Sağlıkta “devrim” yapıyorsun, OECD içinde milli hasılaya göre sağlık harcamalarında son sırada yer alıyorsun.
Şehir Hastaneleri açıyorsun… 52 milyar dolarlık garanti yükü yıkıyorsun vatandaşın sırtına… Hala yeterince yoğun bakım yatağın yok. Yeni doğan üniten yok.
Düzen kuruyorsun sonra…
“Yatak yoksa, yer yoksa, özele sevk edilir”
Canilere gün doğuyor. Şebekeler harekete geçiyor.
Patır patır hastane açıyor sair efradın, SGK’yı boşaltıyor.
Bebek cenazeleri geçince önümüzden…
AKP ve Müteahhit Kolları’nın çorap örgüsü Şehir Hastaneleri geliyor yine aklıma.
İnan Mutlu hoca, son 4 yılın Sağlık Bakanlığı ödemelerini paylaşmış.
Ben de başlangıç yılına kadar geri giderek, acaba şimdiye kadar ne kadar ödeme yapıldığını bulayım dedim.
Buldum. Herkes de bulabilir. Açıp bakanlık bütçesi giderler tablolarına bakılabilir.
Şehir hastanelerine şimdiye kadar 10 milyar dolar ödenmiş. Tam olarak 9.8 milyar dolar.
Konuyu, vatandaşa, “cebimizden kuruş çıkmayacak” diye anlatanlar, vatandaşın 10 milyar dolarını şehir hastaneleri müteahhitlerine (bu muteber AKP kadrosuna, Gençlik Kolları, Kadın Kolları gibi Müteahhit Kolları diyebiliriz) ödemişler. Yıl yıl ödemeleri gösteren tablosu sayfada.
Bu para TL olarak 340 milyar demek.
Şimdi artık bütün hastanelerin devreye girdiğini düşünürsek, yıllık ödeme 2,5 milyar dolar gibi bir rakamı geçebilecek. Eğer önceki bakanın “işletme süreleri ortalama 18 yıl olacak” sözüne güvenir de hesap edersek, demek ki bir 30 milyar dolar daha ödenecek.
30 milyar dolar demek 1 trilyon TL demek.
Demek ki bu şehir hastanelerine toplamda ve en iyimser tahminle 1,5 trilyon lira ödeyeceğiz.
Fakat düşünebiliyor musunuz, bu maliyete karşın hala kamu hastanelerinde yeterince yeni doğan ünitemiz, yoğun bakım yatağımız yok.
Ve SGK, gözü dönmüş çetelerin soygun yerine dönüşmüş.
Bir yanda bebek cenazelerimiz var. Yoğun bakımda katledilmiş yaşlı hastalarımız var.
Bir yanda bu katliam hastanelerine SKG tarafından ödenen milyarlar var. Son yılın rakamı 24 milyar lira!
Bir başka yanda da şu ana kadar hastane müteahhitlerine ödenmiş 340 milyar liralık garanti (kira + hizmet bedeli) faturası var.
Sağlıkta devrim yapıyoruz, yaptık diyenlerin düzeni bu.
Şimdi bu şehir hastaneleri meselesinin nasıl büyük bir soygun olduğunu şuradan da görelim:
Arkadaşlar! 500 milyon dolara tam teşekküllü bir hastane yapılabilir. Ben rakamlardan anlarım biraz. Yapılabilir. En iyisi yapılabilir. Bunu AKP Ekonomide Ne Yaptı isimli kitabımda rakam rakam yazdım. Geçelim.
10 milyar dolar demek, yatırım olarak düşünürsek 20 şahane hastane demek.
Yani şu ana kadar yapılan 10 milyar dolarlık ödeme…
Bu şehir hastanelerinin tamamını sıfırdan inşa edebilecek kadar yüksek bir rakam.
Peki kalan 30 milyar doları, ödenenin üç katı bir rakamı daha ne için ödeyeceğiz?
O da müteahhit kollarının karı işte.
10 milyar dolar 20 hastane ediyor ama biliyorsunuz bu hastanelerin arazileri devletin. Bunu dikkate alırsak (ve arazilerin yatırım maliyetinin yüzde 30’u, yerine göre yarısı olabildiğini dikkate alırsak) daha fazlası… Belki 25-30 civarında hastane ediyor.
Demek ki bu hastaneleri devlet kendisi yapsa, elimizde 30 civarında nitelikli hastanemiz olacak ve üstüne 30 milyar dolar garanti yükü altına da sokulmayacaktık.
Benim hesabıma göre 30 da değil… Daha 42 milyar dolar ödeyeceğiz. [1]
Ama olsun, bakanlık hesabını baz alarak gidelim, 30 diyelim. Az para mı?
Yani 7 yıl içinde 25 – 30 tam teşekküllü hastane yapacak kadar parayı müteahhitlere hastane kirası ve hizmet bedeli olarak ödediler. Böylece müteahhitler yatırım maliyetini geri aldılar. Aldıklarının üç katını da kar olarak cebe indirecekler.
AKP düzeni bu.
Fakat asıl büyük soruya bir daha dönelim:
Siz mademki sağlıkta devrim yaptınız,
Mademki devasa şehir hastaneleri yaptırdınız,
Vatandaş neden kamu hastanelerinde yoğun bakım yatağı bulamıyor?
Neden yeterince yenidoğan birimi yok kamu hastanelerinde?
Özele gitmek isteyen gitsin…
Ama kamu hastanelerine gelmiş vatandaş, neden “yoğun bakım yatakları dolu, yok” diye özel hastanelere sevkediliyor?
Biz neden bu özel hastanelere mecburuz?
Bebekleri katlettiler para için…
SGK’yı soymak için düzen kurdular.
Düzen derken şu: Hasta kamu hastanelerine yatıyor, diyelim bebek orada doğuyor… Çete, AKP’nin açtığı yoldan (“Yoğun bakım yatağı yetersizse hasta özel hastanelere sevkedilebilir. SGK’lı özel hastanelerde hizmet alabilir”) yürüyor. Hastaları özel hastanelere sevkediyor. Hangi hastanelere? Cumhur yanaşması kurtların, eski bakanların, tarikatların hastanelerine… Para için yaşlı, yetişkin veya bebek – artık Allah ne verdiyse, katliam yapılıyor orada! [2]
AKP düzeninin bölüşümü şöyle:
Bebek cenazeleri, yoğun bakım cenazeleri bize,
Gider bilançosu SGK’ya,
Para zombileşmiş katliam şebekelerine
Garanti kiraları AKP müteahhit kollarına…
Sağlıkta devrim yaptıkları uydurmasını döne döne anlatan AKP’nin bu sahte devrimi sonrası nereye geldik?
Türkiye, milli gelirinden sağlığa ayırdığı pay bakımından OECD sonuncusu.
2023 itibariyle sağlık harcamalarının GSYİH’ye oranı OECD ortalaması yüzde 9,2.
Türkiye’de yüzde 4,3!
Sağlıkta “devrim” yapanlar yeni hastane yapımı işini müteahhit kollarına, piyasayı özel sektöre bırakmış durumdalar. Sağlıkta özel sektör hastanelerinin payı yüzde 37’yi bulmuş durumda.
Sağlık gibi bir temel vatandaşlık, temel insan hakkı olan bir konu, yamyamların insafına terk edilebilir mi?
[1] Şu anda 18 şehir hastanesi var. Yine KÖİ modeliyle yaptırılan 2.400 yataklı 8 FTR hastanesiyle birlikte toplam kiralık yatak sayısı 31.347 ediyor. Yatak başı kira 92.180 dolara geliyor. Buna göre bunlara ödenecek yıllık kira + hizmet bedeli 2 milyar 889,6 milyon dolara geliyor. Bakanın sözünü doğru kabul ederek 18 yıl işletme süresi alırsak toplam garanti yükü de 52 milyar dolara geliyor. Bakan 27,5 milyar euro (yaklaşık 30 milyar dolar) demişti. Bu hastanelerde sözleşme süresi en başta 40 yıldı. Sonra 25 yıla indirildi ve sözleşmeler bu süre üzerinden bağlandı. Bakan Fahrettin Koca, sonradan geç teslim sürelerini düşerek ortalama 18 yıla çektiklerini söyledi. İnanalım mı bilmiyorum. Buna göre zamanında açılanlar 25 yıl süreyle kira ve hizmet bedeli tahsil edecekler. Geç teslim edenler, gecikme dönemi düşüldükten sonra ortaya çıkacak süre boyunca tahsil edecekler.
[2] Ben bir gün önce hasta yatağında sohbet ettiğim ve iyi de gördüğüm yaşlı dayımın ertesi gün devlet hastanesinden bir özel hastanenin yoğun bakımına sevkedildiğini duyunca şaşırmıştım. Oradan cenazesini aldık. İspat edemem ama hep kuşkulu kaldım. Annem devlet hastanesinde devletin solunum kablosu kısa kaldığı için -yanlış okumadınız solunum kablosu kısa kaldığı için – nefessiz kaldı, komaya girdi ve o da özel bir hastanenin yoğun bakımına sevkedildi. Onun da oradan cenazesini aldık. Hep kuşkulu kaldım.