CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Halk TV’de “Yeni Bir Sabah” programına katılarak, gazeteci İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı.
Özel, gündemin ekonomi olmasına karşın, suni gündemler yaratıldığının belirtilmesi üzerine, şunları söyledi:
“Hiçbir şey yok, Yusuf Tekin denen şahsiyet kalkmış, gitmiş Batman’a. Batman’a gittin, kız çocuklarının okullaşma oranını konuş, Batman’a yeni okul yapmaktan bahset, öğrenci yurtlarından bahset, iyi eğitimden bahset. Batman’a ‘Çocuklarımıza okullarımızda sıcak yemek vereceğiz’ de. Böyle bir şey bekler senden Batman. Atatürk’e saldırıyor, laikliğe saldırıyor, Cumhuriyet’in değerlerine saldırıyor, olmadık laflar ediyor. Ne yapmaya çalışıyor? Okuldaki pisliği, hijyen sorunu, üç çocuktan birinin okula kahvaltı yapmadan gittiğini ve okuldan aç döndüğünü, okulda parası olan çocukların şişe suyu içtiğini, parası olmayan çocuğun tuvaletteki çeşmeden su içmek zorunda kaldığı konuşulmasın diye bizi laiklik tartışmasına çekmeye çalışıyor. Bizim laiklikle, Cumhuriyet ile, Cumhuriyet’in kurucu değerleriyle ilgili durumumuz, pozisyonumuz belli. Bu konuda zaten ne kendimizden, ne birbirimizden şüphemiz var. ‘Yusuf Tekin’in bu oyununa gelmeyelim’ diye geçen hafta da söyledim. Biz eğitimdeki sorunları konuşmaya devam edeceğiz.”
‘Erken seçim değil, derhal seçim istiyoruz’
Özel, “Sosyal yardımlar tam 4,7 kat arttı. Biz ‘CHP’li belediyeler AK Partili belediyelere göre sosyal yardım ne kadar arttı’ diye baktık, 6 kat artıran var, 4 buçuk kat artıran var, 3 buçuk kat artıran var. Türkiye ortalaması 4,7 kat. Neredeyse beş kat artırmışız sosyal yardımları. ‘CHP elinizden alır, oy vermeyin ha. Bunlar gelirse bu yardımdan olursunuz’ diyorlardı ya. Tam beş katına çıkarmışız” ifadesini kullandı. “Seçim ne zaman” sorusuna Özel, “Yarın olsa hazırız. Bugünden razıyız. En erken zamanda istiyoruz seçimi. Erken seçim istiyoruz. Hatta bir teyze şöyle bağırdı bana: ‘Özgür Bey, erken seçim istemiyoruz’ dedi. Ben de baktım, herkes erken seçim derken bu teyze ne diyecek bana diye. ‘Derhal seçim istiyoruz’ dedi. Biz de artık memleket bu hale geldikten sonra derhal seçim istiyoruz” diye yanıt verdi.
‘Çayırhan direnişine sonuna kadar destek vereceğiz’
Özel, Çayırhan Termik Santrali’nde süren işçi direnişine ilişkin bir soru üzerine, “Çayırhan’daki direnişi, bu kadar kârlı, kendi kendine hesabın ortada olduğu bir yerde bile bile lades dememek için, altın yumurtlayan tavuğu bir kez daha kesmesin diye kamu, şirkete geçip de çalışanlar işinden olmasın diye biz bu işe itiraz ediyoruz. Bu direnişe sonuna kadar destek vereceğiz” ifadesini kullandı.
‘İlk kez Mehmet Şimşek ‘Daha kötü iki yıl önümüzde var’ demiş’
Özel, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “En zoru bitti, kaldı iki yıl” sözlerinin anımsatılması üzerine şunları kaydetti:
“Hep ‘En zorunu geçtik, en kötüsü geride kaldı, bundan sonra daha iyi olacak’ diyorlardı. İlk kez Mehmet Şimşek ‘Daha kötü iki yıl önümüzde var’ demiş. Bu şu demek: İki yıl daha emeklinin, asgari ücretlinin, esnafın, çiftçinin çile çekeceği bir noktadayız. Ama burada bir şey var: Bıçak kemiğe dayandı. Buradan sonra dayanacak güç kalmadı. O Mehmet Şimşek iki yıl daha asgari ücretlinin, emeklinin, esnafın ve çiftçinin kemerini sıkmaya, gırtlağını sıkmaya, nefessiz bırakmaya kalkarsa bu ülkedeki bu kesimlerin dayanacak gücü kalmadı.”
‘Sistemin önceliği şirketlerin kârları, zenginlerin servetleri’
“Maalesef Mehmet Şimşek’in önceliği şirketlerin kârları, zenginlerin servetleri. Onlara dokunmuyor. Ama Mehmet Şimşek’in öncelik vermediği kesimler, aslında en kalabalık ama en sessiz kesimler, bugüne kadar sesini çıkarmayan kesimler. Mehmet Şimşek yüzünü asgari ücretliye, emekliye döneceğine, onlara sırtını dönüyor. Yüzünü esas vergi alması gerekenlere dönüyor. Sırtını döndüklerine sahip çıkmıyor.”
‘Devlet denetleme Kurulu’nu belediyeleri durdurmak için kullanmaya çalışıyor’
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Devlet Denetleme Kurulu’nun daha çok çalıştırılacağına ilişkin açıklaması üzerine, “DDK’yi geçmişte, örneğin Soma’da çalıştırdı ama sonucunu açıklamadı. Aslında Soma’da, AK Parti’nin nasıl bir yandaş şirketle ilişki kurduğunu, nasıl 301 kişiyi katlettiğini DDK tespit etti ama açıklamadılar. DDK devletin değil, AK Parti’nin denetleme kurulu gibi kullanıyorlar. Esas sorun burada. Yoksa bizim ne belediyelerimiz denetlenmekten korkar ne bir başka şey. Ama işine geldiğinde örtbas edip, işine gelmediğinde görmezden gelip, DDK’yi -bence devletin çok önemli bir kurumudur- bir parti başkanı sıfatıyla bir başka partinin belediyelerini yıldırmak, bezdirmek ve durdurmak için kullanmaya çalışıyor. Sorun burada” diye konuştu.
‘Hikmet Çetin ile Bakü’ye gideceğiz’
“Ve en güçlü yanımız, toplumun genelini ilgilendiren konularda, ekonomide doğruları savunmakken diğer taraftan ilk ziyareti Kıbrıs’a yapmak, Azerbaycan’ın Zafer Günü’nde Sayın Aliyev ile telefonla konuştum, kendisi Hikmet Çetin ile birlikte beni Bakü‘ye davet etti, o ziyareti yapacağız. “
‘Erdoğan ile birlikte Esad ile görüşmeye gitmeye varım’
Özel, sığınmacı sorunu ve Suriye ile ilişkiler konusunda, şunları söyledi:
“Bizim bunu söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Erdoğan her seferinde bize, ‘Katil Esad ile görüşmem…’ Ben de dedim ki, ‘Ben gideceğim.’ Hatta bir temas kurduk, yazı istediler, yazı yolladık. Erdoğan dedi ki, ‘Esad ile görüşebilirim.’ Şu anda öyle bir psikolojide ki gündemi CHP belirliyor. Buna engel olmak için Putin’i devreye soktu, Esad ile görüşme ayarlamaya çalıştı. Hemen destekledim. Dedim ki, ‘Bana vermesinler randevuyu, Erdoğan’a versinler devletin başı olarak.’ Esad ile görüşme yapılacak, barış sağlanacak Suriye içinde, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyulacak, orası güvenli hale gelecekse ve bütün dünya da elini taşın altına sokmaya hazır, bütün Avrupa ülkeleriyle konuşuyoruz. Orada o insanlar gittiklerinde çalışacakları fabrikalar, güvenli konutlar, çocuklarına kreşler, okullar hep birlikte hızla yaptırabiliriz. Avrupa’nın para konusunda derdi yok, onlar ‘Sığınmacı gelmesin’ diyor. Sayın Erdoğan diyorsa ki ‘Esad ile görüşmeye gel beraber gidelim’, ben Erdoğan ile birlikte Esad ile görüşmeye gitmeye de varım. Yeter ki arabuluculuk olsun. Eğer ikimiz birden gideceksek ve sorun çözülecekse gidelim. Yeter ki Türkiye’deki sığınmacı sorununu çözelim. Hatta Sayın Erdoğan şöyle bir çağrı yapsın: Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin liderlerine desin ki ‘Gelin Esad’la birlikte oturalım, bu sorunu Türkiye adına hep birlikte çözelim’ desin. Vallahi ben de varım.”
‘Adalet Bakanı üç haftadır telefonumuza çıkmıyor’
“Bütün bakanlarımız, gölge bakan olarak takip ettikleri bakanlıklarla ilişki içindeler, hem bakan düzeyinde hem alt düzeyde. Ama birtakım engellemeler, birtakım randevu vermemeler… Adalet Bakanı mesela, telefonumuza çıkmıyor üç haftadır. Adalet Bakanı benim asker arkadaşım. Ben asteğmendim sonra teğmendim, o kısa dönem görev yapıyordu. Soma Komisyonu’ndan arkadaşım. Birlikte grup başkanvekilliği yaptığım arkadaşım. Siyasi görüşlerimiz böyle ama insani olarak birbirimize hiç kusur işlemedik bugüne kadar. Yazıyı yazıyoruz, ‘Ahmet Özer ile görüşeceğiz’ diye. Her seferinde nezaketle bakanlık özel kalemi, bizim özel kalemimize dönüp, ‘Yazı geldi imzaya çıkarıyoruz’ deyip, dakikalar, saatler içinde çıkarken Ahmet Özer konusunda ilk önce o telefon geldi, arkadan imzalamadılar. Arkadan 28 gündür, ilk iki-üç gün ben aradım, yazıştık. 25 gündür telefonlara da çıkmıyorlar. Bir aracı aracılığıyla, hatırını kıramayacağım çok kıymet verdiğim bir aracı aracılığıyla ‘Sayın Bakan çok üzgün, size karşı çok mahcup, bu çarşamba bir daha soracakmış.’ Adalet Bakanı kime, ne soruyor? Bir anamuhalefet liderinin, bir milletvekilinin, bir cezaevi ziyareti… Ben gideceğimi bildiriyorum, sen de orada tedbir alacaksın.”