GÜLFER AKKAYA yazdı: “Yasaların ‘Türk’ ailesine uymadığı kısmına gelince. Aksine yasalar tam da “Türk” ailesine göre hazırlandı. Çünkü ‘Türk’ ailesi tacizci, tecavüzcü, dayakçı, homofobik, ensestin yüksek oranlarda olduğu, çok sayıda çocuk evliliklerin olduğu, annesinin dizinden tahrik olan erkelerden oluşan bir aile tipi.”
GÜLFER AKKAYA
İktidara yandaşlığı ile bilinen Akit Gazetesi “haber” yapmış! “Şiddet değil yuvayı yıkan kanun: 6284”
Yandaş medyanın birinci vazifesi iktidarın borazancılığı olunca, önden kamuoyu yoklaması amacı taşıyan bu tür “haberler” manidar oluyor.
“Haber”i okuyunca AKP iktidarının çocukların tecavüzcüyle evlendirilmesini destekleyen tasarıdan, kürtajı engelleyemese de zorlaştıran KHK’sına, müftülük yasasını geçirmekten boşanma esnasında arabulucuları devreye sokmaya çalışmasına, şimdilerde kadınları erkek şiddetine karşı iyice açıkta bırakacak mağdur hakları yasa tasarısını bir yolunu bulup Meclis’ten geçirmeye çalışmasına, tüm bunlar yetmezmiş gibi 6284 adlı yasayı hedefe koymaya kadar uzanan uygulamalarıyla kadınlara karşı yeni bir erkek şiddeti dalgası mı oluşturmayı hedeflemekte sorusu akıllara geliyor.
6284 sayılı yasa nedir?
6284, Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa’dır.
Bu yasa ev içindeki erkek şiddetine karşı (evli ya da birlikte yaşayan) kadınların ve çocukların korunması için çıkartılan yasadır.
Yasanın çıkartılması hiç de kolay olmadı. Biz feministlerin ve kadın hareketinin uzun yıllar verdiği aralıksız ve ısrarcı çabalarımızın sonunda elde ettiğimiz çok önemli bir kanundur.
“Ev içinde şiddet gören çoğu kadın için şiddetten kurtulabilmenin tek yolu evi terk etmek. Ancak pek çok kadın için bu farklı sebeplerden dolayı mümkün olmayabiliyor. Bazı durumlarda ise kadınlar, şiddet gördükleri halde evlerini terk etmek istemiyor. Bu yüzden 1998 yılında çıkarılan ve koruma emri olarak da bilinen 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasa, evden uzaklaştırılması gereken kişinin şiddeti uygulayan kişi olduğunu söylüyordu. Hem bu yasanın uygulanmasından elde edilen deneyimler, hem de kadına yönelik şiddetin artması ve daha görünür hale gelmesi zamanla daha kapsamlı bir yasaya ihtiyaç olduğunu gösterdi. Diğer pek çok kadın platformunun yanı sıra, 300’e yakın kadın örgütünün üye olduğu Şiddete Son Platformu’nun 2011 ve 2012 yıllarında ortaya koyduğu yoğun çabalar ve katkılar ile 8 Mart 2012 tarihinde, 4320 sayılı yasanın geliştirilmiş hali olan yeni bir yasa kabul edildi. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa, şiddet gören veya görme tehlikesi altında yaşayan kadınları ve aile bireylerini korumayı amaçlıyor.”[1]
İşte kadınlar ve çocukları ailedeki erkeklerin şiddetinden korumak amaçlı çıkartılan bu kanun şimdilerde öyle görünüyor ki iktidarın hedefinde.
İktidarın, kadın ve erkeği eşit görmediklerini söyledikleri andan itibaren kadınların on yıllarca verdiği mücadeleler sonunda elde ettikleri temel hakları geri almak için kadınlar sistematik erkeklik saldırıları ile karşı karşıya.
Bu saldırıların bildik gerekçeleri “Türk aile yapısı ve geleneklerimiz” şeklinde vücut bulurken, yeni bir erkeklik trendi daha önümüze geldi. Boşanan, şiddet uyguladığı için evden uzaklaştırılan erkekler, babalar, kocalar dramı.
Akit’in haberinde de başından sonuna erkekleri ve onların erkekliğini, yuvasını perişan eden iki dram var.
İlk dram; dağılan “Türk” aile yapısı. Nedir “Türk” aile yapısı? Kadınların erkeklerle eşit görülmediği, erkeğin reis olduğu, dayak ve hatta işkencenin olduğu, gelinlikle girilip kefenle çıkılan bir erkeklik cehennemi. İktidarın kendi yaptığı araştırma sonuçlarını infial çıkar diye açıklamaktan korktuğu oranlarda ensestin yaşandığı, eşlerin tecavüze uğradığı, ücretli çalışan kadınların çoğunun paralarının, kartlarının kocaları tarafından elinden alındığı, miras ve ev içi üretimden kaynaklı edinilen malların erkeklerce gasp edildiği bir aile yapısı.
İkinci dram; evden kovulan erkekler-babalar, boşanılan eşler, çocuğu ile görüştürülmeyen babalar, erkekler teranesiyle oluşturulmaya çalışılan mağdur erkeklik…
Erkeklerin “paradise”ı olan ülkede, iktidar yandaşı yalaka erkeklerin icat ettiği bir yeni sosyal durum hortladı. Hakları gasp edilen mağdur eski kocalar, muhteşem babalar. Sık sık haber oluyor bunlar. Beni çocuğumla görüştürmedi diye dövünen babalar.
Ciddiye almıyorsanız alın. AKP artık bu “gerçeklik”e dayanarak kanunlar çıkartmak için kolları sıvamakta. Bunlarla önden ortam hazırlıyor çıkartılması planlanan erkeklik yasaları için.
Boşanan erkeklerin “haklarını” arayan dernekler var artık. Buralarda başkan olan erkek müsveddesi, kadınları öldüren kocaları alnından öptüğünü söylemişti. Erkeklerin işledikleri kadın cinayetlerini haklı gördüklerini, bunun durdurulması yerine arttırılmasını özendiren bu açıklamaların tek dayanağı var: Mağdur edilen erkekler.
İşte bu mağdur edilen erkekler dramına yenisi eklenmekte. O da 6284 sayılı ailede kadın ve çocukları erkeklerin şiddetine karşı koruyan kanun. Neymiş? Bu kanun ile erkekler şiddet yokken bile evlerinden uzaklaştırılıyormuş!
Akit Gazetesi bu kanunu üstelik somut “delil” göstermeden, uydurma bir “haberle”, biri erkek, diğeri kadın iki avukatın söylemleriyle “güçlendirerek” manşetten vermiş.
Habercilik ödülüne layık bu “habere” göre 6284 sayılı kanun kadınlar tarafından erkelere karşı şiddet aracı olarak kullanılmakta. Canı sıkılan kadınlar kocalarını evden uzaklaştırmak, çocuklarıyla görüştürmemek için bu yasayı kullanmakta.
“Şiddet değil, yuvayı yıkan kanun” diye adlandırılan bu kanunun yuvayı nasıl yıktığına ilişkin bir tek örnek yok. Ailelerde drama neden olan bu yasa ile ilgili ne tuhaf ki bir tek dram örneği yok. Ama “haberi” yapanlar ve “haber” için konuşan avukatlarda niyet arama çok. “Kötü niyete zemin oluşturan yasal düzenlemeler” demek yetmiş.
Oysa 1998 yılından bu yana yürürlükte olan bu yasa bizlere ailede-yuvada çok sayıda şiddet yaşandığını gösterdi. Ve hepsinin anlattığı ortak bir şey daha vardı: Erkekler, kadın ve çocuklara sistematik şiddet uygulamakta.
Yine bu madde için yapılan başvuru örneklerinde görüyoruz ki kadınlar şiddet çok üst boyutlara ulaşmamışsa şikayette bulunmuyorlar. Ayrıca kadınlar, erkeklerin şiddeti çocuklara da yönelmişse özellikle böyle durumlarda başvuruda bulunuyorlar.
Yani kadınların erkek şiddetine karşı çıkartılmış yasalara kadın düşmanlarının iddia ettikleri gibi yuvalarını, ailelerini yok etmek fantastik palavrası için değil, bizzat ölümle burun buruna geldikleri, çocukları da şiddet gördükleri anlarda başvuruyorlar.
Yasaların “Türk” ailesine uymadığı kısmına gelince. Aksine yasalar tam da “Türk” ailesine göre hazırlandı. Çünkü “Türk” ailesi tacizci, tecavüzcü, dayakçı, homofobik, ensestin yüksek oranlarda olduğu, çok sayıda çocuk evliliklerin olduğu, annesinin dizinden tahrik olan erkelerden oluşan bir aile tipi.
Yasalarında ensest başlıklı suçun olmadığını, homofobi ve nefret suçları konusunda üç maymunun oynandığını, erkeklerin kadınlara ve çocuklara yönelik işledikleri cinsel suçlarda mevcut yasaların uygulanmadığını ve hatta bu yasaların kimi zaman eksik geldiğini düşünürsek ancak bu açıdan bu yasalar, bu “Türk” ailesine uymuyor.
Annelerinin katillerine baba diyen çocukların dramını görmeyenler, kendi çocuğunu öldürdükten sonra “Şimdi gel de çocuğunu gör” diyebilen cani babaları-kocaları-erkekleri mağdur ilan ediyor. Onlara dram kılıfı uyduruyor.
O kılıfa da erkeklik iktidarı mevcut kazanılmış kadın yasalarını kaldırıp yerine KHK’larla yeni erkeklik yasaları getirecek. Nasıl? Güzel tezgah!
Yine de kadınları hafife almayın. Ölümüne boşananlar, ölümüne direnmesini bilir.