Mahir Sayın yazdı: Yeni yılın gelişini kutlamayı bile gayrı meşru görebilecek kadar çok ortak nefret, düşmanlık, kin yüklü değeri paylaşanların birbirlerine karşı engelleyici önlem alabilmeleri olanaklı değildir.
MAHİR SAYIN
Bu iğrenç “değerler” (aslında bu kelime burada çok kötü durmaktadır – değersiz lafının bile yetersiz kalacağı yerde “değer” lafını bir kavram olarak kullanmak sıkıntı verici; yerine alçaklık, şenaat, habaset gibi köklerden gelen bir kavram bulabilmek gerekirdi) ortaklığı birbirlerinin… aralıklarında yaşamaya devam etmelerine ve oradan istedikleri zaman bir faaliyeti gerçekleştirmelerine olanak tanımaktadır.
Bu Diyanet başkanı, ya da Cumhurbaşkanı tekfirci, cihatçı ya da terör örgütü gibi nitelemelerle anılanlarla aslında aynı iplikten, siyasal İslam ipliğinden dokunmuşlardır; dünyayı kavrayış ve davranış biçimlerinin özü aynı temele dayanır; Erdoğan’ın deyişiyle “Aynı menzile farklı yollardan gidiyoruz”.
Onun için de, her ne kadar karşılıklı olarak birbirlerinin gerçek İslamı temsil etmediklerini söyleseler de (ittifakın devam ettiği durumlarda da “yapılan adaletsizliklere isyan eden mağdurlar”, “öyle ya da böyle alnı secde gören müminler” olarak nitelenmeleri de dışlayıcılığa karşı içermenin ne kadar kolay olduğunu sergiler) birbirlerinin içinde üremeleri son derece kolaydır.
İslam Devleti’nin içerisinde AKP’lilerin kolayca hayat alanı bulması gibi, İslam Devleti elemanlarının da aynı Feto Cemaati gibi, AKP içerisinde hayat alanı bulmaları kendi yapılarının doğal bir sonucudur.
Siyasal İslam ilişkileri içinde yaşarken, ne kadar tedbir alırlarsa alsınlar, karşılıklı olarak birbirlerinin eylemlerini engelleme olanakları yoktur; sadece görünür oldukları bir yerden kovarlar, bir başka aralıkta yaşam alanı bulmaya devam ederler; var olanlar tümüyle tüketilseler bile var olan ortak DNA’lar sayesinde yeniden ürerler.
Bu iç-içeliğin genetik olduğunu, 15 Temmuz Darbesi’nde ya da Rusya elçisi cinayetinde görüldüğü gibi eylemin engelleme görevini üstlenmiş olan güvenlik kuvvetlerinin içinden çıkıp gelmesi kanıtlamaktadır.
Dışarıdan gelen tehdide karşı bir yere kadar karşı tedbir alınabilir ama, içeride olana karşı alınacak tek tedbir ortak DNA’ların tümünün birden yok olmasını sağlayacak olan intihardır.
Hatta cesetlerinin de yakılması ya da kirece gömülmesi gerekir ki, DNA’larının etrafa sıçrayarak yeniden hayat alanı bulmaları engellenebilsin.
Bu Halep’in intikamının sadece bir kısmıydı; Dolayısıyla yeni yılda Halep’ten sonra El Bab, İdlib, Rakka ve Musul’un boşaltılması da gerçekleşirse hayatımız bu tür toplu katliamlarla geçecek demektir.
Yeni yılın ilk gününde yazılacak satırlar değil bunlar ama maalesef hayatımız bu.
Yeni yılda iyilik temennileri yapılırken, “Kasım, Aralık aylarında gösterilen yeni yıl fragmanları filmin kendisinin nasıl bir felaket olacağını gösteriyor” demiştim ve iğrenç film maalesef yılın ilk saatlerinde gösterime girdi.
Devlet kimseyi korumaz, koruyamaz; onun için yeni yılda tek yol özsavunma!