Kooperatifin tüm üyeleri için tek ücret olan ayda 15 euro’ya kendilerinin inşa ettikleri evler, komünal politikaları tayin etmek üzere genel kurullar: 2770 kişinin oturduğu küçük bir Endülüs köyü olan Marinaleda, vatandaşlarını kararların içine yerleştiren politik, sosyal ve ekonomik bir sistemi sürdürmeye çalışıyor. Yeni kuşaklar, önceki kuşaklar tarafından hayata geçirilen ütopyanın peşi sıra gidebilecekler mi?
1970’li yıllarda İspanya’da Sevilla şehrinde Marinaleda, halkının çoğunluğunun işsiz olduğu ve oldukça zor koşullarda yaşamak zorunda olduğu harabe halinde bir köydü. 1975’de Franco diktatörlüğünün sonunda köy sakinleri yaşam koşullarını, Endülüs’ün gündelik çalışan işçilerinin tümü gibi karşılaştıkları sosyal adaletsizlikleri müzakere etmek için toplanmaya başladılar. Toplumsal bir araya gelişlerinin tanınırlığını ve genişliğini artırmak için Tarım Emekçileri Sendikasını (SOC) oluşturdular. İlk taleplerinin hedefi bölgelerindeki çözülemeyen bir sorundu: eski yöntemlerle işletilen büyük topraklarla bilinen özel tarımsal mülkiyetin yapısı.
Endülüs Hükümeti için sağladığı ekonomik getirinin önemine rağmen, toprağı çok mekanik bir biçimde ekmeleri, tarım iş kolunda iş imkanı sağlanmasına izin vermiyor. Marinaleda’lılar için toprak onu işletene ait olması gerekir. O halde 1980’lerin başından itibaren, toplamda 17000 hektarın mal sahibi büyük Infantado Dükü’ne ait el Humoso denilen 1200 hektarlık bir tarım işletmesini işgal etmeye karar verdiler. Marinaleda’lılar el Humoso’yu işgal ettikleri yaklaşık on yıl süresince eş zamanlı çok sayıda sembolik eylemler de yürüttüler. Bunlardan bazıları 1980 açlık grevine karşı yedi yüz köylünün on üç gün boyunca katıldığı açlık grevi, Sevilla ve Madrid’deki çok sayıda gösteri, İspanyol Bankası, Sevilla Hava Limanı, 1991 evrensel Sergi işgalleri gibi çeşitli işgallerdir. Aynı yıl Endülüs hükümeti Dük’ün 1200 hektar toprağını kamulaştırdı ve bu küçük toprak parçasında kooperatif tarım yapacak olan Marinaleda köyüne vermek üzere satın aldı.
1999 yılında Marinaleda’lılar tarım ürünlerinin işlendiği ve yine bir kooperatif yoluyla yönetilen bir fabrika kurarak dayanışma içinde ekonomilerini geliştirdiler. Bu fabrika Marinaleda’nın üretim zincirine yeni bir halka ekledi ve daha fazla iş olanağının yaratılmasını sağladı. Kooperatif için çalışanların tümü işçi, yönetici veya idareci olsun aynı ücreti günlük 47 Euro ( günlük olarak tarlada altı saat veya fabrikada sekiz saat çalışma karşılığında) alıyorlar. Elde edilen kara gelince, çalışanlara tekrar dağıtılmıyor ama tamamı kooperatife yatırılıyor. Marinaleda’lılar temel bir ilke çerçevesinde etkinliklerini düzenlemeye çalışıyorlar: işçilerin çalışma koşullarını her zaman iyileştirmeye çalışmak ve köylülere olabildiğince iş imkanı sunmak.
Katılımcı bir demokrasi
Ancak toprak ve ekonomik örgütlenme için mücadele köyün tek özelliği değil. Politik örgütlenmenin kendisi de bir o kadar ilgi uyandırıyor çünkü böylece köylüler politik tartışmaların ve karar alma organlarının içine dahil olabiliyorlar. 1979 yılında köylüler belediyeye savaş açmaya karar verdi. Politik iktidarın onları temsil etmediği ve beklentilerine cevap vermediği kanaatine varınca diktatörlüğün bitimindeki ilk özgür yerel seçimlere aday olarak girmeye karar verdiler. Böylece 35 yıl sonra hala iktidarda olan Birleşik Emekçiler Kolektifini (CUT) oluşturdular ve onları temsil edecek bir grubun genel kurulunda karar aldılar. Juan Manuel Sanchez Gordillo tarafından yürütülen CUT, Demokratik Merkez Birliği’ne karşı oyların %77,31’ini alarak belediyeyi kazandı ve katılımcı demokrasiyi inşa etmeye başladı.
Köyü, politikayı, bütçeleri, vergileri, kooperatifi, vs. içeren tüm kararlar tüm köylülerin katıldığı genel kurullarda tartışılıyor ve oylanıyor. Kararlar asgari bir çoğunluk ile kabul edilmiyor çünkü Marinaleda belediye başkanı için oylayanların %80-90’ı tarafından desteklenmeyen kararlar halkın tümünü temsil etmiyor. İşte bu kurullar sırasında köylüler konut sorunları ve gayrimenkul spekülasyonları ile baş etmek için kendi inşa ettikleri evler hakkında karar aldılar. Endülüs hükümeti malzemeyi finanse etti, belediye alanı ve mimarı sağladı ve geleceğin ev sahipleri inşaatta ya kendileri çalıştı ya da işi bilen birisini işe aldılar. Evler inşa edilince işgalciler aylık 15 Euro ödeyerek köyün ve Endülüs’ün yatırımını ödediler. Köyde en az bir yıl yaşayan herkes belediyeden kendi inşa ettiği evden talep edebiliyor.
Siyasi seçilmişler köye ve köylülere verdikleri “hizmet”ten dolayı maaş almıyorlar. Bu kişilerin çoğu siyasi görevlerinin yanında Humoso’da veya fabrikada çalışıyorlar ve arkadaşları ile aynı ücreti alıyorlar yani ayda 1100-1200 Euro arasında. Tarih öğretmeni olan belediye başkanı şu an Endülüs’ün vekili ve bu görevinden dolayı ayda 3020 Euro ücret alıyor. Marinaleda’nın politik sisteminin bir diğer özelliği de belediyenin, 1977’de kurulan ve 2007 yılından beri Endülüs Emekçi Sendikası (SAT) olarak adlandırılan Tarım Emekçileri Sendikası ile işbirliği içinde olmasıdır. Halk, belediye ve sendika arasındaki bu işbirliği haklarını almak için harekete geçtikleri sırada onlara daha fazla önem verilmesini sağladı.
Köyün geleceği
Marinaleda’nın genç kuşağına sistemin aktarılması sorunu köy için önemli bir konu ve sistemin kalıcılığı için önümüzdeki birkaç yıl içinde en önemli konu olacaktır. Gerçekten de Marinaleda’nın siyasal, ekonomik ve sosyal olarak işlemesinin 35 yıllık geçmişi var. Şu anda sistemin devamını sağlayan kişiler köyün çeşitli mücadelelerine katılmış veya -daha genç olanlar için de- bu ortamda büyümüş kişilerdir. Yani tüm bu değişikliklerden önce köyün durumu hakkında farkındalığı olan ve diğer ekonomik, politik ve sosyal örgütlenme biçimlerini bilen bireylerdir.
Ancak 25 yaşın altında olan ve bu sistemden başkasını tanımayan gençlerin algılamaları ailelerinkinden farklı. Köyün içinde bulunduğu durumun ve köyün işleyişine halkın katılımının öneminin her zaman bilincinde olmuyorlar. Köyün işleyişini normal bir şey olarak görme eğilimindeler ve büyüklerinin bu sistemi sürdürmek için yaşadıkları zorlukları yeterince algılayamıyorlar. Aynı zamanda dünyaya ve güncel teknolojilere daha açıklar. Çoğu, aileleri gibi, Endülüs Emekçi Sendikası’na üye olmasına rağmen günlük sorunlara dahil olmuyorlar. Köylüler ve belediye genç kuşağa ideolojilerini en iyi şekilde aktarmaya çalışsalar da okul eğitimini içeren sorunlar başta olmak üzere birçok sorun çözülemiyor.
Belediye başkanının danışmanı Sergio şöyle diyor: “Bizim okullarımıza gelip eğitim veren ancak Marinaleda’da ortaya koyduğumuz değerlerin ve modelin taraftarı olmayan çok sayıda öğretmen var. Öğretmenlerin öğrencilere eğitim verirken bizi eleştirmeleri bizim için büyük bir sorun. Bu durum çocukların sisteme katılmaması için bir kalkan oluşturuyor. Buradaki en temel sorunumuz bu. İsteğimiz ilköğretim ve lise öğretmenlerinin buradan, yerli öğretmenler olması; bu değerleri öğretmeyi ve aktarmayı bilmeleri”.
Öte yandan köyün başa çıkması gereken tek sorun yenilenme değil. 1979’dan beri köyün lideri ve belediye başkanı olan ve zaman içinde Marinaleda’yı harekete geçirici güç haline gelen, Juan Manuel Sanchez Gordillo’nun gidişi de kaygı verici bir sorun. İspanya’yı vuran ekonomik krizi, kuşaklar arası aktarım sorunu ve Juan Manuel Sanchez Gordillo’nun ortadan kaybolmasını nasıl karşılayacaklarını pek çok köylü kendine soruyor.
Anael Kieber (metin ve fotoğraflar)
Fransızcadan çeviren: Seçkin Kazak Bardakçı