SEÇTİKLERİMİZ – Cemre BAYTOK – Selime BÜYÜKGÖZE T24 için yazdı: 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü Türkiye’deki tek görkemli bir aradalık haline de geldi. Öyle ki Türkiye muhalefetinin tüm umudunu kadınların omuzlarına yıktığı cümleleri sık sık duyar olduk.
Bir süredir her yıl 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü, on binlerce kadının bir araya gelerek coşku ve isyanla doldukları bir yürüyüş olmanın yanı sıra toplumsal muhalefetin sokaklardan sürülmesinin de bir sonucu olarak Türkiye'deki tek görkemli bir aradalık haline de geldi. Bu büyük fotoğrafa bakmak hepimize umut veriyor. Öyle ki Türkiye muhalefetinin tüm umudunu kadınların omuzlarına yıktığı cümleleri sık sık duyar olduk.
Yürüyüşün giderek kalabalıklaşmasında başka etkilerin de olduğunu görüyoruz. Bunlardan biri feminizmin her kesimde yayılması, her gün daha fazla kadının ve kadın grubunun kendisini feminist olarak tanımlaması. Birlikte eylem yapmanın, birbirine güç vermenin, dayanışmanın pratiğini ve ihtiyacını farklı alanlarda yaşıyor ve deneyimliyor olmamız. AKP’nin kadın düşmanı muhafazakar politikalarına öfke ve 2012’de kürtajı yasaklama çabalarınas karşı kadınların sokaklara çıkması önemli bir dinamik oluşturdu. 2015 yılında Onur Yürüyüşü’nün yasaklanmasıyla, 2013 Gezi direnişi sonrası iktidara yönelik muhalefetin vücut bulduğu yegane alanlardan biri de olduğu aşikar.
Daralan toplumsal muhalefet imkanı ve feminizmin popülerleşmesi Feminist Gece Yürüyüşü etrafındaki tartışmaları ve bazı gruplar için yürüyüşe katılmanın anlamını değiştirdi. Her grubun kendi pankartı, dövizi, renkleri ve kortejiyle katıldığı 8 Mart Gündüz Mitingi[1]nin yıllar içerisinde sönükleşmesini de burada hesaba katmak lazım. Fakat bugünkü tartışmaları anlamanın belki de en iyi yolu 8 Mart'ta feministler neden bir gece yürüyüşünde bir araya gelme ihtiyacı duydu sorusunu sormak ve yürüyüş ilkelerine göz atmak. Zira dönemsel motivasyonlar geçer ilkelerin getirdikleri baki kalır.
Bugün ilk Feminist Gece Yürüyüşü 2003 yılında yapıldı desek de aslında adının konması ve her yıl yapılmasına karar verilmesi 2005 yılı 8 Mart'ında olur. Bu süreklilik kararına ilham veren 2003 ve 2004 yılı 8 Mart'ında Taksim'de feministlerin çağrısıyla yapılan eylemlerdir. 2003 yılında 15 Şubat'ta başlatılan ve her akşam saat 20.00'de yapılan "barış için 1 dakika karanlık" eylemi 8 Mart'ta Taksim'den yürüyüşle gelen kadınlar tarafından Mis Sokak'ta yapılır. "Savaşa Karşı Kadınlar" imzasıyla yapılan eylemin sloganı "Hepsi Erkek Bu Bir Rastlantı mı" olur. Eylemde Hitler, Mussolini, Şaron, Miloseviç, Bush ve Saddam gibi tarihteki savaş suçlusu erkeklerin posterleri taşınır. 2004 yılında gündemde artan kadın cinayetleri vardır. Yine Taksim'den Mis Sokak'a yürüyen kadınlar "Mezar değil Sığınak" pankartını taşırlar. Eylem feminist kadınlar imzasıyla yapılır.
2005 yılında çoğunluğu sendika, parti ve siyasi gruplara mensup kadın gruplarının ortak miting yapma tartışmalarında uzlaşma sağlanamamış, İstanbul'da üç ayrı miting gerçekleştirilme kararı verilmiştir. Uzlaşmalarla belirlenen miting örgütlenmelerinde feminizmin rengi ve sesinin görünmez olduğunu, kısıldığını düşünen bir grup feminist kadın, feministler olarak hedefinde erkek egemen düzen/patriyarka olan ve a dan z'ye feminist politik taleplerin dile getirildiği 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü için çağrı yaparlar. Galatasaray'dan Taksim'e kadar yapılan yürüyüşte "Erkek Düzenine İtaat Etmiyoruz / Feministler" pankartı açılır. Bir sonraki sene ise pankart sözü "Feminist Başkaldırı"dır…
… Cemre BAYTOK – Selime BÜYÜKGÖZE’nin T24’teki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN