Mersin Emek ve Demokrasi Platformu, “geçinemiyoruz” diyerek Özgür Çocuk Parkı’nda basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı okuyan Genel-İş Şube Başkanı Göksoy, “Bizim cebimizden alınanlar, bir avuç yandaşın aldığı beş rakamlı üçer beşer maaşa, itibar adı altındaki şatafata, yandaş vakıflara-cemaatlere aktarılmaktadır” dedi.
Mersin Emek ve Demokrasi Platformu, “geçinemiyoruz, halktan ve emekten yana bütçe için omuz omuza” diyerek Özgür Çocuk Parkı’nda basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya kentten birçok sivil toplum kuruluşu ve parti temsilcisi katıldı. Açıklamayı Platform adına, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı, Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (Genel-İş) Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy okudu. Göksoy, “Bizim cebimizden alınanlar, bir avuç yandaşın aldığı beş rakamlı üçer beşer maaşa, itibar adı altındaki şatafata, yandaş vakıflara-cemaatlere aktarılmaktadır” dedi.
“Her sabah yoksulluğun ve işsizliğin arttığı bir güne uyanıyoruz”
Genel-İş Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, ülkeyi yönetenlerin “şahlanan Türkiye”den bahsederken, bir avuç sermayedar ve yandaş şirketleri kast ettiğini ifade etti. Emekçiler ve halk için işsizliğin büyüdüğünü, pahalılığın arttığını, borçların kabardığını ve faturaların şahlandığını söyleyen Göksoy, “Alım gücümüzün düştüğünü her gün çarşıda, pazarda, markette yaşadıklarımızla biliyoruz. İşsizliğin arttığını artık hemen her evde olan işsizlerden, özellikle genç ve kadın işsizlerden görüyoruz. Her gece yarın nelere zam gelecek, eriyen ücretlerimizle nasıl geçineceğiz, kapıya dayanan kara kışı nasıl atlatacağız endişesiyle yatıyoruz. Her sabah paramızın döviz ve zamlar karşısında adeta pula döndüğü, yoksulluğun ve işsizliğin arttığı bir güne uyanıyoruz.” Dedi.
“Patronlardan daha fazla vergi ödüyoruz”
Geçirdikleri zorlu süreçte, TBMM’de 2022 Bütçe yasa teklifinin görüşüldüğünü hatırlatan Göksoy, “Bütçede gelirlerin kimlerden sağlanacağı ve kimler için harcanacağı belirleniyor. Anayasasında sosyal-hukuk devleti yazan bir ülkelerde, oluşturulacak bütçeler ile toplumun ezici çoğunluğu, üreten emekçi çoğunluğu korunabilir. Ancak ne yazık ki Türkiye’de yıllardır bütçeler ülke kaynaklarının, emekçilerden, halktan alınan vergilerin sermayeye-patronlara, yandaşlara aktarılmasının bir aracı haline dönüşmüştür. Ve yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Türkiye salgın süresince milli gelirine oranla kendi halkına en az nakit desteği veren ülkelerden biri olmuştur. Türkiye dolaylı ve dolaysız vergilerle işçilerin-emekçilerin patronundan daha yüksek oranda vergi ödediği bir ülke haline gelmiştir” açıklamasında bulundu.
Savaşa değil sağlığa ve eğitime bütçe
Emekçilerin ceplerinden alınanların işverenlere-patronlara, yandaş müteahhitlere teşvik, prim desteği, ‘hazine garantisi’, faiz olarak aktarıldığını belirten Göksoy, şöyle devam etti:
“Bizim cebimizden alanlarla milyonlar yoksullaşırken, bir avuç şirket şahlanmaktadır. Toplumsal cinsiyete duyarsız, eşitsizlikleri artıran bütçede kadınların ekonomik kaynaklara, kamusal hizmetlere, eğitime, sağlığa ve sosyal koruma haklarına eşitsiz erişimi, bakım ve ev içi emeği ile çifte mesaisi bir kez daha göz ardı edilmektedir. Bizim cebimizden alınanlar, eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe değil silahlanmaya ve iktidarın destek beklediği silah tüccarı devletlere aktarılmaktadır.
“Adalet ve eşitlik taleplerinin ekonomik taleplerin önüne geçtiği dönemlerden geçiyoruz”
Adalet ve eşitlik taleplerinin ekonomik taleplerin önüne geçtiği dönemlerden geçiyoruz. Kamu emekçileri çalıştıkları kurumlarda iş barışı istiyor, ücret adaleti istiyor, kariyer ve liyakat ilkelerinin hayata geçmesini istiyor. Gerek kamuya giriş gerekse de görevde yükselme sınavlarında mülakat uygulamalarının kaldırılmasını istiyoruz. Kamuda kariyer ve liyakat sisteminin çökmesinin nedenlerinden birisi de olan mülakat uygulamaları iş barışını bozarken, verdiğimiz kamu hizmetinin niteliğini de her geçen gün azaltmaktadır. Bu nedenle Kamu Karumlarında mülakat değil, Liyakatın esas alınmasını istiyoruz.
“3600 ek göstergenin ayırımsız bütün kamu çalışanlarına verilmesini talep ediyoruz”
Adil bir ek gösterge sistemi pansuman tedavi ile geçiştirilemeyeceği gibi geleceğimizin seçim malzemesi yapılmasına da izin vermeyeceğiz. Bizler iktidardaki partinin memuru değil kamu emekçisiyiz, ürettiğimiz kamu hizmetinin karşılığında maaş alıyoruz. İnsanca bir yaşam sürdürebileceğimiz maaş kadar çalıştığımız kurumlarda adalet ve eşitliğin hayata geçmesi öncelikli talebimizdir. Siyasi iktidar tarafından sınırlanan şekliyle 3600 ek göstergenin kamuda eşitsizliği derinleştireceğinde 3600 ek göstergenin ayırımsız bütün kamu çalışanlarına verilmesini talep ediyoruz.”
Emekçilerin cebinden alınanların, bir avuç yandaşın aldığı beş rakamlı üçer beşer maaşa, itibar adı altındaki şatafata, yandaş vakıflara-cemaatlere aktarıldığını vurgulayan Göksoy, emekçilerin taleplerini şöyle sıralardı:
•Ücretli kesimlerin omzuna yıkılan vergi yükün hafifletilsin, bütçe gelirleri büyük oranda kar, faiz ve servetin vergilendirilmesine dayansın.
•Asgari ücret ve bütün ücretlerin asgari ücret kadarı için tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın ve net ödensin. Böylece tüm ücretler yaklaşık 750 lira artırılsın.
•Elektrik, su, doğalgaz ve internet faturaları vergi ve kesintiden muaf tutulsun.
•Dolaylı vergiler düşürülsün, tüm gıda ürünlerinde KDV sıfırlansın.
•Eğitim, sağlık gibi kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına son verilsin, kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılsın.
•En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilsin.
•Herkese temel gelir güvencesi sağlansın.
•Toplumsal Cinsiyete Duyarlı bir bütçe hayata geçirilsin.