Suriye Demokratik Güçleri Başkomutanı Mazlum Kobane Al-Monitor’a verdiği röportajda Joe Biden’ın ABD Başkanı seçilmesinin Ankara’nın Suriyeli Kürtlere tutumunda değişime neden olabileceğini söyledi. Kobane, PKK ile KDP arasında yaşanan gerilimin tek nedeninin de Türkiye’nin baskısı olduğunu ifade etti.
ABD Başkanlık seçimlerini Trump’ın kaybederek Joe Biden’in ABD Başkanı seçilmesiyle birlikte ABD’nin dış politikasında ne türden değişimler olabileceği tartışılıyor. Bu değişimin ABD’nin Suriye ve Kürtlere yönelik politikasına nasıl yansıyacağı da merak konusu.
Al Monitor’dan Amberin Zaman bu kapsamda, Suriye Demokratik Güçleri Başkomutanı Mazlum Kobane ile bir röportaj gerçekleştirdi. Röportajın dikkat çeken bölümleri şöyle:
“Yeni yönetim konusunda iyimseriz”
Al-Monitor: Röportajımızın zamanlaması gerçekten mükemmel oldu. Amerika’da Joe Biden zaferini ilan ettikten saatler sonrası… Yeni yönetim hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz? Bugün karşınızda Joe Biden’ı bulsanız kendisinden ne talep ederdiniz?
Mazlum Kobane: Biz yeni yönetim konusunda iyimseriz. Aslında bizim için yeni değiller. ABD ve koalisyon ile DAİŞ’e karşı mücadeleye birlikte başladığımızda bu ekip iktidardaydı zaten. Buradaki durumu biliyorlar, hakimler ve Rojava için daha gerçekçi bir politika izleyeceklerini düşünüyoruz.
Beklentilerimize gelince, öncelikle teröre karşı birlikte yürüttüğümüz bu savaşı birlikte bitirmeliyiz. DAİŞ’i hâlâ bir tehlike olarak görüyoruz. Rejim bölgesinde kampları var, sınırın doğusunda Irak çölünde de kampları var. Finansman sıkıntıları yok, para bulabiliyorlar, savaşçı bulma ve eğitme olanakları var ve her yere gönderebiliyorlar, sempatizanları var. Dolayısıyla ABD’nin buraya daha fazla asker göndermesi gerekiyor.
Al-Monitor: Ne kadar?
Kobane: Mevcut sayının iki katı kadar. [Türkiye’nin Ekim 2019 işgalinin ardından] koalisyon güçleri Rakka, Kobani ve Menbic dahil bazı alanlardan çekildi. Ancak bizim bu alanların tümünde DAİŞ’e karşı savaşımız sürüyor. Bu biçimiyle DAİŞ’i kontrol altında tutabiliriz ama bitiremeyiz.
Biden’dan diğer beklentimiz, Rojava’da ve Suriye’nin bütününde genel bir siyasi çözüme ulaşılana denk koalisyon güçlerinin burada kalmaları. Askeri ilişkilerimiz gayet iyi ama siyasi ilişkilerimizi yetersiz buluyoruz. Tüm çabalarımıza rağmen gereken düzeye ulaşmadı.
Prensip olarak ne KDP’ye ne PKK’ye yönelik aleyhte veya lehte tutum belirtmeyeceğiz
Al-Monitor: Mart ayından beri ABD resmi olarak sizinle birlikte ENKS ile görüşmelerde arabuluculuk yapıyor. Haziranda müzakereler fiili olarak başladı. Varılacak anlaşmanın parametreleri konusunda aynı görüşte olduğunuza dair ENKS ile ortak açıklama yaptınız. ABD’nin Suriye elçiliği ilk kez Kurmanci dilinde bu konuda resmi açıklamada bulundu. Sizce bunlar önemli adımlar değil mi?
Kobane: Biz Suriye Demokratik Güçleri olarak bu görüşmeleri ABD ile birlikte himaye ediyoruz. Doğru. Bunun için de iyi bir zemin oluşturduk. Ortak bir irade yakaladık ve bu, halkımızın isteklerini yansıtıyor. Büyük bir çaba söz konusu, baya yol kat ettik; ama yeterli düzeyde değil. Müzakereler ağır yürüyor.
Al-Monitor: Edindiğimiz bilgilere göre görüşmeler PKK konusunda düğümlenmiş. ENKS nihai anlaşma metnine PYD’nin PKK ile arasındaki bağları kopardığı türden bir ifade yerleştirilmesini dayatıyor. Siz de bunu kabul etmiyorsunuz. Doğru mu?
Kobane: Burada herkes Rojava’nın Suriyeli Kürtler tarafından, Suriye’nin toprak bütünlüğü içerisinde yönetilmesi gerektiği konusunda hemfikir. Yönetimin Suriyeli Kürtler tarafından oluşması, bütün kararların Suriyeli Kürtler tarafından alınması, bu kararların şeffaf biçimde alınması ve Suriyeli Kürt kimliğinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi konusunda hemfikiriz. Dolayısıyla ENKS gerçekten buranın kendi kendisini yönetmesi noktasında samimi ise sorun yok demektir.
Al-Monitor: Sorun nedir o hâlde?
Kobane: Şu anda Kürtler arasında bazı çelişkiler var. Bugün Irak Kürdistanı’nda PKK ile KDP arasında gerilim var. Biz bu gerilimde taraf olmak istemiyoruz. Biz Suriyeli Kürtler olarak, Suriye Demokratik Güçleri, Rojava yönetimi olarak ne KDP’ye karşı veya lehte tutum belirteceğiz ne de PKK’ye karşı veya lehte. Bu temel prensibimizdir. Aynı şekilde mesele buraya, Rojava’ya, dışarıdan müdahaleye karşı olmaksa bunda hepimiz hemfikiriz. Bunu belirtiğimizde ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Sayın Jim Jeffrey de vardı.
Al-Monitor: Ama ENKS anlaşma metnine PKK ile ilgili açıklama eklenmesi konusunda ısrar ediyor ve siz de kabul etmiyorsunuz. Doğru mu?
Kobane: Evet doğru. Sadece PKK değil, herhangi bir oluşum ile ilgili ifadeler konmasını istemiyoruz. Biz Suriye Demokratik Güçleri olarak DAİŞ’e karşı, teröre karşı mücadelede herkesten yardım istedik. KDP’den, herkesten. Sizinle görüşmemizden önce Erbil’den gelen ENKS heyetiyle görüştüm. Onlara da tekrar izah ettim. Bu konunun aşılacağına inanıyorum. Görüşmelerimiz sürüyor. Biraz çaba gösterirsek aşarız. Sonuç olarak Rojava’nın geleceği için iyi şeyler isteniyorsa aşarız.
Rusya cephesinde sıkıntı yok
Al-Monitor: Peki, Ruslar aranızdaki görüşmelere ne diyor? Amerikalıların çekilmesini ve sizin rejimle barışmanızı istediklerini biliyoruz.
Kobane: Bu süreç onlardan bağımsız gelişti. Ama bize resmi kanallar tarafından Rusların bu sürece karşı olduklarına dair herhangi bir şey iletilmedi. Sürecin içinde olmasalar da gene süreç hakkında haberdar olmak istiyorlar. Bizden sürekli bilgi alıyorlar. Suriye Demokratik Konseyi Başkanı İlham Ahmed ağustos ayında Moskova’da Dışişleri Bakanı Lavrov’la görüştü biliyorsunuz. Akabinde Moskova’ya ENKS heyeti gitti. Barış Pınarı Operasyonu’ndan sonra, Rus güçlerinin bölgemizdeki sayılarının artmasıyla birlikte sahada yaşanan sorunlarımızı da hep çözüyoruz. O cephede sıkıntı yok.
Al-Monitor: Ama Rusya rejimle anlaşmanızdan yana?
Kobane: Rejimle barışmamızı teşvik ettikleri doğru. Ama biz onların rejim üzerinde daha fazla baskı uygulamalarını bekliyoruz. Her halükârda rejim genel anlamda çözüme hazır değil. Bu bütün Suriye için geçerli. Kendine güvenmiyor. Demokratik çözüme hazır değil. Özellikle Kürtlere ilişkin Baas zihniyetlerinden kendilerini kurtaramadılar. Gene de rejimle sürekli temaslarımız var çünkü yan yana yaşıyoruz ve ortak güvenlik sorunlarımız var.
Al-Monitor: Rejimin İran ile bir olup Arap aşiretleri ile aranızda sorun yaratmak istediğini biliyoruz.
Kobane: Bizim alanlarımızda İran ile rejim aynı cephede çalışıyor. Özellikle Deyrizor ve Rakka’da aşiretleri bize karşı kışkırtma gibi çabaları var. Bu konudaki rahatsızlığımızı taraflara ilettik. Şimdilik durdurduk diyebiliriz. Zaten Arap aşiretleriyle ilişkilerimiz her yerde iyi ve daha da geliştirmek istiyoruz. Biliyorsunuz elleri kana bulaşmamış yerel aşiret mensubu 600 civarında militanı serbest bıraktık. Aileleri de saldık. Tabii maksimum güvenlik tedbirleri alarak, geçmişlerini didik didik araştırarak. Bu noktada koalisyon ile sürekli bilgi alışverişi içerisindeyiz. Süreç içerisinde daha fazla insanı bırakmayı planlıyoruz.
PKK ile KDP arasındaki şimdiki gerilimin tek nedeni Türkiye’nin baskısı
Al-Monitor: PKK ile KDP arasında tırmanan gerilime değindiniz. ENKS ile yapılan görüşmelerin önemli bir nedeninin de Rojava yönetimi ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki ilişkileri pekiştirmek olduğunu biliyoruz. PKK ile aralarındaki tansiyon devam ederse sürece zarar vermeyecek mi?
Kobane: Elbette zarar verecek. Hem de çok çok verecek. Temelde her iki tarafta Kürtler var, Kürt güçleri var. Böyle bir çatışma Rojava’yı da olumsuz etkiler, Suriyeli Kürtler arasındaki diyaloğu da olumsuz etkiler. O yüzden biz gerginliğin azalması için büyük çaba sarf ediyoruz. Bütün taraflarla görüşüyoruz. Kürdistan Yurtseverler Birliği yetkilileriyle de görüşüyoruz, Sayın Neçirvan Barzani ile de. Bu kavga, sadece Rojava’ya değil bütün Kürtlere zarar verecek nitelikte.
Al-Monitor: Peki kavganın sebebi nedir sizce?
Kobane: Bence tek bir nedeni var: Türkiye, Türkiye’nin baskısı. Çünkü bu gerginlikten KDP’nin ve PKK’nin herhangi bir çıkarı yok. Her iki taraf da Kürtler arası savaşa karşı olduklarını devamlı belirtiyorlar. Her iki tarafı da tanıyorum. İkisi de karşı ve bakın, 21 yıldır aralarında dişe dokunur çatışmalı durum yoktu, arada ciddi ihtilaf yoktu. Bu yüzden bu duruma anlam veremiyorum. Dış müdahale sonucu gelişen bir durum. Türkiye’nin PKK’ye karşı yürüttüğü askeri operasyonların tetiklediği bir durum bu.
(…)
“Türkiye’nin seçenekleri gittikçe azalıyor”
Al-Monitor: 21 Ocak’tan itibaren Türkiye’nin bir telefonla ikna edebileceği bir lider olmayacak Beyaz Saray’da. Biden’ın gelişi Türkiye ile ilişkilerinizde yeni bir sayfa açmanız için fırsatlar sunmuyor mu?
Kobane: Erdoğan aslında [Trump döneminde] bir boşluk buldu ve bu boşluktan yararlanarak çok ileri gitti. Kendi politikalarını dayattı. Eğer Erdoğan bu saldırgan politikalarına yönelik bir dirençle karşılaşırsa geri adım atmak zorunda kalır. Ve bu sadece bizim için değil, bütün bölge için olumlu hava yaratır.
Bence Türkiye’nin seçenekleri gittikçe azalıyor. Agresif politikalarını sürdürmesine koşullar eskisi gibi el vermiyor. Kanımca, Türkiye’nin Rojava’ya askeri müdahalede bulunma ihtimali sıfır olmasa da oldukça azaldı. Türkiye’nin bize karşı daha esnek politika yürütmesi için zemin oluşmuş görünüyor. En azından aramızdaki mevcut ateşkesin sürdürülmesi ve yeni diyaloğun gelişmesi için bir zemin var.
(…)
Al-Monitor: Geçtiğimiz aylarda ABD petrol şirketiyle bir anlaşma imzaladınız. Yeni bir gelişme var mı?
Kobane: Petrol konusu ekonomik bir mesele. [Alanına girmediğini ifade ediyor. Sanılanın aksine SDG'nin anlaşmada imzası bulunmuyor A.Z.] Siyasi değil. [ABD petrol şirketi] Delta Crescent ve Güney’deki yönetim arasında görüşmeler sürüyor. Sanırım şartlar, fiyat konusundaki görüş ayrılıkları yüzünden ağır yürüyor. Ama çözüleceğine inanıyorum.
(…)