GÜLFER AKKAYA yazdı: “Cesur, kabadayı, yürekli oldukları palavralarına kanmayın. Onların gücü sadece kadınlara yetiyor. kudurmuş halde bir kadını döven erkeği görünce altlarına ediyorlar, tatlı
canlarına bir yumruk değecek diye. Can havliyle bağıran kadını görüp duydukları bile yok. Kendilerini kurtarmanın derdindeler sadece.”
GÜLFER AKKAYA
Potansiyel katil kocadan ayrı yaşama kararı almış bir kadının öldürülmesini dizi izler gibi izledik hep beraber.
Elinde çekirdeğini çitleyen Erkek ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız ile beraber.
Çayını höpürdeterek çeken Başbakanımız ile.
Erkeklerin kadınları katletmesi gündeminde olmayan Reis daha büyük işlerle ilgili telefon görüşmeleri yaparken.
Salonun ortasında kendi halayını kurmuş, kendi kendine mendil sallayıp çöküp kalkan iktidar partisi AKP ile.
Erkek akrabaları tarafından feci şekilde dövülmüş, yaralı halde hastaneye kaldırılmış ya da cenazeleri peş peşe morga konmuş kadınları dert etmeyen Sağlık Bakanı ile.
Mahalle yansa benim ev yanmadı diyerek rahatlayan mahallelilerle beraber izledik.
Türkiye’de bir terör örgütünden bahsedilecekse en büyük, en birinci terör örgütü Erkekler Terör Örgütüdür.
Kadınların dışında, medyada aylık ya da yıllık istatistik rakam olmaktan öteye gitmeyen kadınkatliamlarını saymazsak, neredeyse kimse dillendirmiyor ama ortada kadınları katleden erkekler sürüsü var.
Hesaplayarak, planlayarak, kasten, devasa bir nefret ve vahşilikle öldürüyor erkekler kadınları.
Katil, koca, baba, erkek kardeş, sevgili gibi erkek yakınlar olunca mı cinayetler hafifliyor?
Bu da var ama esasta öldürülenlerin kadın olması, öldürenlerin de erkek olmasıyla ilgili. Tersi olsa bu kadar sessiz kalabilirler mi?
Defalarca tecavüze uğrayan Nevin Yıldırım, o da çaresiz kaldığı için tecavüzcü erkeği öldürmek zorunda kaldı. Hala hapiste. Kadın öldüren erkekler çatır çatır iyi halle hapisten yırtıyorken hem de.
Erkeklerin kadın öldürmesine devlet susuyor, iktidar erkekleri destekleyen politikaları ile sırt veriyor. İktidar, kadın sığınaklarına sığınan kadınların bilgilerini o kadınların peşine düşen erkek akrabalarıyla paylaşarak destek atıyor erkeklere. Karakollara başvuruda bulunan kadınları evlerine göndererek git, seni öldürsün diyor.
Savcı, kendisine kocam beni öldürecek diye başvuran kadının eline koruma emri olan bir kağıt sıkıştırıp yolluyor. Bu kadın nereye gider, kime, nereye sığınır, kapıdan çıkınca öldürülür mü umurunda değil.
Çünkü kadınlar cumhurbaşkanından, başbakana, bakanlara, iktidar partisine ve hatta muhalefet partilerine, patronlara, mahalleliye dek kimsenin umurunda değil. Hepsi kadınları sömürmeyi biliyor.
Onları kendi çıkarları için çalıştırmayı biliyor. Kadınları güçlendirmeyi değil. Böyle dertleri yok.
Çünkü hepsi açık ve net kadın düşmanlığından besleniyor. Bağımsız, ayakları üzerinde duran kadın istemiyorlar. Evde kendilerini bekleyen, hizmetlerini gören, çocuklarını doğurup büyüten, onlara susan, her dediklerini yapan kadınlar istiyor.
Erkekler kadınların kendilerinden güçlü olmasına dayanamıyor.
Erkekler kadınların kendilerinden bilgili, akıllı ve donanımlı olmasını kabul edemiyor.
Erkekler kadınların onları beğenmemesine kuduruyor.
Erkekler kadınların erkekleri reddetmesine çıldırıyor.
Erkekler kadınların hayır demesini kabul edemiyor.
Ama kimse kusura bakmasın, kadınlar potansiyel katillerle, dayakçı erkeklerle, ezik ama egosu tavan adamlarla beraber olmak zorunda değil. Sevgili olur, hatta evlenir ama olmuyorsa da olmuyordur, bırakıp gidebilir kadınlar.
Terk edildiğinde iyice acizleşip kadına sülük gibi yapışmak zorunda değil erkekler.
Gidip hayatlarını başka bir yerde, başka şekilde sürdürmeyi öğrenmeliler.
Ama bunu kimlerden bekliyoruz değil mi?
Memleketin erkekleri en iyi haliyle zavallılar.
İşte bu sefil herifler kadınlara efendi olmayı çok seviyor. Bundan vazgeçemiyorlar.
Hayatı yakalayabilen, kendini geliştiren, eskisini yıkıp yenisini kurabilecek yüreğe ve beceriye sahip kadınlara bakın bir, bir de erkeklere.
Hayata karşı aciz adamlar sürüsü kadınları kontrol edebilmek için dövmeyi ve öldürmeyi öğretiyor birbirine. Kadınlara karşı düşmanlıkta bir numaralar.
Cesur, kabadayı, yürekli oldukları palavralarına kanmayın. Onların gücü sadece kadınlara yetiyor.
Yoksa kadın döven adamı görünce birkaç erkeğin nasıl çil yavrusu gibi kaçıştığına hepimiz tanıklık ettik.
Kudurmuş halde bir kadını döven erkeği görünce altlarına ediyorlar, tatlı canlarına bir yumruk değecek diye.
Can havliyle bağıran kadını görüp duydukları bile yok. Kendilerini kurtarmanın derdindeler sadece.
Oysa belki de etrafındaki o üç erkeğin bir şey olursa kendisini yalnız bırakmayacağını düşünmüştü kadın öldürülmeden az evvel.
Öyle olmadı. Videoyu izlerken hepimiz küfürler eşliğinde yüksek sesle söyledik:
Ne “erkeklikmiş” be!