MEHMET ZENCİR yazdı: “Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın en büyük iddiası sağlıkçılarla vatandaş arasında para ilişkisine son vermekti. Genel Sağlık Sigortası (GSS) çıkana kadar (2009’a kadar) bu sözünün arkasında durmaya çalıştı. GSS çıktıktan sonra ipin ucunu kaçırdı. Vatandaşın sağlık üzerinden ödediği kalemlerin sayısı 14’ü buldu.”
MEHMET ZENCİR
Ata Soyer Sağlık ve Politika Okulu
Geçenlerde medimagazin web sayfasında “Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu: 2017'de 350 milyon reçete yazıldı” başlıklı bir haber yer aldı. Sarıeroğlu’nun son dönem basında yer alan SGK eleştirilerine atfen ne kadar başarılı bir çalışma yaptıklarını aktardığı “Sağlık, Sigorta ve Emeklilik” sunumuna yer veren bir yazı1. Yazıda yer alan bazı verilerle ile ilgili bazı kaygılarımızı ve aynı verinin başka türlü anlamlandırılması konusundaki düşüncelerimizi sizlerle paylaşmak istedik.
Yazıda yer verilen, SGK'nın nüfusun yüzde 99,2'sini kapsadığı ve GSS kapsamında yer alan vatandaşların hekime yıllık müracaat sayısının 8,4 olduğu yönündeki istatistikler doğrulanmaya ihtiyaç gösteriyor. Zorunlu olsa da GSS kapsamına girmeyen nüfusu yakalamaya dönük, 1 Nisan 2017 öncesi ödenmemiş genel sağlık sigortası prim borçlarının aylık 53,33 lira üzerinden güncellenerek faizlerinin silinip, yapılandırılmasının sonuçları henüz kamuoyu ile paylaşılmadı. Bu kapsamda yaklaşık 6,5 milyon kişinin 8,5 milyar lira borcunun tahsilatından vazgeçilmiş olsa da ne kadarı ‘referandum affı’ diye tanımlanan bu olanaktan yararlandı, belli değil. Yine yıllık hekim başvurusu 2016 Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre vatandaş başına 8,6 olduğu halde, bakan sadece GSS kapsamındaki nüfusun 8,4 başvuru yaptığını söylüyor. Bu çelişki kapsam dışı nüfusun (yüzde 0,8) geri kalan büyük çoğunluktan (yüzde 99,2) çok daha fazla başvurduğu anlamına gelir ki, genellikle sağlık güvencesi olmayan vatandaşların sağlık hizmetlerinden daha fazla yararlanması beklenmez.
Gelelim asıl tartışmak istediğimiz konuya. ‘Prim gelirlerinin emekli aylıklarını ve sağlık giderlerini karşılama oranı 2002'de yüzde 61 iken şu anda yüzde 72 oranına ulaştı’ paylaşımına… Bu bilgiyi nasıl yorumlamalıyız? Bakanlık çok iyi çalışmaya mı başladı, yoksa vatandaşın sağlık hizmeti için eli daha fazla cebine gitmeye, yani SGK’ya daha fazla ödeme yapar hale mi geldi?
Önce sağlık harcamalarının artması ile ilgili bilgi verelim. TTB (2018), SGK’nın hastanelere ödediği fatura tutarlarının 2010-2016 yılları arasında bazı hastaneler için 3 katına kadar çıktığını açıkladı. TTB, GSS Yasası’nın bütünüyle uygulamaya girdiği 2012 yılından 2016 yılına kadar hastanelere ödenen fatura tutarları incelendiğinde;
– Devlet hastanelerine ödenen SGK fatura tutarının %39,
– SB Eğitim ve Araştırma hastaneleri gibi üçüncü basamak devlet hastanelerine ödenen SGK fatura tutarının %61,
– Özel hastanelere ödenen SGK fatura tutarının %25,
– Üniversite hastanelerine ödenen SGK fatura tutarının %49,
– Toplam ödenen fatura tutarının da %41 oranında arttığı bilgisini paylaşıyor.
Sağlık harcamaları artarken, SGK’nın zorlanmaması ve hatta daha iyi performans göstermesinin açıklanmaya ihtiyacı var. Uzun soluklu Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın başmimarı Sağlık Bakanımız Recep Akdağ’ın en büyük iddiası sağlıkçılarla vatandaş arasında para ilişkisine son vermekti. Genel Sağlık Sigortası (GSS) çıkana kadar (2009’a kadar) bu sözünün arkasında durmaya çalıştı. GSS çıktıktan sonra ipin ucunu kaçırdı. Vatandaşın sağlık üzerinden ödediği kalemlerin sayısı 14’ü buldu. İlk olarak ayakbastı parası ile yani muayene parası ile başlandı. Şimdi acillerde bile alınmak isteniyor. Özetle prim gelirlerine ek olarak katkı ve katılım payını Sayın Bakan’a hatırlatmak gerekiyor. Özel hastanelerin doğrudan aldığı ilave ücret dışında çoğu SGK’ya giden katkı ve katılım ücretleri. Prim gelirlerinin sağlık giderlerini karşılama oranındaki yükselmede acaba vatandaştan kesilen haraçlar ne kadar etkili oldu. GSS konusunda akıbeti öğrenmek isteyenler TTB’nin 14 Mart 2018 için hazırladığı “Genel Sağlık Sigortası: Ne dediler, ne oldu?” isimli broşüre bakabilir2.
Vatandaş zaten vergi veriyordu, buna bir de GSS primi eklendi. Bu da yetmez oldu; katkı-katılım payları her geçen gün arttı. Hizmetten yararlanırken çok fark edilmeyen bu primin ne kadar yekûn tuttuğunu yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’nun paylaştığı 2017 yılında 350 milyon reçete için ödeme yapıldığı bilgisi ile yorumlayalım. Bu 350 milyon reçete üzerinden SGK ne kadar katkı ve katılım payı almış, bir bakkal hesabı yapalım isterseniz.
Her reçeteden 3 TL katkı payı alınıyor: 350 x 5 = 1,050 milyon. Eğer reçetede 3’den fazla ilaç varsa her ilaç için 1 TL daha alınıyor. Bunu hesap etmemiz mümkün değil. Ama Jülide hanım biliyordur. Yine her reçete için çalışanlardan %20, emeklilerden %10 alınıyor. Reçetenin ne kadarı çalışanlara ne kadarı emeklilere ait bunu da bilmiyoruz. Jülide hanım bunu çok iyi biliyordur mutlaka. Ama en azından %10 eklesek, 1,050 + 105 = 1,105 milyon TL. Dahası reçete almak için muayene olmak gerekiyor. Aile hekimi dışındaki her başvuru için devlet hastaneleri 6 TL, eğitim ve araştırma hastaneleri 7 TL, üniversite 8 TL ve özel hastane 15 TL SGK adına haraç kesiyor. 350 milyon reçetenin dağılımını bilmiyoruz ama 2016 Sağlık Bakanlığı İstatistikleri 3 üzerinden kabaca hesap yapabiliriz. Buradaki verilerden de devlet ve eğitim araştırma ayrımı yapmamız mümkün değil. Bunun için ortalamasını alabiliriz yani 6,5 TL deriz, ya da torpil geçeriz tümü devlet hastanesi deyip 6 TL kabul ederiz. 2016 verilerine göre tüm başvuruların dağılımı şu şekilde: Birinci basamak %31,4, devlet hastaneleri ve eğitim araştırma hastaneleri %49,6, üniversite hastaneleri %5,3 ve özel hastane, tıp merkezi ve poliklinikler %13,6. Sağlık Bakanlığı hastanelerinin hepsini devlet deyip 6 TL hesaplarsak 1.904 milyon TL ya da devlet ve eğitim araştırma ortalamasından 6,5 TL hesaplarsak 1.990 milyon TL tutuyor. Bunu yekûna dahil edersek 1.105 + 1.990 = yaklaşık 3.100 milyon TL ediyor. Randevulu muayene vb. eklersek hesap biraz daha yükselir. Her randevu için 4 TL haraç kesiliyor, bunun da rakamını bilmiyoruz; Jülide hanım ekleyebilir. Diğer 14 kalemi bulan katkı paylarını da eklersek (istisnai sağlık hizmetleri vb.) daha da yükselir.
Tabii unutmayalım biz sadece reçete üzerinden bir hesaplama yaptık. 2016 yılı için toplam başvurunun 685 milyondan fazla olduğunu hatırlatalım. Yine aile hekimleri dışındaki hastane, özel tıp merkezi ve polikliniklere başvuran yaklaşık 470 milyon başvurucunun reçete yazılmayanlarının da bu hesaba dahil edilmesi gerekiyor. Bu istatistiki veriyi de Jülide hanım ekleyebilir. Sakın Jülide hanımın kastettiği SGK primlerinin karşılama gücü, kesilen bu haraçlardan geliyor olmasın?
Her ne kadar eski sendikacı olsanız da işçi, emekçilerden yana değil de devlet ve sermayeden yana tutum alır hale gelmişsiniz. Sendikanızın sarılığı, devletten-sermayeden yana duruşu sizi etkilemiş olsa gerek. Kesilen haraçların yanında adı konulmamış teminat paketi ve bu pakete giren ve girmeyen hizmetleri de mutlaka bu hesaba dahil etmeliyiz.
Sağlık açısından GSS üzerinde toplumun, emekçilerin ve sağlık emekçilerinin söz hakkı var mı sorusuna da yanıt aramalıyız. Ne kadar prim toplanacağı, bu primlerin nasıl kullanılacağı konusunda toplum, emekçiler ve sağlık emekçileri dışarıda tutulmuş durumda. Devlet ve sermaye, kafa kafaya verip günlük çıkarlarına uyacak şekilde bu işleri planlanıyor. ‘İşçi ve toplum denetimi diyebileceğimiz bu mekanizmayı nasıl inşa edebiliriz?’ konusunu mutlaka gündeme almalıyız.
- https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-calisma-bakani-Jülide-sarieroglu-2017de-350-milyon-recete-yazildi-11-681-76672.html
- TTB (2018) Sağlıkta Dönüşüm Programı çöktü. Genel Sağlık Sigortası: Ne dediler, ne oldu? http://www.ttb.org.tr/userfiles/files/14Mart2018GSS.pdf
- Sağlık İstatistik Yıllığı (2016). https://dosyasb.saglik.gov.tr/Eklenti/13183,sy2016turkcepdf.pdf?0