Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğrencileri, son günlerde yaşanan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddete karşı eylem yaptı. Bugün (6 Ekim) saat 21.00’de 5. Yurt önünde toplanan ODTÜ öğrencileri, konuşmalar ve sloganlar ile kampüs içerisinde yürüdü.
ODTÜ öğrencileri, kampüs içerisinde yaptıkları yürüyüş ardından eylemlerini Yüzüncü Yıl Mahallesi’ne taşıdı. ODTÜ’lü öğrenciler; Yüzüncü Yıl sokaklarında “100. yıl uyuma, ışıkları aç kapa!” sloganları ile yürüdü.
Öğrenciler, 100. Yıl Pazar Yeri’nde açıklama yaptı.
Öğrencilerin açıklamasının tamamı ise şu şekilde:
Buradan failleri koruyup bizleri öldüren erkek devlete sesleniyoruz: ‘Ne geceleri ne sokakları ne de meydanları terk ediyoruz; koruma, aklama, yargıla!’ diyoruz.
Bizler bugün burada, patriyarkanın her geçen gün güçlendirmeye devam ettiği kadın düşmanlığına ve bunun sonucunda yine her geçen gün artmaya devam eden kadın cinayetlerine karşı olan öfkemizi haykırmak için ve faillerden hesap sormak için toplandık. Kadın cinayetlerinin tek sorumlusunun cinayetin failleri olmadığını biliyoruz. Asıl sorumlular, AKP iktidarı ve onun kadınları hedef gösteren, toplumsal cinsiyet eşitliğine ve yaşama düşman söylem ve politikalarıyla körüklediği kadın düşmanlığıdır.
Kadınları ve LGBTİ’+ları erkek şiddetinden koruyan, kadının beyanını esas alan, onların can güvenliğini sağlayan, yani kadınları ve LGBTİ+’ları ‘yaşatan’ İstanbul Sözleşmesinin ve 6284 sayılı kanunun göz ardı edilmesi ve CİTÖB’ün işlevsizleştirilmesi de kadınların ve LGBTİ+’ların yaşamlarını güvence altına alan önemli mekanizmaların yok edilmesi anlamına gelmektedir. Bu durum, kadınların yaşamlarını tehdit eden cezasızlık ortamının daha da derinleşmesine yol açmaktadır.
İkbal’in, Ayşenur’un ve daha nice kadının katledilmesinin asıl sebebi ise faillere korku yerine güven veren bu cezasızlık ortamıdır. Kampüslerde, evlerde, sokaklarda, alanlarda, bütün yaşam alanlarımızda bizleri tehdit eden erkek adalet, failleri koruyor ve aklıyor. AKP’nin ve onun kampüsümüzdeki tezahürü olan kayyım rektörün tüm baskıcı, gerici ve yaşamın her alanını bizlere dar eden politikalarına karşı, emek ve yaşam eksenli dayanışma hattını kurarak güvenli yaşam alanlarımızı yaratmaya, kampüslerden sokaklara sesimizi yükselterek tüm ayrımcı karanlığınızdan kurtulana kadar mücadelemizi sürdürmeye ve büyütmeye devam edeceğiz. Bizler tüm öfkemiz ile, faillere bu korku atmosferini yaratmak için devam ettirdiğimiz mücadelemizi burada da vurguluyoruz, İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz!
Erkek devlet ve patriyarkal şiddetin katlettiği, kaybedip faillerinin peşini bıraktığı her kadın, çocuk ve lubunya için, isyanımızla birlikte yaşamı ve özgürlüğü savunan mücadelimizi haykırıyoruz! Erkek şiddetinin katlettiği İkbal’in, Ayşenur’un, Narin’in, Rabia Naz’ın; 10 gündür kayıp olan Rojin’in ve tam 1736 gündür kayıp olan Gülistan’ın hesabını fail devletten sormaktan vazgeçmiyoruz ve kadın cinayetleri politiktir diyoruz.