SEÇTİKLERİMİZ – Kemal CAN Gazete Duvar için yazdı: “İki yıl önceki seçimin hesabını bugün görmeye kalkmak, diğer sorunlar bir yana bırakılsa bile sahiden hiç yaratıcı bir çıkış noktası değil.”
“Yalnız bırakıldım” şeklinde özetlenebilecek bir açıklama ise seçimin neden kaybedildiğinin cevabı olabilir ama İnce’ye sorulan ve cevabı merak edilen soru bu değil.
Kendiliğinden yüksek bir heyecan ürettiği pek söylenemezdi belki ama herkes “acaba ne söylenecek” diye bir bakma ihtiyacı duydu sanırım. Bazıları merakla ama çoğunluk galiba şüpheyle kulak kabarttı. İktidara yakın medya biraz fazla köpürttü sanki ama CHP’ye yakın muhalif medyada da hafif endişe gelişmişti. Bir taraf “bu işe yarar mı” diye heveslendi, diğer taraf bu “işe yaratılabilir mi” diye kaygılandı. Daha küçük gruplar için bu hissiyatın yer değiştirdiği bile görüldü. Üzerine konuşulacak mevzular çıkar diye tertibat alındı, kulisler, iddialar peş peşe geldi. Fakat beklenenin çok altında bile bir sonuç çıkmadı.
Elbette bahsettiğim, Muharrem İnce’nin basın toplantısı, aslında gazeteci çağrılan basın açıklaması. İnce “bir şey olursa ben söylerim” demişti, fazla uzatmadan açıkladı: “Bin Günde Memleket Hareketi” başlattığını söyledi. Yine ileri bir tarihe, 4 Eylül’e Sivas’ta yeni randevu verdi. Sorulacağını beklediği ve aslında çoğu iki sene önce sorulmuş, cevabı da artık pek merak edilmeyen sorulara, bildik cevaplarını sıraladı ve başka soru almadan salondan ayrılıp gitti. Soruları bildiğini iddia ediyordu ama asıl verdiği cevaplar biliniyordu. 2018’deki final performansına benzeyen, kötü bir başlangıç performansı sergilediğini söyleyebiliriz.
İnce, iki yıl önce kampanyasını ve özellikle de finalini yönetemeyişini yalnız bırakılmasına bağlıyor. Fakat bütün muhalefeti toparlayacağını ve iktidara yürüyeceğini iddia ettiği bir başlangıcın iletişimini yönetebildiği de pek söylenemez. Çaldığında açtığı telefonlarla, attığı mesajlarla, seçtiği iletişim kanallarının özensizliğiyle ve “bir yakını” üzerinden verilen bilgilerle ilerleyen süreç, bizzat sahneye çıktığı anda da başarısızdı. Bunları kendi başına başaramadığı gibi “ekibim” diyebileceği kimse tarafından pek uyarılmadığı, eğer böyle bir ekip varsa ve uyarılıyorsa da bunun pek isabetli olmadığı anlaşılıyor.
…Kemal CAN'ın Gazete Duvar'daki yazısının tamamı için TIKLAYIN