Zonguldak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 3’üncü duruşmada Nourtani’nin eşi Qamer Gül Meliki ile taraf avukatları ve tutuksuz sanıklar A.Ç. ile E.D. hazır bulunurken tutuklu Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu ve Ahmet Aydın, SEGBİS aracılığıyla katıldı. Tutuksuz sanık S.K. ise katılmadı. Duruşmada Afgan aileye destek vermek için DEM Parti Milletvekili Özgül Saki, Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan ve Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı duruşmaya geldi.
“Dosyanın gidişatı değişmiş durumda”
Duruşmada söz verilen ölen madencinin eşi Kamer Gül Meliki, sanıkların cezalandırılmasını talep etti. Ailenin avukatı Kerim Bahadır Şeker, dosyaya sundukları Koç Üniversitesi’nden alınan ‘Ölüm sonrası yakıldığı kesin değil’ yönündeki bilimsel mütalaa raporunun dosyanın seyrini değiştirdiğini belirterek, “Dosyanın gidişatı değişmiş durumda. Dosya içinde yeterli deliller bulunmadığı ve ölümün açıklanamadığı ortada. Bir kişi yarı bilinçli iradesi kırılmış vaziyette bir offroad aracın bagajında saatlerce gezdirilmiş, bira, viski tuzlu fıstık alınıyor. Ormanda alem yapılıyor. Kafalar güzel olunca hadi biz bunu yakalım. Diri diri yakılan Afgan madenci hayata veda ediyor” dedi.
“İnsanlığa karşı suçlar çerçevesinde değerlendirilmeli”
Nourtani’nin cesedinin tanınabilir olduğu ancak sadece böbrek ve pankreasının bulunduğu alanda yanıkların derinleştiğini ifade eden Avukat Şeker, “Olaydan önce de eşi aranıp 20 bin dolara böbrek talebi yapılıyor. Sonra sadece bu kısmı yanmış. Bu nedenle sanıkların birlikte faillikten canavarca hisle tasarlayarak öldürme ve mümkünse insanlığa karşı suç çerçevesinde de değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde emsal oluşturacak bir dosyayı inceliyorsunuz. İnfazla 24 yıl, indirimle 18 yıl ceza alacaklar. Sanıklar 6 yıl kapalı cezaevinde kalıp hayatlarına devam edecekler. Sanıklara ‘insanlığa karşı suçlara’ ilişkin maddenin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanınarak bu suçtan da cezalandırılmalarını talep ederiz” diye konuştu.
“İlk yardım konusunda deneyimliyim”
Suçla alakası olmadığını öne süren kaçak ocak sahibi olduğu iddia edilen tutuklu sanık Hakan Körnöş, “Rahmetlinin ölümüyle, bu olaylarla alakam yoktur. Ben hayata dönmesi için elimden geleni yaptım. İlkyardım konusunda deneyimliyim daha önceden de 2 kişinin hayatını kurtarmışımdır. Benim kasti bir suçum, eylemim yoktur. Ailem ve küçük yaşta çocuklarım var. Onlarla bakmakla yükümlüyüm beraatimi ve tahliyemi talep ederim” dedi.
Körnöş’ün avukatı Cem Bektaş ise dosyadaki adli tıp raporunun net olduğunu belirterek, “Adli tıp raporu ölümün yanarak meydana gelmediğini söylüyor. Diz kapaklarının altında kırıklar olduğunu daha önce söylemiştik. Organ kaçakçılığına yönelik iddialarda ise adli tıp böbreğin ayrıştırılamadığını söylüyor. Yani yandığı için diğer organlardan ayrıştırılamadı. Tanık olarak dinlenen başka bir Afgan işçi ise kendisine böbrek teklifi yapılmadığını söyledi. Adli tıp raporu 9 uzman tarafından verilmiştir, resmidir. Diğer bilimsel mütalaa özel olarak alınmıştır. Katılan vekilinin beyanlarını kabul etmiyoruz” dedi.
“Böbrek işinde olsak paramız olurdu”
Organ kaçakçılığı iddialarını reddeden tutuksuz sanık A.Ç., “Böbrek işinde olsak paramız olurdu. Hesaplarımda 3 kuruş para yok. Hiçbirimiz okumuş değiliz, doktor değiliz nasıl alalım böbreğini? Savcılığa gelip yaşananları bildirdim” dedi.
“Bilimsel mütalaa yok hükmünde”
Bilimsel mütalaanın yok hükmünde olduğunu söyleyen tutuklu sanık Ahmet Aydın’ın avukatı Ali Aygün, “Bilimsel mütalaa yok hükmündedir. Esasa etkisi yoktur. Adli tıp raporu kesin ve nettir. Mütalaanın bu celse verilmesini, verilmeyecekse suç vasfının lehe değişme ihtimali kuvvetle muhtemel olduğu düşünülerek ölçülü olacağı gözetilerek müvekkilin adli kontrol tedbirleriyle birlikte tahliye edilmesini talep ederiz” diye konuştu.
Sanık avukatı: “Duygusal davranamayız”
Avukat Aygün, tahliye talep ettiği savunmasında, “Bir insanın cansızken de yakılması çirkin. Fakat olan olmuş. Adli Tıp Kurulu raporuyla da netleşti, ölü olduğu. Duygusal davranamayız. Eylem öldükten sonra gerçekleşmiş. Sadece ‘suç ve delillerini yok etme’ kapsamında olur. Müvekkilin ocakla da ilişkisi yok” dedi.
“Böbrek madende alınacak şey değil”
Suçlamayı reddeden tutuklu sanık Enver Gideroğlu, “Böbrek madende alınacak şey değil. Madende böbrek alma olanağı yoktur. Maden de benim değildir. Tahliyemi talep ederim” ifadelerini kullandı.
Savcı, eksiklerin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu’ndan yeniden rapor alınmasını ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti. Sanık avukatları, suç vasfının değişme ihtimalinden dolayı müvekkillerinin tahliye edilmesini talep etti.
Yeniden rapor alınacak
Mahkeme başkanı, dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek bilimsel mütalaadaki iddialar ile dosyanın tamamını kapsayacak şekilde yeniden rapor alınması için sevk edilmesine ve tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
“Desteğe gelenlere sanık yakınlarından tepki”
Adliye çıkışında Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı adına açıklama yapan DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki’nin konuştuğu esnada, sanık yakınları gruba tepki göstererek saldırı girişiminde bulundu. Taraflar arasında itişmeler yaşanırken, gruba küfür edildi. Yaşlı bir kadın, ‘Biz onlara ekmek veriyoruz, ekmek’ derken avukat Kerim Bahadır Şeker, ‘Ekmeği yakarak mı veriyorsunuz’ diyerek tepki gösterdi. Polis ekiplerinin araya girmesiyle arbede büyümeden sona erdi.
Adliye çıkışında açıklama
Zonguldak’ta yanmış cesedi bulunan kaçak maden ocağı çalışanı Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani’yi öldürdükleri gerekçesiyle müebbet hapis istemiyle 3’ü tutuklu 6 sanığın yargılandığı davanın ardından açıklama yapmak isteyen Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı isimli gruba sanık yakınları saldırdı. Gerginlik polis ekiplerinin müdahalesiyle sona erdirildi. Grup adına açıklama yapan DEM Parti Milletvekili Özgül Saki, “Bu saldırı, mülteci düşmanlığının toplumun en küçük hücrelerine kadar nasıl yayıldığının göstergesi. Biz buna karşı kendi dayanışmamızı dile getireceğiz. 3 duruşmadır dinlediklerimiz gösteriyor ki, hiç kimsenin göçmen-mülteci olduğu takdirde can güvenliği yok. Bu ülkede, işçilerin can güvencesi yok. Mahkemeyi dinleyenler görmüştür ki, ‘Vezir Mohammed nasıl öldü, bilmiyoruz’ diyorlar. Yakılarak öldüğü tespit edilmiş. Biz, bütün sanıkları dinlemişiz birbirlerine çakmak verdiklerini bile benzin aldıklarını bile itiraf etmişler. ‘Afgan’dır yakalım zaten kimliği yok’ dediği bilindiği halde böyle bir tepkiye maruz kaldık.” dedi.
Avukat: Suçun niteliği değişecek
Bilimsel mütalaada 4 bulgunun dikkat çektiğini ifade eden Nourtani ailesinin avukatı, Kerim Bahadır Şeker, “En önemlisi, Afgan madencinin diri diri yakılmış olabileceği çünkü suçun niteliği değişecek. Canavarca hisle tasarlayarak kasten adam öldürme mefhumuna girecek. Diğeri, köprücük ve çene kemiğindeki kırıkların tespiti. Bu daha önce tespit edilen bir husus değildi. Kalp krizi sanıklar tarafından ileri sürülmüştü, böyle bir tespit olmadığı söylendi. Dolayısıyla bütün hususlar ve çelişkiler bir araya getirilerek bir sonuç rapor alınacak Adli Tıp Kurumu’ndan. Adli Tıp 1’inci İhtisas Kurulu rapor verdikten sonra, mütalaa verilecek.” ifadelerini kullandı.
Çocuklarıma nasıl bakacağım”
Yargılanan 6 kişinin tutuklanmasını istediğini belirten Qamer Gül Meliki, “İş birliği yapılmış bir cinayet bu. Hak ettikleri cezayı almaları gerekiyor. Hem toplum için hem de hepsi ‘çocuklarımız var, dışarı çıkmam lazım’ dediler. Onlar beraat istiyor hepsi çocuklarını söylüyor ama o an Vezir Mohammed’in çocukları olduğunu düşünmediler. Çocukları hala evde, ben onlara nasıl bakacağım, cezalandırılmalarını istiyorum” diye konuştu.
Ne olmuştu?
Olay, 10 Kasım 2023’te Kırat Mahallesi Koca Osman Sokak’ta meydana geldi. Yoldan geçenler, yandaki ormanda yanmış cesedi fark edip, ihbarda bulundu. Gelen ekiplerce benzin dökülerek yakıldığı belirlenen ceset, otopsi için Atatürk Devlet Hastanesi’nin morguna götürüldü. Cesedin kaçak olarak işletilen maden ocağında çalışan 3 çocuk babası Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani’ye ait olduğu belirlendi. Otopside Nourtani’nin 9 Kasım’da öldüğü tespit edilirken, ailesinin 10 Kasım sabahı kayıp başvurusunda bulunduğu öğrenildi. Afgan madencinin cenazesi, 11 Kasım’da toprağa verildi.
Soruşturma kapsamında Nourtani’nin çalıştığı kaçak maden ocağının sahipleri Hakan Körnöş (46), Enver Gideroğlu (34) ve Körnöş’ün kuzeni Ahmet Aydın (52), ocak çalışanları S.K. (28), E.D. (22) ve kömür ticareti yapan A.Ç. (46) gözaltına alındı. Körnöş, Gideroğlu ve Aydın tutuklanırken, diğerleri adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ayrıca, kaçak ocağın jandarma tarafından 4 gün önce kapatıldığı ancak sahiplerince tekrar açıldığı belirlendi. Kaçak ocak, olayın ardından imha edilerek kapatıldı.
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı, Afgan madencinin cesedinin kaçak ocaktaki kazayı gizlemek ve ocağın kapanmasını engellemek için öldükten sonra yakıldığı belirtilen iddianameyle 6 şüpheli hakkında ‘iştirak halinde kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Kamergul Maliki, oğulları yürüme engelli Sayid Mohammad (22), Pir Mohammad (16), işitme engelli Ali Rıza (13), Said Riza Nourtani (2) ve gelini Şaziye Mohammadi (19) ile 2 odalı sobalı evde yaşayan Afgan madencinin kaçak maden ocağında çalışarak ailesinin bakımını üstlendiği ve ailede çalışabilecek durumdaki tek kişi olduğu ortaya çıkmıştı.
(DHA)