Yazılanlara göre Okmeydanı, adını Fatih Sultan Mehmet döneminden alıyor. Okçuluk müsabakaları için burada bir meydan belirlenmiş, meydanın etrafına nişan taşları dikilmiş.
Bugün ise Okmeydanı bir kısmına gökdelenlerin, bir kısmına gecekonduların hakim olduğu bir mahalle. Şevketpaşa Caddesi, Beyoğlu ve Şişli belediyeleri arasındaki sınırı belirliyor.
Fakat Okmeydanı’nı son zamanlarda gündeme taşıyan hem kentsel dönüşüm planları hem de Berkin Elvan ve Burakcan Karamanoğlu’nun ölümü oldu. O günden bu yana mahalleye çekilen bir başka sınır daha var.
İki TOMA’nın ve üç polis minibüsünün durduğu sokak da “yukarıyı” ve “aşağıyı” ayırıyor. Bir tarafta Berkin için yazılamalar, bir tarafta Burakcan için asılmış afişler var.
Mahalleliyle konuşmalarımız, duvarlardaki afişler, parti bayrakları da mahallenin adeta “ikiye bölündüğünü” gösteriyor.
Anadolu Kahvesi olarak anılan meydandan ilerlerken duvarlarda Berkin Elvan yazılarıyla karşılaşıyorum.
Burası “yukarı mahalle” olarak biliniyor.
HDP ve CHP bayrakları ağırlıklı. Aşağılarda ise AKP, Saadet Partisi ve MHP ağırlık kazanıyor.
Konuştuğum mahallelinin gündemi kalabalık. Bu mahalleye özel olarak, konuşmaların merkezinde kentsel dönüşüm ve iki gencin ölümüyle birlikte oluşan “yeni” atmosfer var.
Polis minübüslerinin konuşlandırıldığı sokakta, “Yolağzı” olarak anılan yerde bir işletme sahibi adını vermeden konuşmayı kabul ediyor. 9 yaşından beri Okmeydanı’nda oturuyormuş. 44 yaşında. “İlk kez böyle bir şey oluyor. Her iki tarafa da anlam veremiyoruz” diyor. Ayrışmanın gündelik ilişkilere de yansıdığını söylüyor: “Giresunlu, Samsunlu müşterilerim vardı, artık gelmiyorlar. Samsunlu arkadaşıma sordum. Yolağzı’na niye para kazandırıyorsun demişler aşağıdan.”
Hayatında ikinci kez oy kullanacağını söylüyor. Çoğu seçimi boykot etmiş. Okmeydanı’nda yaşananlarıysa, kentsel dönüşüm projelerine bağlıyor: “Şimdiden bıktı insanlar. Satalım, devredelim gidelim diyor herkes.”
Bu sokağa geçip aşağı doğru yönelince karşıma yeni bir Okmeydanı çıkıyor, mahallelinin deyimiyle “aşağı taraf”. AKP, SP, MHP bayrakları asılı sokaklarda. Küçük bir lokantanın önünde sohbet eden üç kişiye yaklaşıyorum. Dükkan sahibi pek konuşmuyor ancak mahallede “ne olduğunu” sorduğumda tereddüt etmeden yanıtlıyor: “Gördüğümüz, ortalığı karıştırmaya çalışıyorlar. Millet kaçsın gitsin, bu evleri bedavaya alalım diye düşünüyorlar. Bu sağ sol meselesi değil, burayı karıştırıp, milletin elinden ucuza almak. Büyük firmalara vermişlerdir burayı zaten.”
Son cümlesi ise “Çok gergin burası” oluyor.
Diğerleri bu sözler üzerine pek yorum yapmıyor. Yalnızca içlerinden biri “Alevi-Sunni meselesi değil. O öncedendi. Dedelerimiz Çanakkale’de birlikte şehit oldu” diyor. Bunları söyleyen 36 yaşında ve Giresunlu olduğunu söylüyor ancak adını vermek istemiyor.
67 yaşındaki Sami Gezer ise emekli. Ona yerel seçimlerle ilgili ne düşündüğünü soruyorum. 17 Aralık operasyonu veya iddialar oy vereceği partiyi etkiledi mi?
“İnanmıyorum ben” diyor ve bana soru yöneltiyor: “Bir evde bir tır dolusu para olur mu? Bunu sizin aklınız alıyor mu? Olur mu böyle bir şey?”
Diğeri bu iddiaları seçim öncesi “devlete ihanet olarak” niteliyor.
Konu Berkin’e geldiğinde daha önce Kasımpaşa’da gençlerin dillendirdiği bir şeyi yineliyorlar. “Okmeydanı’nda oturan çocuk ekmek almaya Taksim’e mi gider?” diyorlar. Taksim’de vurulmadığını söylediğimde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “demir bilye” iddiasını yineliyorlar.
Mahallede kadınlar konuşmaya pek yanaşmıyor. MHP seçim bürosuna giriyorum. Orada masanın başında oturan bir görevli, konuşma talebimi reddediyor. “Büyüklerimiz konuşsun” diyor. Ama anladığım kadarıyla sakin seçim bürosunda o sırada konuşacak bir “büyük” yok.
Okmeydanı’nda eğilimler, görüşler farklı ama gözlemlerime göre ortak iki nokta var.
İlki, mahallede eskiden olmayan bir ayrışmanın ortaya çıktığı.
İkincisi ise, farklı gerekçeler ileri sürülse de, mahalledeki herkesin kentsel dönüşüme yönelik şüpheleri olduğu.
Bunu, bir AKP’li seçmen diğerine şunu söylerken biraz daha net görüyorum: “Yapacakları sitede 2 bin lira aidatı verebilecek misin?”
Metrobüs durağına yürürken Okmeydanı’nın siluetine bakıyorum. Bir yanda gökdelenler öbür yanda bir cami minaresiyle başlayan yoksul evler. Birkaç yıl sonra bu siluette nelerin değişeceğine birlikte tanıklık edeceğiz.
Gördüklerimi aklıma kazıyorum. Çünkü birkaç yıl sonra nasıl bir silüetle karşılaşacağımı kestiremiyorum.
Rengin Arslan
BBC Türkçe