Tuncay YILMAZ yazdı: Eksikleriyle yüzleşmeden mevcut Cumhuriyet yerine eski cumhuriyeti olduğu gibi istiyorsanız bilesiniz ki bizim o cumhuriyete de karnımız tok! Ne mevcudu ne eskisi; bize yeni bir Cumhuriyet lazım. Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik ve sosyal bir Cumhuriyet!
Osmanlı Saltanatından (monarşiden) Türkiye Cumhuriyeti’ne geçeli 97 yıl oldu. Toplumlar tarihi açısından çok uzun olmasa da bir devlet için hiç de azımsanmayacak bir zaman dilimi bu. Üstelik çok büyük altüst oluşların yaşandığı bir yüz yıl söz konusu olan. Şimdi dincisiyle, seküleriyle, milliyetçisiyle, sosyalistiyle, feministiyle herkes Cumhuriyet’in yüzüncü yılına hazırlanıyor, kendi meşrebince gidişata etki etmeye çalışıyor.
18 yıllık iktidarında AKP, adım adım cumhuriyeti var olandan daha da İslami bir forma büründürmeye çalıştı. Esası Türk ve İslam kimliği üzerine inşa edilen Cumhuriyette baskın rengin İslam olmasını için çabaladı, çabalamaya da devam ediyor.
Kamusal hizmetlerden sosyal hayata, eğitim sisteminden medyaya, yasamadan yargıya, dış politikadan ticarete her alanda dinin daha fazla etkin, mümkünse belirleyici olduğu bir toplumsal yapı oluşturmaya çalışıyor.
Demokrasiyi zamanı geldiğinde inilecek tramvay olarak gören bu zihniyet, halkı soyup soğana çeviren, yeraltını ve üstünü yağmalayan, ülkeyi ve bölgeyi savaş meydanına çeviren politikalarına “İslamileşme” adı altında halkın bir kesiminden, sermayeden ve derin devletten destek buluyor. Mızrak çuvala sığmayıp destek azaldıkça, dinciliğin, milliyetçiliğin, cinsiyetçiliğin vitesini yükseltiyor, toplumu kutuplaştırarak manipülasyonu güçlendirmeye çabalıyor.
Türkiye halklarının en az yüzde ellisi bu gidişata karşı. Bunu 16 Nisan referandumundan bu yana defalarca farklı şekillerde ortaya koydular. Erdoğan’a daha geçenlerde bir kez daha “kültürel hegemonyayı kuramadık” dedirten tam da bu direnişin kendisi.
Evet ama Erdoğan liderliğinde ve Bahçeli desteğinde yürütülen bu paradigma dönüşümünün alternatifi ne? Korona bahanesiyle iptal edilen Cumhuriyet kutlamaları dolayısıyla bir kez daha depreşen Kemalist Cumhuriyet özlemi bugün Türkiye halkları için bir alternatif olabilir mi?
Alternatif Kemalist Cumhuriyet mi?
Erdoğan’ın İslami cumhuriyetine karşı Mustafa Kemal ve Kemalist Cumhuriyet bayrağını sallayan her seküler, yüzüncü yılına yaklaşan Cumhuriyetle ilgili şu yüzleşmeleri yapmak zorunda:
Savunduğunuz Cumhuriyet Kürtleri yok saymaya devam edecek ve 30 Milyona yakın bir halkın kimlik, kültür haklarını yasaklamaya devam edecek mi?
Savunduğunuz Cumhuriyet Türkiye toplumunu oluşturan Arap, Laz, Çerkez, Rum, Kürt, Süryani, Gürcü, Pomak halkları yok sayıp her sabah okullarda çocuklara “Ne mutlu Türküm” dedirtmeye devam edecek mi?
Savunduğunuz Cumhuriyet 20 Milyona yakın Alevi’nin inancını, ibadetini yasaklı saymaya ve herkesi Diyanet işleri Başkanlığı asimilasyon merkezine mecbur bırakmaya devam edecek mi?
Savunduğunuz Cumhuriyet Ermeni, Rum, Süryani, Ezidi soykırımlarına karşı sessizliğini koruyup bu halkları hala güvercin tedirginliğinde yaşamaya mahkum bırakacak mı?
Savunduğunuz cumhuriyet “Kutsal aile”, “cennet ayaklarının altındaki anne”, “cumhuriyet kadını” yalanlarıyla kadınların emeklerini, özgrlüklerini yok saymaya ve eve, erkek eline mahkum etmeye devam edecek mi?
Savunduğunuz Cumhuriyet halkın yüzde sekseni açlık, yoksulluk sınırının altında yaşarken bir avuç sermayeye ve Cumhuriyet elitine servet aktarmaya devam edecek mi?
Savunduğunuz Cumhuriyet ülkenin yeraltı ve yer üstü zenginliklerini yerli ve yabancı inşaat, maden, gıda tekellerine peşkeş çekmeye devam edecek mi?
Savunduğunuz Cumhuriyet Yunanı düşman, Ermeniyi hain, Arabı pis, Farsı sinsi ilan edip komşu halklarla savaş ve çatışma atmosferini, bu atmosferin doğal sonucu olan silahlanmayı sürdürecek mi?
Savunduğunuz Cumhuriyet çalışanların alın teriyle yaratıl değerleri ve doğal zenginlikleri uluslararası sermaye ve yerli işbirlikçileri arasında pay etmeye devam edecek mi?
Eğer bu sorulara yüzleşmeden mevcut Cumhuriyet yerine eski cumhuriyeti olduğu gibi istiyorsanız bilesiniz ki bizim o cumhuriyete de karnımız tok! Ne mevcudu ne eskisi; bize yeni bir Cumhuriyet lazım. Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik ve sosyal bir Cumhuriyet!
Ve sevgili Nazım’ın söylediği gibi aslında “bütün yemişler dallarımızdadır/ beklenen günler, güzel günlerimiz ellerimizdedir, / haklı günler, büyük günler, gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan, ekmek, gül ve hürriyet günleri…”
Yeter ki bizler ellerimizi birleştirelim ve bize bu sömürü, savaş, yıkım düzenini dayatanlara hep birlikte hayır diyebilelim. Yeter ki kendi kaderimizi ellerimize alabilelim.