ULAŞCAN KURT yazdı: “Rıdvan Dilmen eğer ‘parkalı ya da parkasız’ Deniz Gezmiş görmek istiyorsa, Deniz’in mücadelesini rehber edinmiş binlerce devrimci gence baksın. Deniz, devrimci gençlerin mücadelesinde her gün daha da fazla ifadesini buluyor çünkü.”
ULAŞCAN KURT
Eski futbolcu Rıdvan Dilmen katıldığı bir televizyon programında, “Tayyip Erdoğan beye baktığım zaman parkasız bir Deniz Gezmiş görüyorum” demiş. AKP’nin ne hikmetse anti-emperyalistliğe merak saldığı(!) şu günlerde kuşkusuz bu açıklama bir tesadüf değil. Ekonomik krizin kapının eşiğinde olduğu, dış politikanın yerlere serildiği, iktidar bloğunun kendi içerisinde büyük çatlaklara gebe olduğu, hele ki Zarrab davası üzerinden iyice sıkışan AKP’nin aralarından su sızmazken ABD ile bozuştuğu günlerde devrimciler üzerinden prim yapmaya çalışmak cidden anlaşılır bir hamle olsa gerek.
Peki bu “parkalı Deniz Gezmiş” kim ki AKP’nin sporcusu “Şeytan Rıdvan”, Reis’ini ona benzetme gereği duyuyor?
Deniz’i anlamak için aslında idam edilmeden -evet bugün neredeyse herkesçe sahiplenilen Deniz, 6 Mayıs 1972’de idam edilmişti- hemen önceki sözlerine bakmak yeterli olacaktır. Deniz’in son sözleri, avukatları Halit Çelenk’in kızı Serpil Güvenç’in yazılı açıklamasında çok açık ve netti:
“Son sözlerle bugüne taşınan…
12 Mart askeri cuntasının Süleyman Demirel başkanlığındaki Adalet Partisi ile diğer sağ parti milletvekillerinin desteğiyle gerçekleştireceği, Türkiye tarihinin büyük siyasal cinayetlerinden birisine çok yaklaştığımızı hissediyorduk… Ve 5 Mayıs gecesi kapımız çalındı. Gelenler babam Halit Çelenk’i infazların yapılacağı Ulucanlar Cezaevine götürmeye gelmişlerdi. Babam giyindi ve gitti… Upuzun gecenin sabahında avukat Mükerrem Erdoğan’la birlikte eve geldiğinde yüzünün renginin kül gibi olduğunu ve saçlarındaki kırların görünür bir biçimde artmış olduğunu anımsıyorum… Beni hemen daktilonun başına oturttu. Mükerrem Erdoğan’ı da yanına çağırdı. Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in idam öncesi son sözlerini ezberlemişlerdi. Özellikle Deniz’in “yasalara aykırı” olduğu için idam tutanağına yazdırılmayan ve o metinde (…) olarak geçen sözleri önemliydi ve tarihin tanıklığına aktarılması gerekiyordu. Konuştular ve netleştirdiler. Onlar söyledi, ben yazdım…
Deniz’in son sözleri şunlardı:
“Yaşasın tam bağımsız Türkiye!
Yaşasın Marksizm Leninizm’in yüce ideolojisi!
Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi!
Kahrolsun emperyalizm!
Yaşasın işçiler, köylüler!”
Son sözler TCK’nın 141/142. maddelerinin varlığı nedeniyle basın ya da herhangi bir yayın organında yer almadı ve dillendirilemedi. Ama o daktilo sayfası çoğaldı. Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in idam sehpası altında haykırdıkları cümleler Türkiye’nin her yanına dalga dalga yayıldı.”
Deniz Gezmiş, dünyayı kasıp kavuran “parkalı” 68 kuşağının Türkiye’deki sembollerinden biriydi. Onun ötesinde dönemin devrimci gençliğinin önderlerinden birisiydi aynı zamanda. Son sözleri, devrimciliğinin özetiydi adeta.
Peki Deniz’in son sözlerinden yola çıkarsak, Rıdvan Dilmen’in bu benzetmesi ne kadar gerçeği yansıtıyor?
Deniz her şeyden önce bir devrimciydi. Hayatını, son sözlerinde üstüne basa basa haykırdığı “Marksizm-Leninizm”in öğretileri üzerine kurgulamış ve bu uğurda mücadele etmişti. Sınırsız ve sınıfsız komünist bir toplum uğruna daha 25 yaşındayken darağacına korkusuzca yürümüştü.
Peki Rıdvan Dilmen’in Reis’i ne uğruna mücadele etti hayatı boyunca? Lise ve üniversite yıllarında MTTB ( Milli Türk Talebe Birliği ) üyelerindendi. Yani Deniz’in verdiği mücadelenin önünü tıkamak isteyenlerin.
Deniz, devrimciliğinden kaynaklı anti-emperyalistti. Yani öyle sahte, günlük değildi onun anti-emperyalistliği. Vietnam’ı işgal eden ABD’ye ve emperyalizme karşı dünyanın her yerinde gençler direniyordu. Türkiye’de de ODTÜ’de ABD Büyükelçisi Kommer’in arabasının yakılmasından 6. Filo askerlerinin denize dökülmesine kadar birçok protesto eylemi düzenlenmişti. Deniz de Türkiye’deki bu direnişin öncülerinden bir tanesiydi.
Deniz, aynı zamanda Filistin’in özgürlük mücadelesine destek olmak için FKÖ’nün (Filistin Kurtuluş Örgütü ) gerilla kamplarına giden ve orada savaşan devrimcilerdendi. Çünkü bir halkın özgürlük mücadelesinde hayatı pahasına savaşacak kadar enternasyonalistti.
Peki ABD’nin, Ortadoğu’nun kendi emperyalist çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn edilmesi için ortaya attığı attığı BOP’un (Büyük Ortadoğu Projesi) Başkanı Reis’le Deniz arasında bu konuda bağlantı kurmak mümkün mü? Kuşkusuz ki Hayır!
Deniz, son sözlerinde “Türk ve Kürt halklarının kardeşliğini ve bağımsızlığını” savunan bir devrimciydi. Kurtuluşun halkların ortak mücadelesinden geçtiğini iyi bilenlerdendi. “Kürt” kelimesi bile egemenleri titretirken bunları söyleyecek kadar da cüretkardı.
Peki Kürtlere yaşam hakkı bile tanımayan, kentlerini yerle bir eden, “milli irade” diye meydanlarda bağırdığı halde iradelerini ellerinden alan Rıdvan Dilmen’in Reis’inin bu konudaki sicili ortadayken Deniz’le arasında herhangi bir benzerlik var mı? Yine Hayır!
Ee, ortada bu kadar “benzemezlik” varken Rıdvan Dilmen’in böyle bir benzetmeyi ortaya atması ne anlama geliyor peki?
Rıdvan Dilmen, devrimcilerin bu coğrafyanın vicdanı olduğunu çok iyi biliyor. En çok da TİP’li (Türkiye İşçi Partisi) olan babasından biliyor bunu. Devrimcilerin; anti-emperyalizmin de, Siyonizme karşı mücadelenin de, onurun ve dayanışmanın da asıl sahipleri olduğunu çok iyi biliyor. İdolü olarak gördüğü Reis’ini, Deniz’e yani devrimcilere benzetme gereği duyuyor çünkü öyle olmasını umut ediyor. Tam olarak Deniz Gezmiş’tir diyemiyor, “parkasız” sıfatını kullanıyor; çünkü parkanın ne anlama geldiğini ve Reis’iyle asla bağdaşamayacağını da biliyor. Çünkü onların siyasi hattından gelip Deniz kadar, devrimciler kadar kararlı ve direngen bir tane bile örnek bulamıyor.
Bu benzetme aynı zamanda ne kadar çaresiz olduklarını da gösteriyor bize. Devrimcilerin hala bir umut olduğunu kanıtlıyor. Yani bu iki “benzemezin” benzetilmesi bir gaf olmaktan öte bir çıkmazın ifadesi olarak karşımızda duruyor.
Ha unutmadan söyleyelim; Rıdvan Dilmen eğer “parkalı ya da parkasız” Deniz Gezmiş görmek istiyorsa, Deniz’in mücadelesini rehber edinmiş binlerce devrimci gence baksın. Deniz, devrimci gençlerin mücadelesinde her gün daha da fazla ifadesini buluyor çünkü.