“Bizim için bir vatan yoktur. Biz sosyal demokratız.
Biz sadece Ermenilerin kurtuluşu için çalışmıyoruz,
bütün insanlığın kurtuluşu için çalışıyoruz.
Bizim vatanımız bütün dünyadır.”
– Madteos Sarkisyan ( Paramaz)
Adalet Partisi’nin sendika yasasını değiştirmeye ve sendikaları işlevsiz birer organizasyona dönüştürmeye yönelik girişimi, 15-16 Haziran büyük işçi direnişini karşısında buldu. DİSK ve Türk-İş üyesi binlerce işçi, hükumetin işçi düşmanı girişimine karşı, fabrikalardan ve mahallelerden kent merkezlerine doğru yürüyüşe geçtiler. O dönem 3 milyon civarında bir nüfusa sahip olan İstanbul’da, resmi rakamlara göre 80 binin üzerinde işçinin katıldığı direnişin sonucunda, 60 günlük bir sıkıyönetimle birlikte, birçok öncü işçi ve sendikacı tutuklandı.15-16 Haziran tarihleri ise sosyalist hareketin ve işçi hareketinin tarihinde efsaneleşti, tartışıldı, tartışılmaya devam ediyor.
Bugünden 106, 15-16 Haziran Direnişi’nden 55 yıl önce, yine bir 15 Haziran günü, Beyazıt Meydanı’nda Ermeni devrimciler, Paramaz ve 19 yoldaşı “Yaşasın sosyalizm” şiarını haykırırken idam edildiler.
Paramaz ( Madteos Sarkisyan ) ve yoldaşları, uzun yıllar Türkiyeli komünistler tarafından hatırlanmadı ve genellikle dikkate alınmadılar. 20’ler, ya “Ermeni milliyetçileri” denilerek bir tür kestirme ile geçiştirildi ya da Kemalizmin sosyalist saflardaki etkisiyle görülmek istenmediler. Mücadeleye başladıkları tarihten ilk örgütlenme yıllarına, mahkeme savunmalarından idam anına kadar sosyalizmden, eşitlik ve özgürlük mücadelesinden bir an dahi kopmayan Ermeni devrimcileri karşısında Türkiye solu adeta “Yüz yıllık sessizlik” dönemini yaşadı.
Tarih, sadece kendimize bir tür “kök” bulmak için irdelenmez. Hele ki sosyalistler, bu anlamda bir sıfır noktasına ihtiyaç duymazlar. Dolayısıyla, Paramazlar’ı hatırlamak, “daha eski bir kök” bulma çabası ya da “iade-i itibar” değildir. Bu coğrafyada, bu devlet geleneğine, yüz yıl önce dönemleri itibariyle birçok farklı ve yaratıcı yöntemle karşı koymuş devrimciler olduğunu bilmek, aynı zamanda güncel mücadeleler ve günümüz devrimcileri için çeşitli dersler çıkarmak adına önemlidir.
Kopan halka, kendi tarihimizdir
Türkiye sosyalist hareketinde programatik ya da değil, tarih, genellikle Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) kurulduğu 1920’den başlatılır. Öyle ki, bu artık bir amentüye dönüşmüş ve neredeyse komünist olabilmenin şartı haline getirilmiştir.
Kadir Akın’ın, ilk baskısını 2016 yılında yapan “Ermeni Devrimci Paramaz, Abdülhamid’den İttihat Terakki’ye Ermeni sorunu ve soykırım” [1] isimli kitabının da önemli katkısıyla bugün sosyalist hareket içinde hem tarihi yeniden hatırlama hem de bir tür kendisiyle yüzleşme bağlamında daha yaygın biçimde tartışılmaya başlanan Paramazlar’ın bu topraklarda ilk kır ve kent gerillacılığı deneyimlerini ortaya koydukları, Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında kurdukları yasal parti ve milletvekilleri ile yer aldıkları, Ermeni halkının talepleriyle Osmanlı’nın emekçi ve yoksullarının taleplerini birleştirerek oluşturdukları parti programlarını, büyük kitle gösterilerini ve en önemlisi de sosyalizm mücadelesinin bu coğrafya da çok daha köklü ve sağlam temelleri olduğu bilincinin bu kadar gecikerek ortaya çıkıyor olması, sosyalistler açısından sadece bir talihsizlik değil, aynı zamanda enternasyonalizm kavrayışındaki büyük bir probleme de tekabül etmektedir.
15 Haziran’ı 16 Haziran’a bağlayan gece saat 03.00 sularında idam edildiklerinde, Paramaz’ın son sözü “Siz sadece bizim vücudumuzu yok edebilirsiniz, fakat inandığımız fikirleri asla. Yarın Ermenilik, özgür ve sosyalist Ermenistan’ı selamlayacaktır” [2] dedikten sonra hep bir ağızdan “Yaşasın sosyalizm” olmuştu.
Türkiye Sosyalist Hareketi, uzun yıllar boyunca, kendisinden hiçbir şüphesi olmamasına rağmen, önemli ölçüde Kemalizm’in etkisiyle bir tür “ulusçu tarih” anlayışına hapsoldu. Enternasyonalizmin sadece ‘ezilen uluslarla dayanışma’ olmadığını, aynı zamanda sosyalizmin başlıca ilkesi olduğunu hep söyledi ama pratikte icra edemedi. “Reel sosyalizm” deneyiminin de yarattığı, sosyalizmi ulusal sınırlara hapsetme yaklaşımının da körüklediği bu tutum, Türkiye sosyalistlerinin zihninde de sosyalizm anlayışının hep bir ayağı topal şekilde ilerlemesine yol açtı.
68 kuşağının, 71 isyancılarının Paramazlar hakkında bilgileri yoktu. Revizyonizm olarak nitelendirdikleri kendilerinden önceki döneme karşı ihtilalci bir kopuş için kır ve kent gerillacığına başladıklarında, kendilerinden önce, aynı devlet geleneğine karşı kitlesel biçimde gerilla faaliyetinde bulunmuş olan devrimcilerin deneyimlerinden bihaberdiler. Alınacak dersler bu şekilde alınamamış oldu. Belki de Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya ve dönemin devrimci önderleri Paramazlar’ın mücadelesine dair kapsamlı bir bilgi ve araştırmaya sahip olsalardı, mücadele tarz ve yöntemleri bakımından çok daha zengin bir birikimi elde etmiş, belli problemlerin üstesinden bu dersler ışığında çok daha rahat gelmiş olacaklardı.
Bu bağlamda, Türk ve Müslüman bir burjuvazi yaratmak, Anadolu’nun ‘Gavurlardan’ arındırılarak Türkleştirilmesini gerçekleştirmek, Ermeni halkının bütün maddi olanaklarına el koymak için başlayan soykırım sürecinde, Ermeni halkıyla birlikte, bu toprakların ilk sosyalistleri de unutturuldu. Sadece bu durum bile, bir arkeolog ustalığıyla tarihi kazıyıp, onları itildikleri toprağın altından çıkarmak ve “ötekileri” “bizimkiler” yapmak için yeterli bir sebeptir.
Kendisine sosyalizmi hedef olarak koymuş olarak Sosyal Demokrat Hınçak Partisi (SDHP) programı, 1910 yılında İçişleri Bakanlığı tarafından onaylanmış ve Hınçaklar milletvekilleriyle Meclis-i Mebusan’da temsil edilir hale gelmişlerdi. Parti programı, hedeflerini şöyle açıklamaktaydı:
“İnsan topluluğunun çoğunluğunu oluşturan üretici işçi sınıfı, kapitalistler ve mülk sahibi olan bir azınlığın emri ve gücü altında bulunmaktadır. Gerçek özgürlüğün kazanılabilmesi; üretici güçlere, sermayenin dolaşımına, haberleşmeye hizmet eden bütün araçlara, yani toprağa, fabrikalara, bankalara, değerli mali kuruluşlara, demiryolu ve benzeri taşıma araçlarına bizzat sahip olunmasına bağlıdır. Üretici sınıfın gerçek özgürlüğe sahip olması ifadesi ile millet, kavim ve cins farkına bakmaksızın insan topluluklarının tam bir siyasi ve ekonomik özgürlüğe sahip olması anlaşılır.”
Apaçık biçimde kapitalizme karşı, işçi sınıfının üretim araçlarına el koyacağı bir devrimi hedefleyen Paramazlar, İstanbul’daki birçok grevin örgütlenmesini gerçekleştirmiş, Hınçak kadroları bu grevlerde aktif rol almıştı. Özellikle İstanbul’daki 1 Mayıs gösterileri, sosyal taleplerin sözcülüğünün gerçekleştirilmeye çalışılması ve Marksizm fikrinin Anadolu’da yaygınlaşmasında öncü rol almışlardı. Sadece Ermeni halkı içinde çalışma yapmayan Hınçaklar, Osmanlı içinde başta Türk sosyalistler olmak üzere bütün uluslardan sosyalistlerle bir arada olmaya çalışmışlardı. Paramaz, 1915’te İstanbul’daki mahkemede bunu açık biçimde şöyle ifade etmekteydi:
“Ben Diyarbakır’da faaliyet gösterirken, düşüncelerimi Ermeniler arasında olduğu kadar, Kürtler, Türkler, Süryaniler ve Araplar arasında da aynı şevk ve heyecanla yaydım.” [3]
Paramaz’ın, bu sözleri söylediği İstanbul Mahkemesi’nden 18 yıl önce, Van’da yakalandıktan sonra yargılandığı mahkemedeki savunmasında söylediği sözler, onun enternasyonalist yaklaşımını berrak biçimde ortaya koyuyordu:
“Bizim istediğimiz eşitlik, biz katı milliyetçi değiliz, bizim talebimiz Ermeni, Türk, Kürt, Alevi, Laz, Yezidi, Süryani, Arap ve Kıptilerle birlikte eşit koşullarda yaşamaktır. Bir devrimci olarak bu hedefe ulaşacağımıza inanıyorum.” [4]
Bir 15 Haziran günü daha, 15-16 Haziran İşçi Direnişi’ni hatırlarken, Paramazlar’ı bir kere daha hatırlamak, bu topraklardaki sosyalizm mücadelesinin, ihtilalciliğin, enternasyonalizmin dayandığı tarihselliği yeniden ele almak çok önemlidir. Paramazlar’ın sosyalist hareket içinde yeniden ve yeniden gündem edilmesi, hem geç kalan borcumuzu ödemek hem de kopan halkayı tamamlayarak tarihsel süreklilik içinde yeni dersler çıkarmak adına önemlidir.
Unutmayalım; Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, kendi dönemlerinin Paramazlar’ı olarak isyancılığı sürdürdüler. Paramaz, bilinçsizce de olsa bu topraklardaki mücadelelerde yaşamaya devam etti ve ediyor.
Ermeni devrimci Paramaz ve 19 yoldaşını, bu coğrafyada “Yaşasın sosyalizm” şiarıyla mücadele edenleri hatırlamak ve bilince çıkarmak, gerçek bir enternasyonalizm bakımından olmazsa olmazdır. Kopan halkayı tamamlamak günümüz devrimcilerinin sorumluluğudur.
Paramaz’ı anarken, ondan yüz yıl sonra, Miştenur Tepesi’nde IŞİD çetelerine karşı savaşta, 2014’ün 5 Ekim’inde toprağa düşen Suphi Nejat Ağırnaslı’yı da saygıyla anıyorum. Yüz yıl önce Beyazıt Meydanı’nda “Yaşasın sosyalizm” diye haykıranların bayrağını Miştenur’da kaldıran Paramaz Kızılbaş, kendi bedeni ve mücadelesinde sosyalist hareketin bağını kurdu. O da, yüz yıl sonraki Paramaz olarak ardından şu sözleri bıraktı:
“Türkiye’nin batısında sıradan emekçi insanların hayatını büyüleyecek, sıradan kahramanlar çıkaracak büyük bir çıkışın tohumlarını, hakikat arayışçılığının öncü ve artçı örgütünü yaratmanız dileğiyle. Her yürek devrimci bir hücredir! Hayalgücü iktidara!”
106’ncı yılında; Madteos Sarkisyan ( Paramaz ) ve yoldaşları; Çemişgezekli Vahan Boyacıyan’ı, Arapgirli Aram Açıkbaşyan’ı,Harputlu Bedros Torosyan’ı, Denizlili Armenak Hampartsumyan’ı, Bitlisli Sımbat Kılıçyan’ı, Kilisli Hagop Basmacıyan’ı, Samsunlu Minas Keşişyan’ı, Kemaliyeli Mıgırdiç Yeretsyan’ı, Arapgir’li Hrant Yegavyan’ı, İstanbullu Yeremya Manandyan’ı, Şebinkarahisarlı Karekin Boğosyan’ı, Vanlı Keğam Vanikyan’ı, İstanbullu Karnig Boyacıyan’ı, Kayserili Hovhannes Der-Ğazaryan’ı, Kemaliyeli Boğos Boğosyan’ı, Muşlu Murad Zakaryan’ı, Kilisli Tovmas Tovmasyan’ı, Kilikyaklı Abraham Muradyan’ı, Adapazarlı Yervant Topuzyan’ı bir kere daha anıyorum.
Meşalesini yaktıkları sosyalizm mücadelesi, omuzlarımızda yükselecek, zafere taşınacaktır!
1 Kadir Akın, Ermeni Devrimci Paramaz, Dipnot Yayınları, Ankara, 2016
2“Paramaz’ın Savunması”, Ararad Gençlik Eki, (çev. Haldun Karyol), Beyrut, 1985, No. 166
3“Paramaz’ın Savunması”, Ararad Gençlik Eki, (çev. Haldun Karyol), Beyrut, 1985, No. 166
4 Kadir Akın, Ermeni Devrimci Paramaz, Dipnot Yayınları, 4. Baskı, Ankara, 2016