GÜLFER AKKAYA yazdı: “Hem fıtrat olarak kadın erkek eşit değil deyip hem 12 yaşında çocukları her yaştan erkekle evlendirmeye çalışarak, 6 yaşında kızlar evlenir diyenleri kollayarak, şeri kanunların mantığına sahip kimyasal hadımla toplumu adım adım şeriata götürerek cinsel istismara karşı önlem alıyoruz diyemezsiniz.”
GÜLFER AKKAYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan AKP grup toplantısında çocuklara yönelik cinsel istismar ve tecavüzlere karşı çalıştıklarını ve bu çalışmalara kendisinin de dâhil olduğunu söyledi.
Bir de çağırısı vardı: “Bu konularla ilgili olarak aklımıza, aklınıza ne geliyorsa bunların hepsinin bilimsel anlamda çözüme kavuşturulması çok çok önemli.”
Bu çağırıyı önemsiyorum ve kendi önerimi sunuyorum. Bilimsel kısmını muhataplarına emanet ediyorum.
Aynı gece tüm erkekleri zehirleyin. Evet. Doğru okudunuz. Böylece ortada ne kadına yönelik erkek şiddeti, ne çocuk ve kadın istismarı, ne tecavüz… Hiçbir sorun kalmaz. Hepsi tek hamleyle çözülmüş olur.
Üstelik zehirlemek kültürümüzde, tarihimizde yeri olan bir yöntem. Yerli ve milli.
Selçuklu’dan Osmanlı’ya dek kullanılmış. Aile içi bireylerden, akrabalara, rakiplere dek geniş bir hedef kitleye sahip.
Sonuçta idam gelsin diyen toplumumuz devlet elli cinayetleri nasılsa olumladığından, erkeklerin aynı gece zehirlenmesi fikrine de soğuk bakmaz herhalde?
İdam ve zehirlemeyi birbirinden uzak iki fikir gibi görmeyin. İdam geldiğinde de kimin boynunun gideceği belli olmayacak. İdam gelsin diyenler de paylarını alacak elbet “idam adaletinden.”
Zehirlemede erkeklerin kökünün bir gecede kazınmasını adil bulmuyorsanız ona da çare var.
Anket yapmayı biliyoruz nasılsa. En çok hangi bölgede cinsel saldırılar yaşanıyorsa sıralama ona göre yapılır.
Çocuk istismarcısı ve tecavüzcülerinin hadım edilmesi meselesine gelince, bu da olabilir ama hadımla suç engellenmemiş oluyor. Yani birini kimyasal hadımla ya da kökten hadım etmeniz için o kişinin önce suçu işlemiş olması lazım.
Suç işlendikten sonra hadım etsen n’olcak?
Madem hadım gibi “radikal” önlemler almak için yola koyulunmuş, o halde bir adım daha “radikal” olalım ve çocukları tam kurtaralım bu saldırılardan. Yani bir daha hiç tecavüz vakası olmamasını hedefleyecek kadar da radikal olabiliriz değil mi?
Erkeklerin erkeklik organıyla uğraşmak yerine bizzat kendilerini ortadan kaldıralım diyorum.
Caydırıcı falan olmakla uğraşacak zamanımız yok bizim. Şunun şurasında kaç çocuk kaldı cinsel saldırıya uğramayan, tecavüz edilmeyen.
Oyalanacak zaman değil…
Diye önerse biri öneri en hafifinden absürd bulunur değil mi? Öneren de olsa olsa aklını kaçırmış biridir.
Haklısınız. Bence de absürd ve üzerine konuşmaya değmez.
Değmez ama işte kimyasal hadım ve hangi nedenle olursa olsun idamdan bahsetmek de soruna çare değil. Ve daha önemlisi zehirleme “önerisinden” daha az absürd değil.
Açıkçası ortalarda dolaşan mevcut cezaları yükseltelim önerileri de gereksiz laf kalabalığından fazla anlam taşımıyor.
Feminist avukatların, insan hakkı savunucularının yıllardır önerdikleri şey “Mevcut kanunlar ceza verme açısından yeterli, önemli olan bunların uygulanması.”
Cumhurbaşkanı AKP Erdoğan grup konuşmasında hesabı sorulur derken aynı gün basına tacizci, tecavüzcü erkeklerin mahkemelerce serbest bırakılması yansıdı.
Hangisine inanacağız. Lafa mı? Pratiğe mi?
Çocuklara ilişkin toplu tecavüz olayına adı karışan Ensar Vakfı hala iktidardan destek alıyor. Yargılanmadılar bile. Yine basına yansıyan haberlere göre AKP’li Üsküdar Belediyesi Ensar Vakfı’na 49 yıllığına bina vermiş.
Bir hışımla açıklanan çocuk istismarlarına karşı Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarına ne yazık, tüm bu gelişmeler ışığında “Oh be” diye bakamıyoruz. Çünkü başta ilk muhatabımız olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olmak üzere hepsi sorunlara ilişkinyazık ki çözüm yerine çözümsüzlüğü desteklemekteler.
Kurulan bu komisyon ne yapacak? Kimyasal hadım üzerinden mi gidecek? Yoksa bugüne dek kulak vermedikleri kadın kurumları, insan hakları kurumlarıyla beraber mi çalışacaklar?
Bir başka soru: Çocuk istismarı nasıl oldu da aynı haftanın grup konuşmalarında iktidarın ve onun kuyrukçusu MHP’nin ana konuşma başlığı oluverdi?
Kuşku yok ki cevap, yaklaşan seçimler. Toplumda yükselen yozlaşma, kadın ve çocuk düşmanlığı ve nihayet ebeveynlerin çocuklarının güvenliği ve sağlıklı büyümesi konusunda kaygılarının artması belli ki seçim anketlerine yansımış.
İnsanların en temel ihtiyaçlarından biri güvenlik. Bu da adaletle sağlanır, polis devletiyle değil. AKP suçluların cezalandırılmadığı, aksine güçlendirildiği bir toplum kurdu. Adalet yerini bulmuyor. Aksine haklı olanlar adaletsizliğe uğruyor ve bu da insanlarda belli birikimlere neden olmakta. İktidar bunu nihayet yaklaşan seçimler nedeniyle anketlerde görebildi.
Her gün her gün çocuk istismarı ve tecavüzlerinin olduğu ve buna insanların isyan edecek noktaya geldiği anda, seçim öncesi iktidar çocuk istismarına karşı komisyon hazırlığına başladı.
Başlarken de mücadele hattını kimyasal hadım üzerine kurdu. Bunlar popülüst, boş laflar ve sorunu çözecek öneriler değil.
Kadınlara ve çocuklara yönelik erkeklerin işlediği suçlara karşı mücadele iki adımdan oluşmalıdır.
Biri bu suçlara yönelik mevcut yasaları uygulamak.
İkincisi, bu suçların erkeklik suçları olduğunu kabul edip, başta erkekler olmak üzere toplumda şimdiye dek iyice kökleştirilerek büyütülen, her yanı sarmaşık gibi saran erkeklik algısını yıkıp, yeni, eşitlikçi bir bilinç oluşturacak, bu doğrultuda toplumu yeniden inşa etmeyi sağlayacak adımlar atmaktır.
Bunların olabilmesi için en önce iktidarın kafasının erkeklik kafasından temizlenmesi gerekir. AKP erkekler partisi. Hem fıtrat olarak kadın erkek eşit değil deyip hem 12 yaşında çocukları her yaştan erkekle evlendirmeye çalışarak, 6 yaşında kızlar evlenir diyenleri kollayarak, şeri kanunların mantığına sahip kimyasal hadımla toplumu adım adım şeriata götürerek cinsel istismara karşı önlem alıyoruz diyemezsiniz.
Derseniz kimseyi buna inandıramazsınız.
Çünkü haklı olarak çocuklar her şeyden daha önemli. Seçimlerden de, iktidarda kalmaya bağlı kaderinizden de.