İki ila beş milyon nüfusa sahip olduğu düşünülen Türkiyeli Romanlar, nefret söylemi ve şiddet tehdidinin hedefi oluyor; aşırı yoksulluk ve dışlanmaya kadar hayatlarının neredeyse her alanında ayrımcılığa maruz kalıyorlar.
Türkiye muhalif hareketinin her alanda gündeme getirdiği gündem maddeleri, Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2021 Türkiye Raporu’nda da yer aldı. Dışişleri Bakanlığı’nın “mesnetsiz iddialar” ve “çifte standartlı yaklaşım” içerisinde olmakla suçladığı raporda, Hükümetin iç ve dış politikaları eleştirilirken, Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler ve yargının bağımsızlığına yönelik ciddi endişelerle birlikte Azınlık haklarına yönelik olumlu yönde yapısal değişikliklere gidilmediği de belirtildi.
Raporda, Romanlarla ilgili tespitler
AB İlerleme Raporu’nda, Romanlara ilişkin yapılan tespitler özet olarak şöyle:
Romanlar, hedeflenen politika önlemlerinin yokluğunda kayıtlı işlerden büyük ölçüde dışlanmış durumdadır.
Kayıtlı istihdamdan büyük ölçüde dışlanmıştır. Romanları hedef alan sektörel stratejiler bulunmamaktadır. Çoğu Roman sabit gelire sahip olmadığı için Roman vatandaşların istihdam ve yaşam koşulları raporlama döneminde ciddi şekilde kötüleşmiştir.
Türkiye’nin 2021’de sona erecek olan Ulusal Roman Stratejisi, şu ana kadar sınırlı sonuçlar vermiştir. Yeni bir ulusal strateji henüz kabul edilmemiştir. Strateji uygulamasının izlenmesini ve değerlendirilmesini güçlendirmek için, Roman topluluğu ve bağımsız sivil toplum sistematik ve şeffaf bir şekilde dahil edilmemiştir.
COVID-19 pandemisi nedeniyle uzaktan eğitime geçiş, yoksulluk çeken birçok hanenin internete veya uygun cihazlara erişiminin olmaması nedeniyle Roman çocuk ve gençlerin eğitime katılımını olumsuz etkilemiştir. Roman çocuklara sahte zihinsel engelli veya öğrenme güçlüğü teşhisi konarak istismar iddiaları devam etmiştir.
Romanlar için belirli bir barınma programı tamamlanmazken, birçok kentsel dönüşüm projesi Romanların yaşadığı bölgeleri kapsamaktadır. Roman ailelerin çoğunun tapu sahibi olmaması nedeniyle, projeler Romanların başka yerlere sığınmak için taşınmalarıyla sonuçlanmıştır.
Romanların yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki sosyo-ekonomik durumu izlemek için ayrıştırılmış verileri artırmaya ihtiyaç vardır. Romanlara yönelik birkaç nefret söylemi iddiası vakası rapor edilmiş ve STK’lar tarafından mahkemelere taşınmıştır.
Ombudsman ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Romanların entegrasyonu konusunda bir çalışma yapmamıştır. Romanların hakları konusunda kamuoyunu bilinçlendirme kampanyası yürütülmemiştir.
Ulusal Roman Stratejisinde cinsiyete duyarlı bir yaklaşım eksiktir. Türkiye’nin ayrıca Romanların ve diğer hassas grupların COVID-19 sonrası kurtarma önlemlerine sürdürülebilir şekilde dahil edilmesinin sağlaması gerekmektedir.
Türkiye’nin istihdam ve sosyal politikada ayrımcılık yapmama konusunda entegre bir stratejisi veya eylem planı bulunmamaktadır ve bu alanda herhangi bir veri bulunmamaktadır.
Romanlardan oluşan hanelerin çoğu, derin yoksullukla mücadele etmekte
Birçok alanda gerilemenin tespit edildiği raporun Azınlık haklarına ilişkin olarak, CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu bir açıklama yaptı. Purçu, geneline de değindiği raporun Romanlarla ilgili kısmına dair yaptığı açıklamada, “Her yıl olduğu gibi bu yıl da AKP iktidarında Türkiye’nin Roman vatandaşlara yönelik tutumu değişmemiş, Roman hakları, Romanların eğitimi, istihdamı, entegrasyonu, Romanlara karşı ayrımcılık vb. konularda bir adım ileriye gidilmemiştir. Romanların yıllardır uğradığı ayrımcılık, henüz hiçbir konuda zerre kadar azalmamıştır. Bunun sonucunda 2021 yılında da Romanlar kayıt dışı istihdama mahkûm edilmiş, günlük kazançlı güvensiz işlerde çalışmak zorunda kalmışlardır. AKP, bu konuda herhangi bir politika izlememiş, Romanların Kayıtlı İstihdama Erişimi konusunda herhangi bir adım atmamıştır. Romanlardan oluşan hanelerin çoğu, derin yoksullukla mücadele etmekte ve temel ihtiyaçlara erişememektedir. Sosyal politika alanında da Romanlara yönelik olarak spesifik bir çalışma olmadığı, AB’nin raporuna da yansımıştır. Birçok alanı olumsuz etkileyen pandemi sürecinde Romanlar, her yönden dezavantajlı konuma düşmüşlerdir. Roman çocukların eğitime erişimi bu yıl da mümkün olmamış, genel olarak Roman kadınlar Türkiye’deki diğer kadınlar gibi haklarına erişememiş, nefret söylemi de Romanlara dair diğer sorunlar gibi devam etmiştir” dedi.
Romanlar, barınma ve eğitim haklarına erişemiyor
Sıfır Ayrımcılık Derneği ve Uluslararası Azınlık Hakları Grubu (MRG)’nun ortaklaşa hazırladığı “Görmezlikten Gelinen Eşitsizlik: Türkiye’de Romanların Barınma ve Eğitim Hakkına Erişimi” başlıklı rapor, Türkiye’de Roman nüfusun barınma ve eğitim haklarını kullanmada karşılaştıkları sorunları tespit ederken, bu sorunların uluslararası standartlara uygun olarak nasıl çözülmesi gerektiğine dair de çözüm önerileri sunuyor.
Raporda, toplam sayılarının iki milyon ila beş milyon olduğu düşünülen Türkiyeli Romanların zaman zaman nefret söylemi ve şiddet tehdidinin hedefi olduğunu, aşırı yoksulluk ve dışlanmaya kadar hayatlarının neredeyse her alanında ayrımcılığa maruz kaldıkları belirtiliyor.
“Görmezlikten Gelinen Eşitsizlik: Türkiye’de Romanların Barınma ve Eğitim Hakkına Erişimi” raporunda, barınma ve eğitim gibi iki önemli alanda Roman toplulukların karşı karşıya kaldıkları engeller şöyle sıralanıyor;
Raporda, barınma konusunda evsizlik birincil mesele olarak tanımlanırken, Romanların çoğunun yoksul olup %80’inin gecekondularda ve bir kısmının kentsel dönüşüm projelerinin tehdidi altında olan yoksul mahallelerde yaşadığı tespiti yapılırken, Romanların yaşadığı yerleşim birimlerinde altyapının yetersi olduğu, çoğu evde şebeke suyu veya lağım tahliyesi olmadığı belirtiliyor.
Raporda, kentsel dönüşüm uygulamaları sonucunda Romanların, şehrin başka bir kısmında diğer gruplardan ayrı bir şekilde yaşamaya maruz bırakılmasının süreklileştiği vurgulanırken, yeni kurulan konut alanlarının şehirden ve şehir yaşamından nasıl uzak olduğunu gösteren örnekler yer alıyor.
“İstanbul’un Fatih İlçesi’nde Sulukule semtinde yaşayan Romanlar 40 km. uzaklıkta Taşoluk adlı semte yerleştirilmiştir. Yine İstanbul’un Sancaktepe semtinde derme çatma baraka ve çadırlarda yaşayan bir grup Romana yönelik olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen konut projesi için şehrin diğer yakasında oldukça uzak bir yerleşim yeri olan Çatalca bölgesi seçilmiştir. İzmir’in Tire İlçesi’nde inşa edilen TOKİ konutları şehirden 7 km. uzak bir noktadadır.”
Romanlar ve Eğitim Hakkı
Rapor, Romanlar çocukların, okula kayıt oranının en düşük olduğu gruplar arasında olduğu tespitini yapıyor. Aynı zamanda Roman çocukların okuduğu okullara atanan öğretmenlerin atama süresi dolmadan kurumdan ayrılmaya çalıştığı ve bu okulların sürgün yeri, norm kadro fazlası öğretmenlerin görev yaptığı okullar olduğu ifade ediliyor.
Öte yandan karma okullarda dış görünüşleri ve maddi imkânsızlıkları nedeniyle Roman çocukların ayrımcılığa maruz kaldığı, öğrenciler ve hatta bazen öğretmenler tarafından tacize varan davranışlarla karşılaştığı ortaya çıkıyor.
Roman çocuklara zihinsel engelli raporu veriliyor
Zihinsel engelli olmayan Roman çocuklar, engelli çocukların eğitim programlarına dâhil ediliyor.
Roman çocukların maruz kaldığı bir başka uygulamanın ise özel eğitim ve rehberlik merkezlerine yönlendirilmeleri olduğu görülüyor. Rapora göre, çocukların bu merkezlere yönlendirilmesinin ardından pek çoğuna doğru olmamasına rağmen zihinsel engelli raporu verildiği öğrenilmiş. Bu uygulamaların açıkça eğitim hakkının ve ayrımcılık yasağının ihlali olduğu kabul ediliyor. ECRI (Avrupa Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Komisyon), bu tür uygulamaların sona erdirilmesini, zihinsel engelli olmayan Roman çocukların bu tür okullara yerleştirilmesinin önlenmesini, halen bu okullara yerleştirilmiş bulunanların süratle normal okullara yerleştirilmesinin sağlanmasını tavsiye ediyor.
Çözüm önerileri
Raporda ayrımcılıkla mücadele bağlamında ortaya çıkan bulgulara yönelik öne çıkan çözüm önerilerinden bazıları şöyle;
• “Roman mahalleleri” biçiminde ortaya çıkmış yerleşim yerleri ortadan kaldırılmalı, Romanların tecrit halinde yaşamlarını sürdürmelerine son verilmeli, ancak bu yönde atılacak adımlarda Romanlar ve Romanlar gibi yaşayan grupların ihtiyaç ve talepleri de dikkate alınmalıdır.
• Zorla tahliyeler durdurulmalı; nitelikli koşullarda ve tahliyenin gerçekleştirildiği yere yakın bir yerde barınma olanağı sağlanmaksızın gerçekleştirilecek zorla tahliye uygulamaları hukuken yasaklanmalı ve engellenmelidir.
• Göçebe yaşayan, tarım işçisi ve mevsimlik işçi Romanlar ve Romanlar gibi yaşayan grupların konaklayabileceği sağlıklı ve nitelikli barınma merkezleri inşa edilmelidir.
• Kentsel dönüşüm uygulamaları gelir sağlama amaçlı değil, barınma koşullarının iyileştirilmesi amacıyla ve “sosyal dönüşüm” ile “yerinde dönüşüm” ilkelerine uygun biçimde gerçekleştirilmeli ve kentsel dönüşüm alanlarının belirlenmesinde Romanlar ve Romanlar gibi yaşayan gruplara yönelik ayrımcılık yapılması engellenmelidir.
• Nüfusa kayıtlı olsun olmasın Romanlar ve Romanlar gibi yaşayan gruplara mensup tüm çocukların derhal okullara kaydı yapılmalıdır.
• Bu grupların çocuklarının okulu terk etmelerini engellemek ve öğrenimlerine devam etmelerini sağlamak için ailelerine dönük yemek, kıyafet, araç gereç, ulaşım gibi konularda destekleme programları geliştirilmelidir.
• Eğitimden kopmuş olan çocukların ve gençlerin yeniden eğitim hayatına dönmesi için bilinçlendirici faaliyetler yürütülmeli ve açık öğretim gibi farklı yöntemlerle eğitim hayatını sürdürme konusunda ailelere ve çocuklara bilgi verilmelidir.
• Göçebe yaşayan Roman topluluklara mensup çocukların ya da mevsimlik işçi olarak çalışan Romanların çocuklarının eğitimlerine devam etmelerinin sağlanması için farklı yöntemler geliştirilmelidir.
• Romanlar ve Romanlar gibi yaşayan gruplara mensup çocukların öğrenim gördüğü okullar açısından özel önlemlere başvurulmalı, okulların giderlerinin tamamı Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden sağlanmalı ve önyargı ve ayrımcılıkla mücadele konusunda öğretmenlere yönelik özel eğitimler gerçekleştirilmelidir.
• Bu grupların geneline hâkim olan eğitim düzeyi düşüklüğünün ortadan kaldırılmasına yönelik, başta okuma-yazma kursları olmak üzere farklı biçimlerde çalışmalar yürütülmelidir.