduğunu vurgulayan Yıldız, filmin sonunda çıkan tabloyu şu sözlerle açıklıyor: “Bu filmin içinde hepimiz varız. Yaklaşık on aydır her geçen gün hayatımız daha da zorlaşıyor. Var olan toplumsal sorunların üzerine bir de pandeminin getirdiği yük bindi. Hepimiz bu filmde görünen tablonun bir yerindeyiz aslında.”
“Eve Sığmayan Hayatlar belgeseli” her kriz anında bizlere aynı gemideyiz diyenlere cevap niteliğinde. Yönetmen Sertaç Yıldız yapmış olduğu belgesel ile pandeminin bizleri eşitlemediğini, aksine sınıfsal boyutunu çok daha açık bir şekilde ortaya koyduğunu gözler önüne seriyor. Yıldız son olarak belgesel çalışmalarının devam edeceğine ve sağlık çalışanlarının pandemide yaşadıklarını anlatan bir belgesel için hazırlık aşamasında olduklarını anlattı.
‘Eve Sığmayan Hayatlar’ belgeselinde kargo, market, sağlık ve banka çalışanı dört emekçi pandemi sürecinde yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor:
Çalışanlar arasında ayrımcılık uygulandı: Biz sahada çalışırken müdürler home-ofis çalıştırıldı”
Kargo emekçisi Z., kargo sektörünün pandemide en çok etkilenen sektörlerinden biri olduğunu ve pandemiyle birlikte online alışverişin artışından dolayı firmaya gelen insanların sayısında artış olduğunu söylüyor. Bu artışa rağmen, firmaların gerekli önlemleri almadığını müdürlerin ise home ofis ve pandemi koşullarına uygun vardiya sistemine geçerek sağlıklarını korumaya giriştiklerini dile getirdi.
“Aynı personel sayısıyla iş yükümüz 5 katına çıktı”
Market emekçisi A. ise pandemi boyunca yaşadığı sıkıntıları ve zorlukları şu şekilde anlatıyor:
“Aynı personel sayısıyla iş yükümüz 5 katına çıktığı için artık işe gitmek bize ölüm gibi geliyordu. Berbat bir histi. O dönemde evde kalanlara çok imreniyorduk. En büyük hayalim günlerce evde pinekleyip kitap okumak ve film keyfi yapmaktı. Evde kal çağırılarını görmek duymak istemiyordum artık. Çünkü sokağa çıkma yasağı bizim için fazla mesai, bitmeyen kuyruklar, daha fazla risk anlamına geliyordu. Sözün özü; insanlar, şirketler, alınan kararlar, her şey biz çalışanlar için birleşmiş gibiydi.”
“Satış yapma konusunda psikolojik baskı altında tutulduk”
Satış yapma konusunda pandemi süresince sürekli olarak baskı altında tutulduklarını anlatan banka emekçisi Y. yaşadığı zorlukları şu cümlelerle anlatıyor:
“Kurum içi maillerde bu süreçte satış hedef baskımızın olmayacağı belirtiliyordu. Ama gün içinde yöneticilerimizden satış yapmamız gerektiğine yönelik baskı telefonları alıyorduk. ‘Bugün ne kadar kredi kullandırıldı, rakamımızı artırmamız lazım, maaş müşterilerimizi arayıp kredi teklifi verelim’ denilerek sürekli psikolojik baskı altında tutuluyorsun. Sürekli yaptığınız toplantılarda yaptığınız her haklı açıklama karşısında ‘biz sonuca bakarız’ şeklinde bir yaklaşımla karşılaşıyorsunuz.”
“Nefes alabileceğimiz bir an bile olmadı”
Mart ayından beri virüsle en ön safta mücadele eden sağlık emekçilerinden bir olan Hemşire M. ise pandemi başladığından bugüne çok yoğun çalışmak zorunda kaldıklarını, nefes alabilecekleri ve dinlenebilecekleri bir an bile olmadığını dile getiriyor.
Künye
Yapımcı-Yönetmen: Sertaç Yıldız
Kamera: Sertaç Yıldız
Kurgu: Çiğdem Mazlum
Ses-Miksaj: Mennan Yılmaz
Müzik: Cem Mazlum
Anlatıcılar
Nur Sürer
Laçin Ceylan
Mahir Günşıray
Kerem Fırtına