SEÇTİKLERİMİZ – Ertuğrul KÜRKÇÜ Yeni Yaşam için yazdı: “Bütün bunlar kindarlıktan mı? Öyleyse, Erdoğan Kavala’dan ne istiyor; onu kıskanıyor, haset mi ediyor? Yoksa, hemen türeyiveren klişe doğru mu: ‘İktidar bloku içindeki çirkin güç çatışması’nda bir grup Kavala’ya ‘beraat’ derken diğeri mahkumiyet tezgahı mı kuruyor?…”
Olacakları herkesten önce görmüş ve söylemişti Osman Kavala. Geçtiğimiz Ağustos’ta “Herhalde bir vakitte benim için de tahliye kararı verilecek” demişti. “Ancak bu karar, cezaevinden çıkacağım anlamına gelmiyor. Tutuklanmamdan sonra, hiçbir temeli olmayan 15 Temmuz darbe girişimine destek suçlaması ayrı bir soruşturma dosyası olarak muhafaza edilmiş ve tutuklama kararım tuhaf bir biçimde iki dosya arasında paylaştırılmış. Bu ikinci dosya hakkında hiçbir bilgiye sahip değiliz. 20 aydır iddianamesi ortaya çıkmadı.”
Meğer o ikinci dosya bugünler içinmiş. AİHM’in iki ay önceki “serbest bırakın” kararıyla “Gezi iddianamesi”ni çöpe atmaktan başka seçeneği kalmayan mahkeme “tahliye ve beraat” kararıyla hem kendisini hem Sarayı Avrupa’nın dilinden kurtarırken Osman Kavala’yı “darbe soruşturması” kapanının içine attı, bir de üstüne alkış aldı. “Gezi soruşturması” denen şey Fettulahçı polis şefleriyle savcıların 2013’te imal edip bir kenara kaldırdıkları manipülatif dosyalardan ibaretti ama Erdoğan’ın savcıları sırf Osman iki yıl daha içeride kalsın diye Fettullahçı çöplüğüne tenezzül ettiler. Şimdi sıra “darbe destekçiliği”ne geldi.
Bütün bunlar kindarlıktan mı? Öyleyse, Erdoğan Kavala’dan ne istiyor; onu kıskanıyor, haset mi ediyor? İlk bakışta nedensiz gibi görünen baskılarda şahsi husumetin de payı olduğu muhakkak! Erdoğan’ın aşağıya seslenirken nasıl büyük bir hırsla geleneksel toplumdan müdevver avam-havass itişmesi içinden konuştuğunu biliyoruz. Gene de bunlar, zenginlerin ayağının altını öpmeye can atan, OHAL’i sırf, “işçiler grev yapmasın diye” ilan etmekle övünen bir heyetin neden Türkiye siyasi statükosunun başlıca iktisadi dayanağı olan büyük kapitalist ailelerin popüler oğulları, kızları ve damatlarını değil de nispeten geriden gelen bir ailenin para-siyaset denklemine ilgisiz oğlunu hedef aldığını açıklamaya yetmiyor. Yoksa, hemen türeyiveren klişe doğru mu: “İktidar bloku içindeki çirkin güç çatışması”nda bir grup Kavala’ya “beraat” derken diğeri mahkumiyet tezgahı mı kuruyor?…
… Ertuğrul KÜRKÇÜ’nün Yeni Yaşam’daki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN