GÜLFER AKKAYA yazdı: “Kadın katliamlarına, erkeklerin artan cinsel saldırılarına destek olan, daha evliliğe atılan ilk adımda kadınlara eşitimiz değilsiniz diyen bu yasayı tanımıyoruz. Kadınların nezdinde bu yasa hükümsüzdür.”
GÜLFER AKKAYA
Müftülük Yasası diye bilinen Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı dün Meclis’e geldi. Gece saatlerinde kadınların itiraz ettiği müftülüklere nikâh yetkisi tanıyan maddeleri oylanarak Meclis’ten geçti.
Kadınların yasa tasarına ilişkin tehlikeleri anlattığı, yasanın kadınlar ve çocuklar açısından nelere mal olacağını dillendirdiği ve itirazını olabildiğince yükselttiği, polisin, AKP’lilerin, hükümetin yoğun saldırılarına uğradığı ama yine de direnmekten vazgeçmediği sıralarda Saray, yasa Meclis’e gelmek üzereyken AKP ve MHP vekillerini uyardı.
“İsteseler de istemeseler de o yasa geçecek”
Bu söz ayakta olan kadın örgütlerine değildi, onların itirazına kulak verebilecek Meclis’e çekilen ayardı.
Dünkü (18 Ekim) Meclis görüşmeleri ibret vericiydi. Kadınlar ve çocukların hayatlarını kökten ilgilendirecek önemdeki yasanın erkek milleti tarafından antidemokratik tarzda, meşru olmadan geçirilmesine tanıklık ettik.
Mesele sadece geçirilmesi de değildi. Daha vahim şeyler vardı.
İlk olarak bu kadar önemli bir yasa konuşulurken AKP sıraları neredeyse boştu. Muhalefeti dinler etkilenirler, bu oylamaya yansır korkusundan mı, kendilerini seçen halkın taleplerini savunmaktan uzak olduklarından mıdır bilinmez AKP’li vekiller Meclis’e gelip oylayacakları yasa tasarısını dinleme gereği dahi duymadılar.
Üstelik haftalardır ülkenin dört bir yanında bu tasarıya sokak gösterileri dahil, her şekilde karşı çıkan kadınlar varken. Bu kadınlar Meclis önünde AKP’nin polisleri tarafından saldırıya uğrayıp, şiddete uğrarken.
Yasa tasarısı üzerine konuşurken en ibret verici, meselenin esasta ne olduğunu en iyi anlatan şey; HDP hariç, partiler adına yapılan konuşmaların tamamının erkeklerce yapılması. Yasayı savunan AKP, MHP ve hükümet adına konuşanların tamamı erkekti.
Muhalefetten CHP adına konuşanlar da erkekti. Ayrıca CHP yasayı kadınlar ve çocuklar perspektifinden değil, modernlik, Batıcılık zemininde ele aldı. Kadınların alınteriyle, hayatlarını ortaya koyarak kazandıkları haklarını yine Mustafa Kemal’e bağladılar. Yani CHP yasaya muhalifti, evet, ama esasta kadın örgütleri ile aynı zeminden muhalif değildi. İzlerken şöyle hissettim: CHP de kadınlara kulak vermemiş.
Ama şundan eminim, CHP adına konuşanlar kadın vekiller olsaydı CHP’nin muhalefeti kadın örgütlerinin zemininde olurdu. Çünkü CHP’li kadın vekillerimiz de bu sürecin parçasıydı ve kadın örgütleri ile aynı fikri savunuyorlardı. Ben böyle olmaması için CHP’nin özellikle erkekleri konuşturduğu kanısına vardım.
Burada şu soru ortaya çıkıyor, kadın vekillerimiz partileri içinde itiraz edemiyorlar mı? Kadınları ilgilendiren bu kadar önemli anlarda kadın vekiller parti politikalarına müdahale edemiyor mu?
Sonuçta üç parti AKP, MHP ve CHP kadın ve çocuklar hakkındaki yasayı kadınları susturarak erkeklere emanet etmişti.
Zaten erkeklerin hazırlamış olduğu yasa, üzerine erkeklerin konuştuğu, yer yer didiştiği ve sonunda yine erkeklerin Meclis’ten geçirdiği erkeklik yasası oldu. Meclis erkeklerin meclisi olunca sonuç kaçınılmazdı.
HDP’nin konuşmacıları kadınlardı ve AKP’nin bu yasa ile kadınları laik-dindar diye kutuplaştırmaya çalışmasına karşı tüm kadınları kucaklayan konuşmalardı.
Hükümet sözcüsünün, AKP ve MHP’nin yasayı savunan konuşmaları başından sonuna kadın örgütlerinin itirazının ne kadar haklı olduğunu gösterdi.
Yasayı çıkartmalarının amacının aileyi tahkim etmek, düşen doğurma oranlarını yükseltmek, geleneksel olan nikâhı yasalaştırmak, müftüleri müftülüklerden çıkartıp nikâh salonlarına dek getirmekti.
Ailenin tahkim edilmesi kadın ve çocukların değil, erkeklerin yanında olmak, zaten kadın ve çocuklara karşı olabildiğince güçlü olan erkekleri daha da güçlendirmekti.
Avrupa’da yaşlılık oranının doğan çocuk oranından fazla olduğu örneğini veren hükümet sözcüsü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu örnekle kadınları tahkim ettikleri aileye gömüp orada çocuk doğurtacaklarını dillendirmiş oldu.
Müftülerin belediye görevlisi ile aynı cübbeyi giyip, belediye binasında nikâh kıyacağını ve bu nikahın yasal nikah olacağını söylerken de din işleri ile görevli Diyanet İşlerine bağlı memurun nikah işlerine bakarak nikahı da din işleri içine katacağını ilan etmiş oldu.
Ne olacak canım ha muhtar ha belediye görevlisi ha müftü deyince durumu normalleştirmiş olmuyorsunuz. Diyanet’e bağlı çalışan müftülerin yasal nikâh kıyması şekli değil, içeriksel bir şey ve bunun ardından gelecek adımlar yavaş yavaş memurların o işlerden alınıp nikâhın tamamen müftülüklere verilmesi şeklinde olacak. Bahane hazır; insanlar müftü nikahı istiyor.
Elimizde erkeklik için her daim hizmete hazır geleneklerimiz, değerlerimiz, “yüzde 99’u Müslüman” nüfusumuz varken kim tutabilir müftü beyleri?
Müftü nikâhının resmi olmayan imam nikâhlı birçok kadının evlilik haklarını savunacağı fikri de palavra. Çünkü müftü nikâhının kontrol edilmesi güçleşeceği için ve sadece belediye binalarında da kıyılmayacağı için erkeklerin çokeşliliğini arttıracak. Boşuna bu yasayı Meclis’te erkekler savunmadı. Bu yasa erkeklere daha çok kadın ile evlenme hakkı tanıyor. Erkeklere çoklu evlilik hakkı tanıyor.
İmam nikâhlı kadınların evlilikten kaynaklı haklarına kavuşmaları hiçbir zaman AKP’lilerin derdi olmadı. Bu konuyu da diğer tüm konular gibi feministler kendine dert edindi, ediniyor. Ve bu soruna çözümü feministler sağlayacak. AKP tıpkı başörtülü milletvekili adayı konusunda olduğu gibi bu konuda da önceliklerini kadınlardan yana koymuyor, erkeklerden ve partisinden, yani iktidarından yana koyuyor. Çünkü AKP erkeklerin partisi, iktidarı da erkeklerin iktidarı.
Zaten müftülere nikâh yetkisi yasası da bunu gösteriyor. Müftülerin tamamı erkek değil mi? İslam dininde yenilik oldu, kadınlar müftü oldu da biz mi duymadık? Yoksa aslında kadın erkek eşitliğine yönelik saldırılarının bir parçası mı müftülere nikah yetkisi?
Evlendirme biçiminden, boşanmanın zorlaştırılmasına kadar bu yasa kuşku yok ki erkeklerin yasası.
16 yıllık AKP iktidarı sürecinde artık bu ülkede erkekler kadınların kendileriyle eşit olduğu fikrine bile tahammül edemiyor. Bunu dün o Meclis’te izledik, gördük. Kadınları ilgilendiren bu yasalar üzerine dahi kadın vekillerin susturulup konuşturulmadığı ülkede kadınlar birbirimize tutunarak, direnerek hayatta kalmaya çalışıyoruz.
Kelimenin tam anlamıyla hayatta kalmaya çalışıyoruz. Çünkü bu Meclis’in yasalarıyla, söylemleriyle, eliyle güçlenen erkekler her gün kadınları, kız çocukları katletmekle meşgul. Ve nasıl Meclis’se, kadın katliamlarını durdurmak yerine erkeliği güçlendiren yasalar çıkartmakla meşgul.
Kadın katliamlarına, erkeklerin artan cinsel saldırılarına destek olan, daha evliliğe atılan ilk adımda kadınlara eşitimiz değilsiniz diyen bu yasayı tanımıyoruz. Kadınların nezdinde bu yasa hükümsüzdür.
Biz kadınları erkekliğe ve onun erkek devletine karşı güçlendiren yasalar istiyoruz. Haklarımızın gasp edilmesine susmuyoruz.
Meclis, kadın erkek arasında eşitsizliği yükseltecek bu yasalarla değil, eşitliği sağlayacak İstanbul Sözleşmesi ile meşgul olmalı.
Başından itibaren erkeklerin hazırladığı, erkeklerin savunduğu ve erkeklerin geçirdiği bu yasaları meşru görmüyoruz. Kadınların fikrinin sorulmadığı, onayının alınmadığı bu yasa yasa olmaz.
Müftüler eliyle hayatlarımızı Diyanet ve din belirleyemeyecek. Bu yasa çöpe, kadınlar her yere.